Konya
°C
Yeni Meram

YİNE EĞİTİM ve ÖĞRETİM

YİNE EĞİTİM ve ÖĞRETİM- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
01.01.2021 01:16
31.12.2020 16:18
0
5635
ABONE OL
Salgın hastalık sebebiyle hürriyetlerimizin kısıtlandığı bu günler ve aylar bazı fırsatları da beraberinde getiriyor. Bu günler ferdi olarak nefisleri tezkiye günleridir. Nitekim malum hastalıktan dolayı hastanede bir müddet yatan bir arkadaşımız, yoğun bakımda kaldığı günleri “itikaf” olarak saydığını söyledi. Demek ki, Allah korusun zor günleri böyle değerlendiren Hak dostları var. Diğer yandan eve kapanma günleri bireysel özellikleri geliştirmek için birer fırsat olabiliyor. Sosyalliğin kısıtlanması kişinin becerilerini geliştirmesini sağlayabilir. Erzurum soğuk iklime sahip bir ildir, iklim şartları insanların hareketlerini tabii olarak kısıtlar. Bu ilde bulunan Atatürk Üniversitesi Doğu Bölgemizde kurulan ilk üniversitedir. Diğer şehirlerde de üniversiteler kurulmaya başlayınca bu üniversite mensupları neredeyse tüm Anadolu’ya dağıldılar. Demek ki, zor kış şartları pek çok akademisyenin yetişmesine zemin hazırladı. Zor günlerde kendi eğitimimiz yanında ailemizin, çocuklarımızın ve beraber yaşadığımız diğer aile fertlerinin eğitimleri üzerinde de durmak gerekir. Pek çok ailede Liselere Geçiş Sistemi (LGS) ve üniversite sınavlarına hazırlanan öğrenciler var. Bu sınavlar yarışma sınavları olarak zordur, uzun bir süre hazırlanmayı ve ailenin desteğini ister. Örnek verecek olursak, salgın hastalık şartları altında yapılan ortaöğretim kurumlarına ilişkin son merkezi sınava, 2019-2020 eğitim ve öğretim yılında 8’nci sınıfa devam eden öğrencilerin % 88’i yani, 1.472.088’i katılmıştır. Matematik, Fen Bilimlerini içeren sayısal alt testler ve Türkçe, İnkılap tarihi, Din Kültürü ve Yabancı Dil sosyal alt testlerde 188 öğrenci tüm soruları doğru olarak cevaplandırmıştır. MEB Raporuna göre, testler arasında en yüksek başarı Fen Bilimleri, Türkçe ve Din Kültürü ve İnkılap Tarihindedir; Matematik ve Yabancı Dil biraz düşüktür. Aslında Matematik dersi öğrencilere biraz zor gelmektedir. Belki bu konu üzerinde daha fazla durmak gerekir. Analizlere göre, öğrencinin okuldaki başarısı merkezi sınav sonuçlarıyla yakından ilişkilidir. Yine öğrencinin ana-babasının eğitimindeki artışın sınav performansındaki artışla da ilişkisi vardır. Anne veya baba eğitim seviyesinin farklı olduğu birçok örnek de vardır. Bu nedenle evlerde anne, babanın ve diğer fertlerin eğitim seviyelerinin artmasına yönelik bilhassa sosyal medya araçlarının kullanılması üzerinde durulabilir. Yani, ebeveynin eğitim konusundaki bilgi eksiklikleri, yanlış bilgileri tespit edilerek sosyal medya mecraları ve basın yayın araçlarında çalışmalar yapılabilir. Bunun örneklerinden birisi TV dizileridir. Fanatik bir TV dizi izleyicisi olmamakla beraber, özellikle resmi kurum TRT’nin son yıllardaki dizilerini takip etmeye çalışırım. Bir kısım tarihi dizilerde büyük kahramanlıklar hep bedeni güce dayandırılmakta, diğer güncel ve yaşanan hayatlar benzeri dizilerde ise sadece vakit geçirmeye yönelik temalar yer almaktadır. Herhalde bu dizileri çekenlerin önem verdikleri asıl nokta “reyting” yani içerik ne olursa olsun izlenme oranlarıdır. Halbuki bir eğitimci de senaryoya katkı sağlayıp, iyi eğitim nasıl alınır, hangi tarihi şahsiyetler iyi eğitim almışlar veya çevremizdekiler nasıl yetişmiş? Diye filmin içine yerleştirilen modellerle aileler yönlendirilemez mi? Bilindiği gibi, öğretim ve eğitim metotlarından birisi belki de etkilisi, dolaylı mesajlardır. Yukarıda belirttiğimiz liseler merkezi sınavı yerleştirme sonuçlarına göre, fen lisesi, sosyal bilimler lisesi, Anadolu lisesi ve Anadolu imam ve hatip lisesi kontenjanları dolmuş, mesleki ve teknik Anadolu lisesinde birkaç puan açık kalmıştır. Kişinin aldığı eğitimle seçtiği veya seçmek zorunda kaldığı meslek arasında alaka vardır. Yani eğitim çoğu kişi için hangi meslek sahibi olacağına da gösterir. Bunun için pek çok aile çocuklarını yüksek gelir getiren mesleklere yönlendirir. Ama çocuklarının yeteneklerini ve kapasitelerini görmezden gelir. Eğer okullarımızda öğrencilerle ilgili gerçek bir değerlendirme sistemi kurulabilirse, ailenin ve eğitim sisteminin işi daha da kolaylaşacaktır. Pek çok ana baba çocuğun tahsilini onun masa başı bir işe oturtmak olarak görebilir. Eğer tahsil yeterli değilse de işletmenin şoförü veya çaycısı yapma anlayışı hakimdir. Tabii burada, ailenin çocuğu yetiştirme tarzına bakmak gerekir. Hatırıma öğretmen bir arkadaşın anlattığı bir olay gelir hep… Bir ilkokulda müstahdem eksikliğinden dolayı öğretmen sınıfta öğrencilerin çıkardığı çöpü yine öğrencilerin toplamasını ister. Akşam bir öğrenci olayı babasına anlatınca, ertesi gün veli hışımla öğretmene gelir ve “ben okula çocuğumu çöp toplasın diye göndermiyorum” diyerek şikayetçi olur. Aradan bir süre geçer, öğrenci mezun olur. Okulda bir müstahdem kadrosu açılır, şikayetçi veli de malum çocuğu bu kadroya katmaya çalışır. Ama olayı hala hatırlayan okul idaresi, o çocuğu kadroya almaz. Zira ağaç yaşken eğilir. Son yıllarda teknoloji alanında öne çıkan şirketlerin katkı verdikleri mesleki ve teknik liselere ciddi bir rağbet vardır. Bu durum, liseler arasında ayrımcılık yapan ideolojik tavırlardan artık uzaklaşıldığını gösterir. Eğitimde uluslararası karşılaştırma ülkenin durumunu görme imkanı da sağlar. Bu çerçevede OECD ülkeleri arasında Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) geliştirilmiştir. Bu, uluslararası çapta yapılan bir izleme çalışmasıdır, her üç yılda uygulanan bu test 15 yaş grubundaki öğrencilerin okulda edindikleri bilgi ve becerileri günlük hayatta kullanma becerilerini ölçmeye yönelik yapılır. Türkiye 2003 yılından itibaren buna katılmaktadır. Son uygulamaya 79 ülke katılmıştır. Üç alanda analiz yapılmaktadır. Okuma becerileri, matematik ve fen… Son rapor (2018) Türkiye ile ilgili birkaç dikkat çeken hususu sıralayabiliriz: Türkiye son rapora göre, okuma becerileri alanında performansını artırmış ve 40. Sıraya çıkmıştır. Matematik alanında 42’nci sıraya, fen alanında 39’ncu sıraya çıkmıştır. Yüksek performans gösteren ülkeler ise Çin, Singapur, Hong Kong, Estonya gibi ülkelerdir. Yine bu raporlarda sosyo-ekonomik düzey ile öğrenci performansı ilişkisi ele alınmaktadır. Son rapora göre, Türkiye eğitim eşitliği konusunda iyileşme gösteren bir ülke konumundadır. “Ne ekersen, onu biçersin” atasözümüz eğitim ve öğretim faaliyetinde de yol göstericidir. Çocuklarımızı iyi yetiştirmek hepimizin bireysel ve toplumsal görevidir. Devlet de bunu yönlendirici ve destekleyici çalışmalar yapar. Bu nedenle salgın hastalık şartlarının şu zor zamanlarında “yine de eğitim ve öğretim”...
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.