YENİ DÖNEM, YENİ UMUT OLSUN!

Ülkemiz için, hepimiz için yeni bir dönem başlıyor. Özellikle bu hafta oldukça hareketli bir hafta olacak. Yeni Bakanlar Kurulu açıklanacak. Milletvekillerimiz yemin ettiler. Bu dönemin vekillerinin etkilerinin, etki alanlarının ne olacağı, nereye kadar olacağı konusu ise merak ediliyor. Neden mi? Çünkü bu konu tam anlamıyla bir hicran yarasıydı, unutulmayan hüzün dolu olaylara, yaşanan acılara damga vuran bitip tükenmeyen dönemlerin değişik tekrarı oldu hep. Sağ olsunlar, var olsunlar bugüne kadar değerli vekillerimizin, asli görevlerinin başında, devlet memurlarının tayin işleri vardı! Onlar bu işi, asli görevlerinin en başına yazdılar, İsimsiz-imzasız şikayetleri mesnet kabul edip, Siyasilerce ne kadar istenmeyen insan varsa, Liyakat durumuna, tecrübesine, başarısına bakmadan, aldırmadan o şehirden, ilçeden gönderdiler! Bu görevi mensubu bulundukları iktidar partilerinin İl ve ilçe başkanlarıyla birlikte üstlenmişlerdi. Kendimizi bildik bileli bu durum hiç ama hiç değişmedi! Ne karar alınırsa alınsın, kararlar delindi, unutuldu. Olan hep; Valizi masasının yanı başında hazır bekleyen, Eşyasını kamyona atıp, O şehir senin, Bu şehir benim gezen, Gezdirilen, Sürdürdük diye, Gönderdik diye, Kurtulduk diye, Arkasından neredeyse teneke çalınan devlet memurlarına oldu. En sıkıntılı bakanlık olan Milli Eğitim Bakanlığı, tayin konusunda birinciliği bugüne kadar, çok şükür kimseye kaptırmadı. Ona yetişende, yaklaşanda olmadı! Milyonları ilgilendiren soru şu? Bu bakanlığımız, siyasi olmayan, siyasetten gelmeyen, muhtemelen Bakanlığı bilen, camianın içinden gelmesi muhtemel bir isim Bakanlık koltuğuna oturduğunda, derin bir nefes alabilecek mi? İl ve İlçe Müdürleri, uykularını kaçıran tayin faslından asli işleri olan eğitime gönül rahatlığı ile dönebilecekler mi? İdareci, yönetici atamalarında liyakat, tecrübe, bilgi ve birikim, işin ehli olmak gibi olmazsa olmazlar geri dönecek mi? Öğretmenlerin eş durumu tayinleri, aldıkları raporlara istinaden atama işlemleri mevzuat hazretlerinin, katı mevzuatlarından ve engellemelerinden kurtulabilecek mi? 24 Kasımlarda “eli öpülesi, uğruna gözyaşı dökülesi” diyerek şiirler okuduğumuz, “Öğretmenim canım benim” diye şarkılar söylediğimiz, Ve 25 Kasım sabahı unuttuğumuz öğretmenlerimizin yüzleri gülecek mi? Görev yaptığım dönemde, içimizden biri olan, Öğretmenlik mesleğinin her kademesinde çalışmış olan rahmetli Avni Akyol Milli Eğitim Bakanlığı görevinde bulunmuştu. Sanıyorum, öğretmenleri ondan daha iyi anlayan bir Bakan daha çıkmadı. Öğretmenlik mesleğinden gelmeyen Bakanlar, Milli Eğitimi hiçbir zaman anlayamayan akademisyen unvanlı, Üniversite kökenli Bakanlar Milli Eğitimin başına geldiler. Milli Eğitim zaten sorunlar yumağıydı. Her Bakan döneminde daha fazla karıştı ve kördüğüm oldu çıktı. Sahada okullarda, sınıflarının başında olan kardeşlerimiz dinlenmedi, dinlese de, dikkate alınmadı. Görevde bulunduğumuz yıllarda, “siyasi otorite böyle istiyor” cümlesi meşhurdu. Okullarımızın fiziki kapasitesinin olumsuzlukları, öğretmen kadrolarımızın yetersizliği, tuttuğumuz raporlar, imkansızlıklar dikkate alınmadan, paldır-küldür yeni projelere az başlanmadı. Tayin-nakil komisyonlarında, siyasilerimizin bitmez tükenmez istekleri o kadar çoktu ki… Evinin karşısındaki okula tayin yaptırmak için, siyasi olan kocasını, babasını, kayınpederini, dayısını, amcasını İl Müdürüne gönderenler o günde vardı, bugünde var! Gelinimin tayinini yapmadı, Damadımı merkeze getirmedi diye, uğraşılan ve gönderilen yöneticileri kim unutabilir? İlk iktidar değişiminde, biz hiç bir şey istemiyoruz, sözümüzü tutmayan, bir tayin isteğimizi yapmayan İl Milli Eğitim Müdürünü alın, Müdürü koruyan Vali de gitsin diyen İllerin yöneticilerini, siyasilerini hiç mi hatırlayan yok? 1970 yılıyla 2000’li yıllara uzanan ve bu yıllarından ötesine geçen dönemlerde, siyaset rüzgarlarının önünde savrulan bir yaprak misaliydi öğretmenler ve yöneticiler. Adına sürgün dediler, vurgun dediler, sürülmek dediler. En ücra yurt köşesinde görev yapmaktan çekinmediler. Birçoğu, kırgındı, incinmişti lakin, görevlerini istisnalar dışında bırakmadılar. Dilerim, yeni Bakanımız bu kördüğümü keser atar. İşte onun içindir ki; Yeni Milli Eğitim Bakanının kim olacağını merak edenlerden biriyim. Bizler ve bizden sonraki idareciler, öğretmen tayinleri konusunda çok çektiler. Meslek hayatının yaklaşık 14 yılını, İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak sürdüren eski bir yönetici olarak, Milli Eğitim Bakanlığının ve bu bakanlıkta görev yapan yüz binlerce kardeşimizin artık çilesinin bitmesini ve öğretmen kardeşlerimin yüzlerinin gülmesini temenni ediyorum…