Konya
°C
Yeni Meram

Yağmurlu Havaları Severim Onun İçin Bakışlarım Islaktır

Yağmurlu Havaları Severim Onun İçin Bakışlarım Islaktır - Rıdvan Bülbül - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
22.05.2017 04:39
22.05.2017 04:40
0
5558
ABONE OL
Çatlayan dudaklara sararan yapraklara Kuruyan topraklara yağdır Mevlam su Alev saracak kadar yandım yanacak kadar Suya kanacak kadar yağdır mevlam su Toz duman savrulurken gül çimen kavrulurken Can tenden ayrılırken yağdır Mevlam su Suya hasret güllere sana açık ellere Tutuşan gönüllere yağdır Mevlam su! Söz: Erol Martul, Beste:Mahmut Oğul, Makam: Hüseyni)     *** Yağmur günlerce ara vermeden yağınca  özdeyiş anlatımında bir nitelemesi var;    Gök delindi! Gerçekten gök delindi dostlar. Yağmur, hep yağmur. Yağmur üstüne yağmur! Yakınıyor muyum, asla.. Ben böyle havaları severim Orhan Veli gibi ve derim ki hep; Ben yağmurlu havaları severim     Onun için bakışlarım ıslaktır... ....    Kar için “Anadolu’nun yorganıdır” derler. Yağmur için de ifade ederim ki; Anadolu’nun betidir, bereketidir. Anadolu’nun nefes alıp verişidir.   Anadolu’nun canıdır, ciğeridir. Anadolu’nun gülen fotoğrafıdır. Anadolu’nun aydınlık fotoğrafıdır. Yağmur varsa, düğün dernek de vardır. Yağmur varsa,  aş ve iş de vardır. Yağmur varsa hareket de vardır. Yüzler güler, umutlar yeşerir; güven gelir, özgüven gelir. Yaşam sevinci yağmur damlalarında adeta dans eder. Yağmur yağdı mı Anadolu insanın göz pınarlarından sevinç yaşları aka-durur. Yağmurlu havaları severim ben! ...    ■ Şaman Türkler, Yada Taşının yağmur yağdırdığına inanılırdı. Geçmiş köklü kültürlerde insanlar güneş için değil, yağmur için dua ederdi. Yağmur üzerine, romanlar, öyküler, şiirler, tiyatro oyunları yazılmış, şarkılar bestelenmiş, türküler söylenmiştir. Divan şiirinde, doğa belli öğelerle sınırlı kalmıştır. Örneğin, orman, dağ, ova, rüzgâr, yağmur gibi öğeler Divan şiirinde az kullanılmıştır. Kayıklar vardır, ama deniz yoktur. Yağmur, şiire, bazen de romana yağar. Sami Paşazade Sezai'nin Sergüzeşt'inde Celâl,  kaybettiği Dilber'i belki bulurum umuduyla İstanbul sokaklarına savrulur. Bu yağmurlu gün "Yağıyor! Durmadan yağmur yağıyordu!" diye betimlenir. Halit Ziya Uşaklıgil'in Mai ve Siyah'ında Ahmed Cemil, zifirî karanlık gecede, yağmurdan üşür çamurlara bata çıka gider. ■ Şairlerimiz,  yağmur temasını sever. Modern dönem şiirimizde yağmur, neredeyse her şairin anımsadığı bir temadır. Modern şiirimizin farklı niyet, amaç ve yaklaşımlarla altında ıslandığı bir tematik açılım olarak bize seslenir.(Prof. F.Andı) ... Kimi şiirlerin dizeleri yağmurla sırılsıklam ıslanmıştır. Şair Necati, sevgilisinin yan bakışıyla can ülkesine ok yağdırmasını, büyü yaparak yağmur yağdırmaya benzetir ■ Gamzeler kim can iline tır-i müjgan yağdırır,    Benzer ol Tatar'a sihr ile baran yağdırır. ... Tevfik Fikret yağmurun damlardaki tıkırtılarını yansıtır; ■ Küçük, muttarid, muhteriz darbeler    Kafeslerde, camlarda pür ihtizâz.    Sokaklarda seyl-âbeler ağlaşır,    Ufuk yaklaşır.. yaklaşır.. yaklaşır"    Attila İlhan, yağmuru sevgiliyle yakınlaşmak için fırsat sayar ; ■ Elimden tut, yoksa yağmur götürecek beni. Necip Fazıl, yağmurun bizi alıp götürdüğü kara düşünceleri dillendirir;     Bu yağmur delilik vehminden üstün     Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.    Cinlerin beynimde yaptığı düğün    Sulardan, seslerden ve geceden. Ahmet Muhip Dranas, yağmur ve gecenin içinde uyandırdığı duyguları anlatır; ■Yel yapraklarımı savurur    Dört yanım yağmurla örtülü;    Güz vaktim gerçek ya, ne yağmur! Melih Cevdet olaya şairce yaklaşır; ■ Birden serçelerle indi yağmur    Sezai Karakoç, yağmurun yağış nedenini şairsel bir yaklaşıma bağlar; ■ Kırmızı kiremitler üzerine yağmur yağıyor.     Melekler bir demir parçasının üzerine oturmuşlar. Her biri bir damla atıyor aşağıya    İşte yağmur bunun için yağıyor ... Cahit Sıtkı, Ahmet Muhip Dranas, Ziya Osman Saba, yağmur temasını romantik çağrışımlarla anımsarlar. Şiirde yağmur olgusu çokça kullanıldı ve başarılı şiirler yazıldı. Oktay Rıfat'ın "Yağmur Başlangıcı”, Gülten Akın'ın "Uzun Yağmurlardan Sonra'sı" ve Necip Fazılın "Bu Yağmur" şiirleri, örnektir. Yağmur Duası'ndan (Refik Erduran), Serbest Fırka girişiminin konu edildiği Yağmur Beklerken'e (Tarık Buğra), işçi hareketinin anlatıldığı Yağmur Sıcağı'na (Demirtaş Ceyhun)  kadar onlarca roman; Özdemir Asaf'ın ölümünden sonra yayımlanan “Dün Yağmur Yağacak”, Haldun Taner'in” Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu” başta olmak üzere bir o kadar öykü ve yüzlerce şiir var. ... Bülent Ecevit’ten,  yağmurlu dizeler; ■ Boşluğa bulut, buluta yağmur    Yağmura toprak ne güzel uymuş.    Gündüze güneş, güneşe tarla    Tarlaya başak ne güzel uymuş.    Başağa buğday, buğdaya insan    İnsana emek ne güzel uymuş.    Emeğe eylem, eyleme yürek   Yüreğe sevgi ne güzel uymuş.” ...     Bir yağmurlu şiir de benden;    Yağmur yağdı mı ben yoğum       Yağmur içime yağıyor       Umuttur, yelken açıp giden       Ha deseniz ağlarım artık       Yağmur yağdı mı ağlarım ben.” (Gökyüzü Mahallesi- Rıdvan Bülbül) ---    Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır.(Ayet) ... Hititler döneminde M.Ö 1800- 1300 - 800'de ve Osmanlı’da 1844 -1873 yıllarında yaşanan çok boyutlu kuraklıklar halkı zor durumda bırakan kıtlıklara neden oluşturdu. Kuraklıkta yağmur yağmaması nedeniyle, geçimini büyük ölçüde tarımsal üretimle sağlayan Konya bölgesi halkı kimi sorunlarla karşılaştı. Osmanlı' da 1844’de Sultan 1. Abdülmecit döneminde, ayrıca 1873-1874 arasında Sultan Abdülaziz döneminde yaşanan kuraklıklardan şairlerin yazdıkları destanlar biri birini izledi, bu arada hububat ambarı Konya’nın en çok etkilendiği gözleniyor. ■ Yağmur adil olanın da olmayanın da üstüne eşit miktarda yağar. (Hopi) --- Şairler, yaşanan kıtlık yıllarını, milletleri derinden etkileyen tarihi ve sosyal olayları destanlarla anlatma yolunu seçti. Nüzhet Ergun ve Mehmet Ferit Uğur'un derlediği 1926 yılında basılan “'Konya Halkiyat ve Harsiyatı'' adlı yapıtta1844 yılındaki kıtlıkta Silleli Zehri, 1873-1874 yıllarındaki kıtlıkta Matlubi'nin yazdığı''Kuraklık Destanları'' dikkat çekiyor. İlki 31, ikincisi 32 kıtadan oluşan destanlarda şairler, halkın kuraklığın hüküm sürdüğü yıllarda içinde bulunduğu zor koşulları anlatırken dönemin yöneticilerinin kıtlığın etkilerinin azaltılması için aldığı önlemleri dile getiriyor.  Silleli Zehri'nin kuraklık destanından kimi dizeler; ''Fakirin yoktur ekmeği aşı/ Yer oldular otu toprağı aşı/ 1261 yılı başı, yakaladı 1062'ye vara/ Koç yiğitler gelmiş gelinler sızlar/ Aş ekmek kalmadı deyi sızlar” ... Matlubi, ise kuraklık destanında şöyle diyor: ''1290 gelmedi bahar, kullar kusurunu çekecek zahar / Niyazım Hak'tan hem leyl'ü Nehar/ Nişan aldı bu sene, Tuzcular pazardan tuzu kaldırdı, ekmekçiler akçesini çaldırdı” Matlubi de kuraklık karşısında dönemin yöneticilerinin yaptıkları çalışmaları övüyor; ''Mevlam ömür versin Vali Paşa'ya/ dükkânlar açtırdı her bir köşeye./ Esat Paşa gibi gelmedi vali / 5 vakit duacı ona ahali/ Fukaraya muin olsun kemali/ Eğer olmasaydı Konya Valisi, birbirini yerdi hep ahalisi .” --- Son yıllarda beklenen yağışların düşmemesi, tarih boyunca Anadolu topraklarında yaşanan kuraklık ve ortaya çıkardığı etkileri yeniden gündeme getirdi. Yağmuru sadece kuraklığı giderdiği için değil ruhumuzu yıkayıp, arıttığı için de özlüyoruz, yağmayınca duaya çıkıyoruz. Yazgı Anadolu haritasının tüm topraklarında hiç değişmiyor. Yağmurun Anadolu kültürüne olduğu kadar edebiyatımıza da etkisi büyüktür. Yağmura rahmet de deriz. Yağmur, her bir damlasını, özenle yeryüzüne indirilmiş bir armağandır. Dilimizde diğer dillerden daha farklı bir özellik gösteriyor. Diğer dillerde yağmur, bildiğimiz yağmur anlamında kullanılırken bizde köy ortamında bereketi kent ortamında rahmeti, bir anlamda da hüznü çağrıştır. Barajlarımızdaki su seviyesinin normalin altına düşmesi, yerleşim yerlerindeki su sıkıntısı küresel ısınma yağmurla birlikte “duasını” da gündeme getirdi. Kimi yerlerde yağmur duaları birbirini izlemeye başladı. ... Yağmur duası Hz. Peygamberin sünnetidir. Başlamadan önce sadaka dağıtılır, duası için özel alanda toplanılır, Peygamber Efendimiz elbiselerini ters giyer, insanlar zengin, yoksul büyük küçük, genç yaşlı demeden eski elbise giymeye ve yalın ayak olmaya dikkat ederler, duayla pişmanlık- nedamet duyguları gözyaşı ile gösterilmeye çalışılırdı. Yağmur Duası, Anadolu'da benzer temel motifler taşımasına karşın, illere, hatta köylere göre değişiklik gösterebiliyor. Ancak taş yalama, bezden bebek yapma, asma dalı çubuğu düğümlenerek suya koyma, at kafasına ayet yazarak suya atma gibi gelenekler İslamiyet öncesinden günümüze dek geldiği düşünülüyor. ■ Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır. (Ayet) ... Anadolu'da yapılan ilginç yağmur duaları; ■ Erzurum'da kel olan adları birbirine benzemeyen kırk kişinin adı saptanır. Ekşi hamur yapılarak ufak parçalara ayrılır. Kıbleye bakan duvara iliştirilirken 40 kelin adı söylenir parçalardan biri yapıştırılır 40 parça hamurdan tümsek meydana gelir. ■ Çorum'da ihtiyar bir eşek mahallenin en yaşlı kadınının gelinliği ile süslenir. Allah'ın kullarının kendinden cömert olduğunu düşünüp, gazaba gelerek yeri göğü suya gark etmesi için yedi yolun tam ortasında kadınlar tarafından yufka yapılarak dağıtılır. ■ Yumurtalık’ta bir kadın kaplumbağayı ayağından ağaca asar, çırpındıkça yağmurun yağacağına inanılır. ■ Soma'da erkeği olmayan evden çalınan oklava yetim çocuk tarafından kuyuya atılır. ■ Horan'da at kafasına dualar yazılır. ■ Uluborlu'da 41 boğumlu yaş bir asma çubuğunun her boğumuna Yasin-i Şerif okunur bir kişi bunu suya atar. ■ Balıkesir'de bir annenin ilk oğlu, eski bir hasıra sarılır, başına tencere geçirilir. Çocuğun adı 'kepçecik'tir. Kepçebaşı adı verilen çocuk 'kepçecik'i yanına alıp mahalle çocukları arasında ev ev dolaştırır. Her evde kepçecik'in başına su dökülür. ■ Eski Türk topluluklarında taşının suya konulduğunda yağmur yağdırdığına inanılır. Bu taşa Kazaklarda cay taş, özbeklerde yada taş, Altaylılarda cada, Yakutlarda sata denir. ■ Dağıstan ve İran'da Türkiye ile benzer şekillerde yağmur duası yapılmaktadır. ■ Hristiyan Çuvaşlar her evden yumurta, tereyağı, darı, ekmek ve tuz toplanır. Bunlarla bir yemek yapılır, dua edilir. Daha sonra bu yemek yenilerek elbiselerle suya atlanır. ... Yalnızlık yağmur gibidir. Denizden yükselerek geceyle buluşur Ovalardan uzak ve ayrı ovalardan Göğe yükselir ve ona tutunur Ve gökten şehirlerin üstüne bırakır kendini Alacakaranlık saatlerinde damlalar yere düşer Ara sokaklar günü karşılarken Yeni bir şey getirmezken Birlikte uyanması gereken bedenler Ayrı ayrı yataklarda Derken yalnızlık nehir olur akar (Rainer Maria Rilke)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.