Konya
°C
Yeni Meram

VALLA HİÇ HAYRIM YOK(!)

VALLA HİÇ HAYRIM YOK(!)-Tayyar Çimen-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
10.10.2017 09:21
11.10.2017 13:22
0
3108
ABONE OL
Değerli hemşehrilerim, bu sözü o kadar sık duyuyorum ki Cihanbeyli’de, bunu konu yapmak ihtiyacını duydum. Bilhassa orta yaşlılarda bu kelimeleri duymak üzücü. Yaşı 60’ı, 70’i geçmiş insanlarımızda da bu kelimeleri duymak hoşuma gitmiyor. Durduk yere insanlarımız niye böyle şikayet ediyorlar, üzerinde düşünmek lazım. Önce hemen şunu kabul edelim, biz Cihanbeylililer çok yemek yiyoruz, hem de et başta olmak üzere, kaliteli yemek yiyoruz. Yemeklerimizde, hamur ve tereyağı eksik olmaz. Bol ekmek yediğimizi de söylemeliyim. Bütün bunların ötesinde, bilhassa kış aylarında ilçemize musallat olmuş (!) “arabaşı” (arap aşı) yemeği var ki, bunun yeniş zamanı ve yeniş şekli ayrı bir dramdır. Bunun yapılışını biraz açarsak şöyle: Büyük bir tencerede veya bir küçük kazanda bulamaç halindeki hamur karıştırılarak pişiriliyor ve bu, büyük tepsilere veya sinilere 1,5-2 cm kalınlığında dökülüp soğumaya bırakılıyor. Bu işe paralel olarak, bol biberli un çorbası pişiriliyor, bu çorbanın içine de, hindinin veya tavuğun beyaz eti didiklenmiş olarak bol miktarda katılıyor. Böylece arabaşı hazır demektir. Kış aylarında Cihanbeylililerin büyük zevki bu yemeği buyurun yiyelim, diyeceğim ama, hayır durun acele etmeyin. Önce mükellef akşam yemeğinizi yiyeceksiniz. Yemek sonu tatlınızı yiyip çayınızı içeceksiniz. Bu arada başka ikramlar da (meyve vs) olabilir. Bunların sonunda, takriben saat 23-24’e doğru, sıra arabaşına gelmiştir. Genellikle yer sofraları şeklinde yenir arabaşı. Ortaya, sofra örtüsü dediğimiz büyük çarşaf serilir, onun üzerine 30-40 cm yüksekliğindeki portatif ayaklar, ayakların üzerine de soğuyup hafif katılaşmış hamurları taşıyan siniler yerleştirilir. Sininin ortasında açılan yuvarlak hamur boşluğuna, arabaşı çorbasıyla dolu büyük tas monte edilir. Sofra etrafında herkes (çoğunun karnı tok) ellerinde kaşıklarıyla çoktan yerlerini almıştır. Her biri önündeki hamurdan bir parçayı, kaşığının yarısını dolduracak şekilde alır ve zaman kaybetmeden tasın içine çorbaya dalış yapar. Kaşığın içindeki boşluklar çorbayla dolar, ayrıca hamurda kayganlaşmıştır, bu şekilde ağza alınan hamur, çiğnenmeden yutulur. Hamur mideye doğru yol alırken, yiyen de bol biberli ve limonlu çorbanın lezzetini damağında hisseder. Birçok kaşığın saldırısına uğrayan çorba tasına, zaman zaman sıcak yeni çorba takviyesi yapılır. Herkesin önündeki hamur boşluğundan da, kimin ne kadar yediği belli olur (!). Buradan da kimin ganere (obur) olduğu meydana çıkmış olur. Hemşehrilerimin önemli bir kış zevki olan bu arabaşı yemeğini biraz tafsilatlı anlattım. Buradan bir noktaya geçmek istiyorum. Değerli hemşehrilerim, çok yediğimiz, iyi yediğimiz açık. (Çok şükür) Üç beyaz dediğimiz (un, şeker, tuz) şeylere dikkat etmediğimiz, tereyağımızın ekmeğimizin bol olduğu malum. Öte yandan, çiftçilik yapanlarımızın bir yılda 17 gün çalıştığımız, geriye kalan 11 ay 13 gün tesbih çektiğimiz biliniyor. Kahvehanelerimizin sandalyeleri şahittir ki, onların üzerinde oturarak zamanımızın çoğunu hareketsiz geçiriyoruz. İşte bu hareketsizlik veya az hareketlilik, sağlığımızı çok olumsuz etkiliyor. Doktorumuz herkese diyor ki, “her gün yarım saat düz yolda yürüyeceksin, bu yürüyüşte dakikada en az 110 adım atacaksın.” Bu kadar basit bir sağlık kuralına mutlaka uymalıyız. Az hareketlilik, eklemlerde ve omurgada kireçlenmelere yol açıyor. Ondan sonra da, nasılsın diyenlere, başlıyoruz, “valla hiç hayrım yok” demeye. Kireçlenmelerin getirdiği ağrıların sızıların tercümesi budur, sevgili hemşehrilerim. Az yürüyün (günde yarım saat) ama muntazam (her gün) yürüyün. Saygılarımla.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.