Uçan kuşa borçluyuz!..

Dükkan sahibinin tanıdıklarından biri acele ile dükkana girdi. Abi dedi, kusura bakma cüzdanımı evde unutmuştum. Hanım da bir şeyler sipariş etmişti, bana bir yüz lira ver, yarın geçerken vereyim. Dükkan sahibi, verdi yüz lirayı, adam da gidiş o gidiş! Altı aydır gelecek! Birkaç gün sonra bir başka tanıdık geldi. Doğalgaz yatıracağım, 50 lira yetişmedi, bi elli lira ver, akşamüstü vereyim. Dükkan sahibi, verdi elli lirayı, tanıdık dediği üç aydır yok! Sonra gençten biri geldi, abi dedi bir dolmuş parası rica etsem, geçerken takdim edeyim. Dükkan sahibi alt tarafı dolmuş parası değil mi, diye düşündü. Dolmuş parası da gitti… Esnafımız bugünlerde bu tanıdıklardan ve tanımadıklardan yana bayağı dertli… Verdikleri ve geri dönmesi artık mümkün olmayan paranın çetelesini tutmayı çoktan bırakmış birçok esnaf kardeşimiz var. İnsanlar geçinemiyor. İnsanlar uçan kuşa borçlu. Elinde bir düzine kredi kartı olan insanlar var. Karttan karta aktarma yaparak, aktarmalı yaşıyorlar. Bir çoğu kartlar arası geçişlerde takılıp-kalmış durumdalar.   Türkiye için hazırlanan ekonomi raporuna göre, bankalara borcu olanların, borç miktarı 2002 yılına göre 52 kat daha artmış durumda. Bu borç bataklığı, insanımızı her geçen gün daha fazla içine çekiyor. İmdat ve S.O.S sinyallerini ne duyan var, ne gören! Dökme suyla değirmen dönmez deyimine nazire yaparcasına dökme suyla değirmenler döndürülüyor, hemde uzunca bir süredir. Eskilerin tabiri ile al takke, ver külah dönemleride çoktan sona ermiş durumda. Şimdi argo tabirle "tokatçılık" moda! Bugünün tokatçıları, insanların gaflet anlarını, merhamet konusundaki duygularını en acımasız bir şekilde istismar ediyorlar! Yine argo tabirle tokatlayıp geçiyorlar. On yılı aşkın zamandır borçlanma konusunda oldukça yüksek rakamlara ulaşan aileler, gelirlerinin yüzde 60'ına yakınını bankalara veriyorlar. 15 milyon insan  bankalara borçlu! Bankalardan alınan krediler zamanında ödenemediğinden, bankalar tarafından takibe alınmış borç miktarı 12.5 milyar liraya yükselerek tarihi bir rekor kırmış durumda. Karşılıksız çeklerde patlama yaşanması, icra müdürlüklerine gelen dosya sayısının on milyon civarındayken 21 milyonu aşması, dolandırıcılığın zirve yaptığının bir göstergesi. Bu rakam neredeyse hemen hergün birinin birini dolandırdığını gösteriyor! Nüfusun yüzde 59-60'ının yoksul olduğu, asgari ücretle geçinmek zorunda olan insan sayısının yüzde 65 seviyelerinde gezinmesi, insanların zorunlu ihtiyaçlarının dışında hareket kabiliyetlerini kaybettiklerini gösteriyor! Teselliyi ancak ekranlardaki pembe dizilerde bulmaya çalışan, yarına dair hayal kurmayı unutan, acil durumlarda bile kıyıda-kenarda üç kuruşu olmayan insanlar, birbirini tutmayan, gerçekleri yansıtmayan açlık sınırı raporları ve enflasyon rakamları ile avunmaya ve avutulmaya çalışılıyor! Tatil kavramını çoktan unutmuş insanlar, anasını-babasını ziyaret ettiklerine şükreder bir haldeler. Bir çok evde 15-20 yıllık mobilyalar var. Değiştirmeye kalktıklarında , bütçelerine eklenecek yeni yükü kaldırabilecek durumda değiller. Kış mevsimi tam bir kabus. Isınma giderleri bir ailenin ekonomisini her kış öncesi alt-üst ediyor. Kış mevsiminin yarasını bütün bir yaz sarmaya çalışan bir ailenin ailecek dışarıda dört dörtlük bir  yemek yeme imkanı bile oldukça sınırlı. Beklenmedik masraflar karşısında ise çoğu zaman çaresizler. Sağlıklı beslenme konusunda tavsiyede bulunanlar kırmızı et, beyaz et ve balık yemek lazım diye tavsiyelerde bulunsalarda, insanlarımız özellikle kırmızı eti kurbandan kurbana görmek üzere çoktan askıya almış vaziyette. Aldığını veremeyen, sözünde duramayan, borç sarmalı ile sarıp sarmalanmış, debelendikçe, çırpındıkça borç bataklığına daha fazla saplanan bir görüntüyle başladık 2015 yılına sevgili okurlar!