Konya
°C
Yeni Meram

TÜRKİYE ABD’NİN SEVİYESİNE NE KADAR SÜREDE YETİŞİR?

TÜRKİYE ABD’NİN SEVİYESİNE NE KADAR SÜREDE YETİŞİR?- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
15.01.2021 01:08
14.01.2021 16:10
0
2790
ABONE OL
Akademik alanımdaki derslerde lisans ve lisansüstü şubelerinde öğrencilerle sıklıkla “Türkiye iktisaden ileri ülkeler seviyesine mesela ABD seviyesine ne kadar sürede yetişir?” sorularını tartışırız. Bu sorunun tartışmasının pek çok uzantısı olmakla beraber, bizim burada kastettiğimiz husus teknolojik gelişme seviyelerinin farklı olmasından dolayı bu açığın ne kadar sürede kapatılmasıyla ilgilidir. Geçen hafta Azerbaycanlı öğrencilerin de olduğu bir şubede bazı öğrenciler 10 yıl içinde bazıları da en fazla 50 yılda ABD’nin seviyesine gelinebileceğini söylediler. Bazı öğrenciler de sadece teknolojik ilerlemenin yeterli olmayacağı, insan hakları ve demokrasi konularında da ilerleme gerektiğini söylediler, haklı olarak... Daha önceki yıllarda yukarıda belirtilen süreler bu kadar kısalmamıştı, biraz daha uzun tutuluyordu. Kanaatimce, son yıllarda başta savunma sanayiindeki başarılardan dolayı gençlere güven gelmiştir. Hele Azeriler, Karabağ’daki insansız hava araçlarının başarılarının zaferini görünce Türkiye hakkındaki güvenleri daha da artmıştır. Ülkeler arası karşılaştırma yapılırken milli gelir, gayri safi yurt içi hasıla, kalkınma hızı gibi göstergeler kullanılır. Aslında tartışmayı rakamlara dayandırmak isabetli olmakla beraber, yeterli olmamaktadır. Zira başta “insan” olmak üzere birçok faktör dikkate alınınca, rakamlar şaşırmaktadır. Selçuklu tarihçisi Osman Turan, Selçuklu döneminde bir şehrin toplam üretiminin İngiliz ve Fransız imparatorluklarının toplamından fazla olduğunu belirtir. Daha sonra Osmanlı döneminde de birkaç yüzyıl öncesine kadar, devlet ve millet güçlüydü. Sanayi devrimiyle beraber teknolojik üstünlük Avrupa’ya geçti. Bunu telafi etmek için pek çok çaba oldu ama ara açıldı veya kapanması gecikti. Bunun ne kadar süreceği bizim soru(nu)muz. 1974 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi tarafından yayınlanan bir iktisat kitabında tahminlere göre, Kalkınma Planları hedefleriyle (% 7 yıllık büyüme ile) Türkiye'nin OECD ortalamasına erişmek için 249 yıl, OECD'nin o yılki durumuna erişmek için 55-73 yıla ihtiyaç olduğu belirtilmekteydi. O günkü kalkınma hızları değişmezse ABD düzeyine geçmek için gereken yıllar, ülkeler itibariyle şöyledir: Japonya 1995 yılı, İtalya 2025 yılı, Yugoslavya 2048 yılı, Meksika 2134 yılı, Filipinler 2590 yılı ve Türkiye 5735 yılı. Yine 10 yıl sonra (1984) bir Yunanlının geliri Türk'ün gelirinin 3 katı olacaktır (Ülken, Yüksel. Dünya Ekonomisi. İstanbul, 1974. s. 380). Dikkat ediniz, tahminlere göre Türkiye 5735 yılında ABD seviyesinde olması öngörülüyordu. Bunun yorumu size kalsın. Aynı dönemde, Milliyetçi Cephe hükümetinde Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan dünyadaki sanayi devi ülkelerin üretimine eri‏şmek ve ağı‎r sanayinin çevresinde olu‏şacak hafif sanayi yat‎ır‎ımları‎yla s‎ınai s‎ıçrama meydana getirmek üzere “Ağır Sanayi Hamlesi” başlatmıştır. Ağır Sanayi hamlesinde Türkiye'nin hedefi 1980 yılında Avrupa'nın en büyük ilk beş ülkesinden ve dünyada 10 büyük devletin birisi yapmaktır. 1992'daki hedef Türkiye'nin İtalya, 2000 yılında hedef ise Almanya seviyesini erişmektir (Ağır Sanayi Hamlesi: 1977. s.40, 43, 51, 53). Bu hedefler o günkü ortamda şaşkınlık oluşturdu. Hatta bazı gruplar rahmetli suçlayanların özgüvenleri yoktu, bu sebeple Hocayı maceracılıkla suçladılar. Konya’da TÜMOSAN Motor ve Traktör fabrikası temel atma töreni 4 Temmuz 1976’da atıldı. O zaman MSP il binasının önünden bir grup genç bir kamyonun kasasında, o zaman çok uzak sayılan Aksaray yolunda merasime ben de katılmıştım. O zaman hala hatırladığım Sanayi Bakanı Abdülkerim Doğru beyin şu sözleridir: “Yakın bir zamana kadar yurt içinde yapılan toplu iğneler alınmıyordu. Çünkü bunlar kağıda batmıyorlardı. Ama şimdi motor fabrikası yapıyoruz”. Temel atma törenini Youtube’dan dinlemek mümkün. Erbakan 23 Kasım 1978 günü IV. Beş Yıllık Kalkınma Planı hakkında TBMM'de yaptığı konuşmada, 42. hükümet (Ecevit Güneş Motel hükümeti de denilir) döneminde birçok fabrikanın söküldüğü, çalıştırılmadığını belirttikten sonra IV. Kalkınma Planında TÜMOSAN, TEMSAN gibi tesislerin adlarından söz edilmesinden bile kaçınıldığını, DESİYAB'ın "işçilere refah getireceğinden" belirterek, muhalefetin sanayileşmeye engel olduğunu söylemiştir. Yerel ve milli üretim bazen ithal ikamesi ile karıştırılır. İthal ikamesi, yabancı malları ithal etmeyip bunun ülke içinde üretilmesi için teşvikler verilmesidir. Ancak bu strateji sanayimizi geliştirememiştir. Çünkü ithal ikamesi sürecinde hakim olan gruplar da aslında ithalata bağlı gruplardır. Bu nedenle ülkemizde sanayileşmenin önündeki en önemli engel, güçlü ithalat lobisidir. Güney Kore ile Türkiye’yi karşılaştırmakta yarar var. Güney Kore'nin rakamları dolar bazında satın alma gücü paritesi açısından kişi başına geliri 1979 yılına kadar bizden daha düşüktür, Türkiye gibi G. Kore ithal ikameci ve dışa dönük kalkınma politikaları uygulamakla birlikte G. Kore, imalat sanayiine daima önem vermiş, böylece işgücü verimliliğini artırarak uluslararası rekabet gücünü yükseltmiş, reel işçi ücretlerini yükseltmiştir. Bunlar için güvenilir ve istikrarlı bir makro ekonomik ortam oluşturulmuştur. 1997 yılında kişi başı gelir (satın alma gücü paritesine göre) G. Kore’de 13.590 $, Türkiye'de 6.350 $'dır. 2015 yılı itibariyle bu rakam G. Kore için 35.277 $, Türkiye için 19.160 $'dır. Gençlerin Türkiye yerine yabancı ülkelerde yaşamayı tercih ettiklerine dair söylentiler de var. Bu nedenle Avrupa Birliği, işgücünün serbest mübadelesi faslını kapatmıştır, açması da zordur. Ancak gençler, ülkenin kendisine güvendiğini ve teknolojik gelişmeleri gördükçe özgüveni de artmaktadır. Bu nedenle bu tür değerlendirmeleri ihtiyatlı değerlendirmekte fayda vardır. Son yıllardaki yerli ve milli üretim hamlesi önemlidir. Çünkü bu, bir silkinme ve özgüven sağlamadır. Tabii ki bunun altı doldurulmalıdır. Ancak bu heyecan olmazsa, kalkınma da yavaşlar. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında bu heyecanı ifade için "Adeta felç olmuş savunma sanayimizi yeniden ayağa kaldırdık. Ecdadın şanlı mirasından ilham alarak ülkemiz savunma sanayinin dışa bağımlılığını yüzde 70'lerden yüzde 30'lar seviyesine düşürdük" demektedir. Bazıları bu başlıktaki soruya, “Zaten biz onlardan ileriydik” veya “Şu alanlarda onlardan ileriyiz” diye hemen karşılık verebilir. Devran insanlar ve topluluklar arasında değişiyor. Teknolojinin getirdiği üstünlük iktisat, siyaset, kültür ve askeri alanlara uzun süredir hakim olmaktadır. Burada da fer olarak “insanın çalışmasından başka bir karşılık almayacağı” inancı, toplum olarak erdemli olmanın üstünlüğü ve devlet olarak da güçlü ve sağlam politikalar uygulamanın gereği ortaya çıkmaktadır.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.