Konya
°C
Yeni Meram

'Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır'

'Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır'-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
30.10.2017 03:06
30.10.2017 05:07
0
6599
ABONE OL
■ Her şeyi affedin, ama vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin. (Hz. Ali) ■ Benden eğerimi isteyiniz vereyim, atımı isteyiniz vereyim. Fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin veremem. (Mete Han) ■ Vatana ihanetin, nedeni olmaz; er ya da geç bedeli olur.(Mustafa Kemal Atatürk) *** Sıkça yenileriz; “Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” Şehitleri binlerle ifade edilen bir Vatan’ın insanlarıyız. Her metrekaresi şehit kanlarıyla sulanmış cennet vatanımızın bekçisiniz, sonsuza değin bu böyle devam edecek ve bundan kimsenin de kuşkusu olmasın! Bir kez daha yinelersek, şehit kavramının çoğulu “şüheda”dır. Yani, şehitler. Şehit: Kutsal bir ülkü ve inanç, özellikle yurt için savaşırken ölen kimsedir. Şehit olmak: Yurdu, ülküsü ya da inancı uğruna savaşırken ölmektir. Şehit etmek: Yurdu, inancı ya da ülküsü için savaşan birini öldürmek. Şehitlik (şahadet): Yüksek bir ülkü yolunda ölme, şehit olma. Şahadet etmek: Tanık olduğu olayla ilgili gördüklerini, bildiklerini söylemektir. --- ■ Sıkıntıdan kurtuluşa giden gizli yol, o sıkıntının içindedir. ( Mevlana) ... Ne zaman şehit sözü edilse Hz. Peygambere ilişkin bir menkibeyi anımsar dururum; Henüz on yaşındaki Abdullah, babası savaşta şehit düşünce yetim kalmıştı. Baba acısını yüreğinde taşıyan küçük Abdullah gülmüyor, oynamıyor; oynayan çocuklara bakıp ağlıyordu! Hz. Muhammed onu gördü; acıdı ve yanına yaklaşıp sordu; “Evladım sen niçin oynamıyorsun ?” Abdullah, başı yerde yanıt verdi; “Benim babam yok ki” “Kardeşlerin var mı?” “Kardeşlerim de yok!” Bu yanıtlar karşısında Hz. Peygamber de ağladı, şefkatla başını okşayarak sordu; “Sen Hasan ve Hüseyin’e kardeş olmak ister misin?” Abdullah’ın gözleri parladı! Başını kaldırıp baktı, şaşırıp kaldı. Sevinçle yanıtladı; “İsterim ya Resulallah!” Tekrar sordular: “Benim torunum olur musun?” “Evet, hem de çok isterim.” “Öyleyse sen benim torunumsun, haydi tut elimden bize gidelim!” Birlikte eve geldiler. Abdullah mutluydu, yetimliğini unutmuştu. Hane-i saadette yemeğini yedi, güzel bir elbise giydi ve oyun yerine koşarak geldi. Sevinçten yerinde duramıyor “Peygamberimizin torunuyum!” diyerek neşeyle hopluyordu. Diğerleri baktı ve gıpta ettiler; “Ah! Keşke biz de yetim olsaydık da senin kavuştuğun onura biz de kavuşsaydık!” ... Şimdiye kadar 1984 yılından bu yana ülke sınırları içinde 45 bin 453 terör eylemi yapıldı, 36 bin 628 yurttaş yaşamını yitirdi, bunlardan 4 bin 354’ü asker, 272’si polis, 1330’u korucu, 123’ü öğretmen ve 325’i kamu görevlisi. Yine 1984 yılından bu yana 117 bin 207 terörist yakalandı. Öldürülen terörist sayısı ise 25 bin. Operasyonlarında yaralanan asker sayısı 9 bin 722, polis sayısı 1547 olurken, geçici köy koruyucu sayısı da 1932 oldu. ... ■ Vatan sevgisi, ruhları kirden kurtaran en kuvvetli rüzgârdır. (Atatürk) ■ Vatan sıhhate benzer, değeri kaybedilince anlaşılır. (Süleyman Nazif) ... Terörden ekonomik zararlara da uğradık. Bu bağlamda eylemlerinin Türkiye’ye doğrudan maliyeti 100 Milyar doların üzerinde, dolaylı maliyetleri de eklediğimizde sayısal zarar 300 milyar dolara yaklaşıyor. Bu kadar harcama ile neler gerçekleştirilebilirdik, kısa bir özet; 7 GAP, 75 Atatürk Barajı, 30 bin km otoban yapabilir, 5 milyon derslik açabilir, 83 yıllık sağlık giderimizi karşılayabilirdik! Ülkemizin en büyük enerji projelerinden yaşama geçebilirdi. Dünya enerji ve su savaşlarını korkuyla beklerken, enerjide dışa bağımlılığı sıfırlamış, enerji ihraç eden bir ülke haline gelme olanağına kavuşurduk. ... ■ Vatan bir milletin evidir. (Ahmet Mithat) ■ Vatanında ölmeyen iki kere ölür. (İ. Habib Sevük) ... Hz. Âişe Resûlullah efendimize sordu; - Şehitlerin derecesine yükselen olur mu? Peygamber efendimiz yanıt verdi; “Her gün yirmi kez ölümü düşünen kimse, şehitlerin derecesini bulur. Ey Âişe! Geceleri dört şeyi yapmadan uyuma! 1- Kurân-ı kerîm hatim etmeden, 2- Benim ve diğer peygamberlerin şefâatlerine kavuşmadan, 3- Müminleri kendinden hoşnut etmeden, 4- Hac etmeden!” ... Peygamber Efendimiz bunları söyledikten sonra namaza durdu. Namazını bitirip eşinin yanına geldiğinde Hz. Aişe konuştu ve sordu; - Ey iki cihânın güneşi olan Efendim! Annem, babam, canım sana fedâ olsun. Bana dört şeyi yapmamı emrediyorsun. Bunları bu kısa süre içinde nasıl yapabilirim? Hz. Muhammed, tebessüm etti ve konuştu; - Yâ Âişe! Ondan kolay ne var? Üç İhlâs-ı şerîfi ve bir Fatihâ sûresini okursan, Kurân-ı Kerîmi hatmetmiş olursun. Benimle birlikte peygamberlere salevât getirirsen “Allahümme sallî ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ cemî’il enbiyâi vel-mürselîn” dedinde de şefâatimize kavuşursun. Önce müminlerin daha sonra kendi affını dilersen, müminleri kendinden hoşnut etmiş olmakla birlikte aynı zamanda “Sübhânallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh. Lehül mülkü velehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr“ tesbihini okursan hac etmiş sayılırsın! ... Terörü kökünden durdurmak için sosyolojik, ekonomik ve sosyo- ekonomik (istidam ve üretim projeleri dahil) kararların yanı sıra kimi radikal önlemler de alınmalı, birlik ve bütünlük içinde sorunun üstüne gidilmelidir. Tüm iyi niyetli yaklaşımlara karşın terör yuvaları, “şer odakları” olmaya devam ederlerse, yapılacak tek şey vardır; “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” ... ■ Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber. (Mehmet Akif Ersoy) ■ Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. (Mithat Cemal Kuntay)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.