Konya
°C
Yeni Meram

TANSİYON!

TANSİYON!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
09.05.2018 00:23
08.05.2018 16:25
0
5694
ABONE OL
Seçimlerin gündemin değişmez maddesi olduğu günleri yaşıyoruz. Aday adaylarının yarışı, temayüller, teamüller, mülakatlar, açıklamalar, demeçler, beklentilere girmeler ülkemizi ve şehrimizi bir hayli germiş bulunuyor. Bu türden gerginlikler tansiyonu oldum olası yükseltir. Tansiyonun arayıp da bulamadığı, cirit attığı, at koşturduğu, tahrikleri coşturduğu zamanlar bu zamanlar! Tansiyon, kelime olarak, “kanın damarlar içindeki basıncı, kan basıncı.” anlamına geliyor. Ve aynı zamanda, “gerilim” demek. Tıbben, her üç insandan biri yüksek tansiyon hastası. Bu şu demek! Toplumda hemen herkesin tansiyonu strese bağlı olarak fena halde yükselebilir. Bir çoğumuzun cebinde tansiyon hapları var. Kimimizde yüksek, kimimizde hiper tansiyon var! Hemen birçoğumuzda strese dayalı tansiyon hastası olmaya adayız. Yapılacak en doğru şey tansiyonu düşürmek! Tansiyonu ne düşürebilir yada yükselmesini önleyebilir? İtidal! Yani, aşırı olmama durumu, ılımlılık, ölçülülük ve soğukkanlılık! Bugüne kadar tansiyonun önüne set çekebilecek, onu sakinleştirecek tek şeyin itidal olduğunu bilmeyenimiz yok! Çünkü, tansiyon düşmez, itidal devreye girmezse ortaya çok vahim sonuçlar çıkabilir. Böyle durumlardan Rabbimiz, ülkemizi ve şehrimizi korusun! İtidal tavsiye etmek, her kesimi sükunete davet etmek, kışkırtıcı beyanlardan ve açıklamalardan uzak durmak, tarafları yatıştırmak çok önemli. Liderlerimize, ileri gelenlerimize, söz sahibi olanlarımıza yakışan itidalli davranmaya davet eden açıklamalar yapmalarıdır. Bendini aşmak için sel suları gibi kabarmaya, önüne ne gelirse yıkmaya hazır olan taraflar, taraftarlar ve toplum psikolojisinin etkisiyle her türlü hatayı, yanlışlığı yapma noktasında olabilecek insanlar bir şekilde yatışmalı, yatıştırılmalı. Oda seçimleri gibi seçimler, aday adaylarının yarışları, aday sıralamaları netleştikten sonra ki adayların laf atmaları, sataşmaları, göndermeleri, tahriklere yol açabilecek beyanları ve beyanatları tansiyonu yükseltmeye her biri ayrı birer sebep! Biz kavgasız, gürültüsüz, tartışmasız, sakin, olgun ve anlayışlı seçimler yapamayacak mıyız? Tansiyonu yükseltme sevdalılarına dur diyecek, ne yapıyorsun diyecek, kimi kimin üzerine kışkırtıyorsun, kimi niye ve neden tahrik ediyorsun diyecek yok mu? Tansiyonun acele düşmesi, düşürülmesi lazım sevgili okurlar! Hepimiz bu milletin evlatlarıyız! Kimse bizi birbirimize düşürmemeli, düşürmeyi aklından geçirmemeli! Türk Milletinin evlatları, sebep her ne olursa olsun, birbirine hasım olmamalı, düşmanca tavırlar içine girmemeli! Bizi bu hallere düşürmeye kalkanlara itibar edilmemeli. Biz ne ara böyle olduk? Bizi bu hallere kim düşürdü sevgili milletim? Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir, dünyaya bakış açılarımız değişik olabilir, zorla güzellik olmayacağını, bu milleti zorla hiç kimsenin kendi çizgisine getiremeyeceğini, en iyi bizler biliriz. Türk milletine sevgiyle yaklaşılmadıktan ve gönlüne girilmedikten sonra, zorla birinin yada birilerinin peşinden gitmediğini bilmiyor musunuz? Türk Milleti kardeştir. Sevgili liderlerimiz, sevgili büyüklerimiz, sevgili ileri gelenlerimiz, değerli kanaat önderlerimiz, sözü dinlenenlerimiz! Gergin ve olumsuz bir havaya bürünmeye doğru giden, seçim atmosferini, itidal tavsiye eden açıklamalarınızla normal hale döndürecek olan sizlersiniz! Oy verecek insanlar her şeyi görüyorlar! Kendimizi bildik bileli Türk Milleti kendisini idare edecek olanları kendi hür iradesiyle, sandıkları oylarla doldurarak göstermedi mi? Sandıkların oylarla dolup taştığı o günleri rahmetli Adnan Menderes zamanından beri defalarca görmedik mi? Bazı dönemlerde, bazı siyasi partilerin sandıktan çıkamadığına şahit olmadık mı? Çok partili siyasi döneme girdiğimiz 1950 yılından bu yana, bir çırpıda sayamayacağımız kadar seçim geldi geçti. Eski siyasetçilerimiz, demokrasi hoşgörü rejimidir, tahammül rejimidir derlerdi. Tansiyonların yükselme eğilimi gösterdiği dönemlerin ilacı olan itidale bugünlerde şiddetle ihtiyaç var. Yarın çok pişman olacağımız, vicdan azabı yaşayacağımız olayların içinde olmanın o ağır vebalini nasıl taşıyacağız? Küfrettiğimiz kim? Hakaret ettiğimiz kim? Yumruk savurduğumuz kim? Tekmelediğimiz, yakasına yapıştığımız kim? Bıçakladığımız, üstüne yürüdüğümüz, hastanelik ettiğimiz kim? İnsan kardeşine, arkadaşına, dostuna, komşusuna, akrabasına, isterse hiç tanımadığı birine nasıl yapabilir, nasıl yapmaya yeltenir ve düşünür, bütün bunları? Bunu yapanlar biz değiliz demeyi, biz olmamalıyız demeyi, bize yakışmıyor demeyi istemiyor musunuz? Kavgalardan, olaylardan, hır-gürden, kırıp-dökmekten nemalanmak bugüne kadar kime ne kâr getirdi? Yarın çok pişman olacağımız fiil ve davranışları neden yapma eğilimindeyiz? Karadeniz’in hırçın dalgaları misali sabır sınırımız neden bu kadar sığ? Sevgili okurlar, gelecek hafta mübarek Ramazan ayı başlıyor. Ramazan ayı ve Ramazan Bayramını da içine alan bir seçim süreci içine giriyoruz. Dileriz hepimiz, bu mübarek ay ve günlerin hürmetine tansiyonu yükseltecek tavır ve davranışlardan kaçınanlardan oluruz…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.