Güney komşumuz Suriye’de olanlar, özellikle Türkiye açısından öyle bir sorunlar yumağı haline geldi ki, buradan selametle çıkmak çok zor görünüyor. 2011 Yılından beri koca Suriye’nin içindeki meshep ikilikleri, kardeş savaşları, terör saldırıları 5oo binden fazla insanın hayatına maloldu, birçok köy ve şehir yakılıp yıkıldı, tarih hatıraları tahrip edildi.
Bu kadersiz ülkeye yardım etmek, kardeş kavgasına son vermek aldatmacasıyla, başta ABD, Fransa, İngiltere olmak üzere, emperyalist ülkeler hemen buraya damladılar.Bilhassa ABD, en büyük güç olarak, aslında “aman bu karışıklık İsrail’e zarar vermesin, keza petrol kaynaklarına bir zarar gelmesin diyerek” geldi. Oradaki Kürtler’i, “size burada bir devlet kuracağım” diyerek tavladı, onları modern silahlarla donattı, Suriye’deki teröre karşı koruyucu postuna girdi. Esat’ı devirelim dedi. Türkiye’ye de bunu empoze etti.Yazık ki Türkiye buna inandı ve dostu Suriye’ye, durup dururken düşman oldu.
Öte yandan Rusya hemen Suriye’ye damladı. Emperyalizmin öteki temsilcisi. Hem de Esat’ın davetiyle geldi Rusya. Suriye’de Lazkiye’de zaten askeri üssü olan Rusya batı Suriye’ye yerleşti. Esat’a silah göderdi, hava desteği sağladı ve hükümet güçlerinin tekrar hakimiyet kurmasını sağladı. Bugün Esat, ülkesinin % 70 ine hakim durumda.
ABD nin kandırıp şımarttığı PKK dostu ve ABD tarafından silahlandırılmış Kürt Gruplar bizim sınırımız boyunca terör faaliyetlerine giriştiler, yerli halkın nüfus yapısını değiştirmeye ve oralarda müstakil devletçikler kurmaya kalkıştılar, Türkiye’ye terör saldırıları tertip etmeye başladılar. Müttefiki ABD ye defalarca, bunlara silah vermeyin diyen Türkiye, sonunda dayanamayıp El Bap ve Afrin Bölgeleri’ne harekat düzenleyerek, oralardaki terörü ve halkın üzerindeki tehdidi ortadan kaldırdı. Türkiye Ayrıca, Rusya ve İran’la mutabık olarak İdlip’te 12 karakol kurdu, terör gözetlemesi yapıyor. Özetle Türkiye, Suriye’nin hem içinde, hem dışında, bu ülke sorunlar yumağının tam ortasında bulunuyor.Büyük mali külfetler içindeyiz. Yurt içinde de 4 milyon Suriyeli sığınmacıya bakıyoruz. Yalnızca bu işe yaklaşık 30 milyar dolar harcamışız.
Türkiye olarak, uluslar arası toplantılarda Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Emperyalist ülkeler de (başta ABD ve Rusya) aynı düşünüyoruz, diyorlar. Kimi 5 bin km , kimi 10 bin km uzaklardan geldiler Suriye topraklarında üs kurup, yerleştiler . Rusya ben resmi davetle geldim diyor. ABD, ben dünya barışı için (!) geldim diyor. İsteyen inanabilir. Türkiye de,”sınır güvenliğim için teröristleri kovaladım” diyor. Bu gün 35 km kadar Suriye içlerine girmişiz. Girdiğimiz yerlerde halk artık günlük hayatını yaşıyor. Biz bu halkla aslında akrabayız. Ayrıca Türkmen soydaşlarımız var.
Öte yandan gelin görün ki, biz bu halkın resmi hükümetiyle küs durumdayız. Diplomatik ilişkiler kopuk. İktidar taraftarı medya yakın zamana kadar “Katil Esed” diyordu, Suriye Başkanı’na. Bizce bunlar yanlış. Toprak bütünlüğünü savunduğumuz ülkenin hükümetiyle küslük olur mu? Bugün Rusya aracılığı ile görüşüyormuşuz, garip değil mi?
Düşünüyorum da, Kuzey Suriye’de yaşayan Kürt,Türkmen, Arap ve diğer insanlarla ve onların yöneticileriyle en iyi konuşup anlaşabilen biz olmalıydık.Onların güvenlik ve demokratik haklarını savunmalıydık, yol göstermeliydik. Sonradan terörizme bulaşan kuzey Suriye bölge liderlerinden Salih Müslim İTÜ mezunu bir mühendisdir. Onu yanımıza çekebilmeliydik. Oradaki insanlara yol gösterici ağabeylik yapabilmeliydik.
Kanaatimiz odur ki, Türkiye derhal Esat Hükümetiyle diplomatik ilşkelere başlamalıdır. İki komşu 2011 deki gibi bir dostluk inşaatının temel kazılarına başlamalıdır. Başka türlü bu Suriye kördüğümü, çözülür ilmek haline getirelemez. Saygılarımla.