Konya
°C
Yeni Meram

Şimdi gül mevsimi

Şimdi gül mevsimi-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
25.07.2017 12:08
0
3910
ABONE OL
Gül dalında güzel. Herkes dalında hizmet ederse, hizmet nimet olur, yoksa hezimet! (Seyyid Haşemi) *** Şimdi Gül mevsimi içindeyiz. Gül hasadı 15 Mayıs’ta başlar, Temmuzun ikinci yarısına dek sürer. Gül deyince aklımıza gelen ilk şehir Isparta, Akdeniz Bölgesi’nin batı bölümünde, dağlarla göllerin buluştuğu, “Göller Yöresi” denilen iç kesimde yer alıyor. Bu yüzden Ispartalılar “Hem gülümüz, hem gölümüz meşhur” diyor. --- Gül Farsça kökenli bir sözcüktür ve çeşitli anlamlarla yüklü ve mitoloji tarihinde önemli yere sahiptir. Eski Yunanlıların güzellik tanrıçası Afrodit’in çiçeğidir. Afrodit’in, yaşamı güller gibi kısa süren Adonis adında bir oğlu vardır. Adonis, yaz mevsiminin sonunda görünmez bir âleme gitmektedir. Yaban domuzunu kovalarken domuz tarafından vücudu parçalanır. Oğlunun acı feryadını duyan Afrodit yardıma koşar. Bu sırada yanlışlıkla bastığı gül fidanındaki dikenler ayağını kanatır. O zamana dek beyaz olan güller artık kırmızı açmaya başlarlar. ■ Düşünürlere göre, gül, gönülde meydana gelen bilginin sonucudur. Gül-zar / gül-şen ise “mutlak olarak kalbin fethi ve gönlünün marifete ve irfana açılmasıdır. ■ Gülcülüğün tarihi eskilere dayanıyor, 1840-1915 yılları arasında yaşayan Gülcü İsmail Efendi’yle başladı. Gül yetiştiriciliği ve endüstrisinin geliştiği şehir Isparta, dünya gülyağı üretiminin yüzde 65’ini karşılıyor. Gül bahçelerinden toplanan gül yaprakları çuvallara doldurulup, gülyağı fabrikalarında işlenerek kozmetik, gıda, temizlik ve turizm sektörlerinde kullanılıyor. --- ■ Gülün, Türk kültür hayatında önemli bir yeri vardır. Karşılaştığı her türlü güzellikten faydalanmakta mahir olan milletimiz, gül ile ilgili birçok atasözü üretmiştir: Gül bülbülden ziyade insan elinden neler çeker. Gül çengelsiz yar engelsiz olmaz. Gül dalında odun, çingeneden kadın olmaz. Gül dikenli ağaçta biter. Gül güdük amma kokusu güzel, servi büyük yapısı güzel. Gülü seven dikenine katlanır. Gülün kadrini bülbül bilir. Gülü yadettikçe bülbülün feryadı artar. Gülüne bak, goncasını al tarif gerekmez; çiçektir biliriz. --- Her mevsim bahçemizde renk cümbüşü örneği çeşit çeşit güller vardır; kırmızı, beyaz, sarı hatta mavi güller. Beyaz gül saflığı, pembe gül, nezaketi, siyah gül, hüznü ve ıstırabı, kırmızı gül aşkı ya da Allah aşkıyla vatan toprağına akan şehidimizin kanını yansıtır. --- Hz. Ali’nin vefatından önce gül istediği ve gülleri kokladıktan sonra ruhunu Allah’a teslim ettiği söylenir. Anadolu’da kefenle beraber sandıklarda kurutulmuş tomurcuk güllerin saklanması da bir özlem ifadesidir. --- Sultan Ahmed (Bahti) hüznünü dile getirir; N’ola tacım gibi başımda götürsem daim Kadem-i pâkini ol hazret-i şâh-ı Rüsûl’ün Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sahibidir Bahtiyâ durma yüz sür kademine o gülün. --- Gül, kültür, folklor ve edebiyatta önemli yer tutar. Gül, şiirde, romanda, şarkıda, türküde, eleştiri ve özeleştiri de bile var. ■ Gülden terazi tutarlar Gülü gül ile tartarlar Gül alırlar gül satarlar Çarşısı pazarı güldür gül. (Seyit Nesimi) --- ■ Şairlere göre gül, bülbülün sevgilisidir. “Gül, kendisine yöneltilen kişiye beslenen sevgiyi barındıran seslenme sözcüğüdür; Gülüm şöyle gülüm böyle demektir yâre mu’tadım/ Seni ey gül sever canım ki canana hitabımsın.(Nedim) --- Gül, halk, Divan ve tasavvuf edebiyatında betimleyen ve betimlenendir; Beyaz gül yanakların, Sarı gül dağınık saçlarındır. Ve mahzun kalbim ateş gibi Yanan dudaklarındır. (Cahit Külebi) --- “Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış/ Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle/ Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış/ Eski Şîrâz’ı hayâl ettiren âhengiyle.” (Yahya Kemal) --- Gül Fuzuli’nin dizelerinde bambaşka; ■ Suya versün bağban gülzârı zahmet çekmesün/ Bir gül açılmaz yüzün-tek verse bin gülzâre su.(Fuzuli) --- Süleyman Çelebi, diyor ki; “Terlese güller olurdu her teri hoş direrlerdi terinden gülleri.” Yunus Emre, çiçekle söyleşisinde Hz. Muhammed’in çiçeklerin değerini öğrenmek ister ve ondan şu yanıtı alır: “Çiçek eydür derviş baba Gül Muhammed teridir.” --- Sultan Ahmed (Bahti) hüznünü dile getirir; ■ N’ola tacım gibi başımda götürsem daim Kadem-i pâkini ol hazret-i şâh-ı Rüsûl’ün Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sahibidir Bahtiyâ durma yüz sür kademine o gülün. — ■ Şu illerin taşı hiç bana değmez. İlle dostun gülü yaralar beni. (Pir Sultan Abdal) ■ Diken eken gül toplayamaz.(İbni Sina) ■ Bönlük edip konma gülün dalına, Harı var pençeni kanatır bülbül. (Kuloğlu) ■ Güle kıymet verilmezdi Âşık ve maşuk olmasa. (Âşık Veysel) ■ Dikensiz gül nerde ki? (Hafız) ■ Ey gül, nazirin olmaz idi harın olmasa! (Riyazi) --- ■ Bugün penceremizin dışında açan güllerin tadını çıkarmaktansa, ufkun üzerinde sihirli bir gül bahçesi görmeyi hayal ediyoruz. Güle başka bir şey deseydik, o gene güzel kokacaktı! (Shakespeare) ■ Gül sunan bir elde daima bir miktar gül kokusu kalır. (Çin Atasözü) ■ Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, daha çok gül istersek daha çok fidan dikmemiz gerekir. (George Eliott) — Hz. Mevlana ve Gül; ■ Toprakta biten güller solar gider. Gönülde biten güller ise kalıcı ve hoştur. Gönlü aydın bir kişiye kul olmak, padişahların başına tac olmaktan iyidir Gerçek aşkta ne vefa vardır ne cefa. İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez. Ayni dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur. ■ SevdikIerinize güI verin; güIünüz yoksa güIüverin! ■ Her diken güI vermez ■ GüIün dostu dikendir. ■ Dikenden güI bitiren, kışı da bahar haIine döndürür. SeIviyi hür bir haIde yüceIten kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikene takılır. ■ Kucağın güllerle doluydu senin, ayın öndördü bir yüzün vardı. Kopup halkasından dostlar meclisinin, o aşağılık, o bayağı yere sen, o karıncaların, yılanların yanına ne oldu, nasıl oldu da gittin? Nerde hani o canım sözlerin şimdi? Nerde hani o sırları çözen akıl? Nerde hani gül bahçesine giden ayak? Elimizi tutan el nerde hani? Hoştun, güzeldin, eşin yoktu senin, insanları hemen elde ederdin. Ama kalktın çıktın bir uzun yolculuğa. Ağlaya inleye sen gittin ama, gökler de arkandan durmadı ağladı. Parça parça etti yüzünü ay. Gönlüm arkandan kan bağladı. Şimdi ne edeyim, kime sorayım seni? İyi insanlar arasında mısın orda? Yani dostlar meclisinde mi? Yoksa bir kenarda boynun bükük mü kaldın? Öyle bir yere gittin ki bu sefer, izinin tozu bile belli değil. Ne kadar da kanlıymış gittiğin yol! (Hz. Mevlâna)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.