Konya
°C
Yeni Meram
21.01.2015 11:18

İş sağlığı ve güvenliği Allah'a emanet!..

A+
A-
21.01.2015 11:18
0
5452
ABONE OL
Sanayi şehri olmakla övünüyoruz. Tarım şehri olmanın yanına birde Sanayi şehri olmayı ekledik, ikisini birden aynı anda götürebilme enerjisine sahibiz diye de seviniyoruz! İş sağlığı ve güvenliği açısından bugüne kadar hiç bir olumlu adım atmadığımız ve atmak istemediğimiz Soma maden faciasında en acı ve çarpıcı bir şekilde ortaya çıktı. 301 madenciye mezar olan maden, faciaya davetiye çıkarmıştı. Hemen yanıbaşımızda bulunan Ermenek'te yaşanan maden kazasında 18 işçimiz hayatını kaybederken kamuoyu iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini sorguladı! İş kazaları yönüyle bir hüzün yılı olan 2014 geçip gitse de, Konya sanayisinde faaliyet gösteren tesislerin iş sağlığı ve güvenliği açısından alt yapılarının yetersiz olduğu gerçeği gözlerden kaçırıldı. Uygun şartların sağlanabilmesi için olası iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenebilmesi için gerekli tesis iyileştirme maliyeti 300 bin lira civarında. Bu miktar işverenler tarafından belli ki verilmiyor. Bu konuda çıkan kanunun yaptırım gücünün ne olacağını henüz bilmiyoruz. İşveren, kanun kapsamında mecbur olduğu kişisel koruyucu donanım ekipmanlarını almak ve bulundurmak zorunda. Bu donanım ekipmanları baret, gözlük, kulaklık, emniyet kemeri ve benzeri donanım ekipmanları. Bunları bulunduranlar var, bulundurmayanlar var. Teftiş ve denetimlerde ortaya çıkaranların olduğu söyleniyor. Tek kusur sadece işverende değil elbet! İşçiler, gençliklerine ve enerjilerine duydukları aşırı güvenle kullanmak zorunda oldukları, baret gibi, gözlük gibi, kulaklık gibi, emniyet kemeri gibi koruyucu donanım elemanlarını kullanmıyorlar! Ölümle dans etmeyi marifet sayan işçilerin, koruyucu donanım ekipmanlarına ihtiyacı olmadığını aleni söylemeleride anlaşılacak gibi değil! Nitelikli eleman eksikliğini had safhada hissettiği bilinen sanayimiz ve işverenler, elinde belli bir niteliğe ulaşmış elemanını kaybetmek istemeyip, nasıl bilirsen öyle yap dediklerinde ortaya oldukça yanlış ve anlaşılmaz bir görüntü çıkıyor. İşverenlerin bir çoğu İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile devletin kendilerinin sırtına gereksiz büyük bir mali yük bindirdiği düşüncesinde. Böyle olunca da iş sağlığı ve güvenliği almayan işletme oranı yüzde 60-70' ler civarına ulaşıyor. Hizmet almayan işletmelerin tamamı bu konuda görev yapan devlet kurumlarınca biliniyor. Bugüne kadar birçok işverenin kanun gereği cezai yaptırımlarla karşılaşmama adına göstermelik olarak iş sağlığı ve güvenliğine uymasının iş kazalarına ve mesleki hastalıklara davetiye çıkardığı sayısız olayın yaşandığı bir ülkenin insanlarıyız! Günübirlik politikalar, göstermelik tedbirler, teftiş geçene kadar varmış, yapılıyormuş şeklinde gösterilen davranışlarla, vaziyeti kurtardıklarını düşünenler iş kazalarından ve facialardan  ders çıkarmadılar. Ders çıkarmayada niyetleri yok! En çarpıcı olarak, işletmenin çatısına hiç bir emniyet tedbiri olmaksızın karları kürümek için çıkan, çıkarılan, çık denilen işçinin ayağının kayarak, aşağıya düşmesi, kolunu, bacağını kırması, hatta ölmesi gibi olayların yaşandığı şehrimizde ve ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliğinin ne kadar basite ve hafife alındığı ortada! İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ne yazık ki tam olarak olgunlaşamadığı için, yeterli denetim mekanizmaları çalıştırılamadığı için, yaşadığımız şehirde dahil olmak üzere, iş sağlığımız ve güvenliğimiz Allah'a emanet! İşverenler taşıdıkları mesuliyetleri, işgücünden faydalandıkları ve onların el emeği ve alınterinden para kazandıkları işçilerinin iş sağlılarını ve güvenliklikleri düşünmek zorundalar. Bu iş için ayrılması gereken  miktar, işin içinde insan faktörü olduğu için çok görülmemeli. Devletimiz, iş sağlığı ve güvenliğini tam olarak sağlamayan işletmelerin çalışma izinlerini iptale kadar bir dizi yaptırımı yürürlüğe koymalı diye düşünüyorum. Her iş kazası sonucu hayatını kaybedene, her kaza geçirene kendince makul sebepler bulan ve sonunda kendini haklı çıkaran işletmelerin vebalinin ne olduğunu sanırım anlatmaya gerek yok! Halkımız böyle durumlarda, sorumluların kim olduğu meselesine, kaderi böyleymiş diye başlayıp, " kusur dersen ok'ta da var yay'da da!" diye bakıyor. İşveren, baretsiz, gözlüksüz, kulaklıksız, emniyet kemersiz işçisini, " senin canın önce Allah'a, sonra bana emanet!" diyerek, ya bunları tak, yada bunları takacak olanla çalışacağım demiyor! İşçi, baret olmadan, gözlük olmadan, kulaklık olmadan, emniyet kemeri olmadan işe başlayamam, "ben canımı sokakta bulmadım!" diyemiyor! Böyle oluncada, bu anlayışlar sıkı sıkıya takip edilmeden, uygulanmadan, gerekli kontroller ve denetimler yapılmadan başlayan her iş kolunda tesadüfen yaşarsınız! Şu anda olan-biten ne yazık ki bu! İnsan kıymeti bildiğimiz, insan hayatına değer vermeyi öğrendiğimiz gün, Soma ve Ermenek gibi maden facialarını yaşamayacağız, kimse çatıdan düşüp ölmeyecek, kimse elini kolunu makinelere kaptırmayacak!  
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.