Konya
°C
Yeni Meram

PİRİNCİN TAŞINI AYIKLAMAK!

PİRİNCİN TAŞINI AYIKLAMAK!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
19.03.2018 10:29
0
11291
ABONE OL
Analarımız, analarımızın ve babalarımızın anaları pirinci ayıklamadan, inceden inceye gözden geçirmeden, iyice ayıklandığından emin olmadan pilav yapmazlardı. Pilavı üstünkörü ayıklayan kadınları da türlü laflarla kınarlardı. O yıllarda çok taş çıkardı pirinçten. Bir çuval pirinç aldık, yarım çuval taş çıktı diye abartanlar olsa da, pilav Anadolu sofralarının vazgeçilmezi, yüz ağartanı, ev sahibinin yüzünü güldüreni, ellerinize sağlık diye defalarca teşekkür ettireniydi. Ummadık taş baş yarar sözü o yıllarda da meşhurdu, lakin, ummadık pirinç taşı, baş yarmasa da, diş kırabiliyordu. Ayıkla pirincin taşını sözü ise pek bir revaçtaydı. Karışık, karmaşık, içinden çıkılması güç durumlar karşısında, ayıkla bakalım pirincin taşını denirdi. Günümüzde, pirinçler paketlerde, temizlenmiş, ayıklanmış bir şekilde market raflarında, cinsine, kalitesine, adına, şanına uygun fiyat sıralamasıyla arzı endam ediyorlar. Pirincin taşını ayıklama faslı ise edebiyatta, mecaz da, siyasette, ticarette hükmünü yürütüyor. Pirincin taşını ayıklama konusu gündelik hayatımıza indirgendiğinde, işin içine ister istemez giriyorsunuz. Çünkü, pirincin taşını ayıklamak bize düşüyor! Nasıl mı? Arkadaşın birinin Merkez İlçe Nüfus dairelerinden birisine işi düşmüş! Ertesi gün bir Avrupa ülkesinde toplantısı var, Vakit dar, 45 dakikada işini halletmesi lazım. Başvuruda bulunanlar kuyrukta… Lakin, 5-6 bankonun sadece ikisi yanıyor. 45 dakikada işini halletmesi mucizelere bağlı bir vaziyet! Ne yapsın? Durumu oradaki görevliye anlatıyor. Görevli arkadaş; Olmaz öyle şey diyor, sıraya geçeceksin! Bankoları çalıştırmak sizin göreviniz değil mi, sorusuna da olmadık cevaplar alınca… Cep telefonuyla bir dostuna ricada bulunuyor. Birkaç dakika geçmeden, içerden bir görevli, filanca bey siz misiniz, Müdür bey sizi bekliyor deyince… Mağduriyetini beş dakika da halleden arkadaşın işi çözülürken, sorumlu görevli, böyle olmaz demeye devam ediyor. Arkadaşta, banko ışıklarının neden yanmadığını, görevini yapmayanlar yüzünden insanların mağduriyeti hatırlatıp çıkıyor o nüfus dairesinden. Bu mevzu, vatandaşın zaten zor olan işi, daha da zorlaşsın diye Takkeli dağın yanına götürülen resmi bir dairemizle ilgili. Gitmek ayrı bir dert, beklemek ayrı bir dert! Ne yapacaksınız? Ayıklayacaksınız pirincin taşını! Vatandaşın işinin kolaylaştığını söylemek zor. Kolaylaştırması gereken kurumlar, işletmeler vatandaş kendi işini kendi görsün, bize iş çıkarmasın, şikayet etmesin, sızlanmasın havalarında. İşte onun içindir ki, bankolardan çok çekmişlerdeniz! Bankoların hayatımızda olmadığı yer yok! Yanmayanları daha bir çok! Sıra numarası almak sorun değil. Sorun olan, ışıkları sönük, yanması keyfekeder hale getirilmiş olan bankolar! Üstelik, ağır hareket eden personeller, hantallığı hedef edinen işletmelerin mağdurlarıyla dolu bir şehirdeyiz. Bağıranlar, kavga edenler, birkaç saattir bekliyorum bu durum neden böyle diyenlere cevap veren yok! Bu durumda ne yapılabilir? Kolaysa ayıklayın pirincin taşını da görelim! O gün yatması gereken para, ertesi güne bırakılamayacağına göre bekleyeceksiniz. Koskoca bir gün gitmiş, işleriniz aksamış, randevularınız iptal olmuş, verdiğiniz sözlerde duramamışsınız, banko ışıklarını yaktırmayanların umurunda mı? İnsanımız pirinci ayıklamaya razı olmasına razı lakin, bu kadar da değil. O zamanda hiç yapmaması gereken yollara başvuruluyor. Yani tepeden inme bir ricayla; Olmaz denilen… Mümkünü yok denilen… Bekleyeceksiniz denilen… İnsanlara, buyurun Müdürümüz sizi bekliyor sözünü söyleyen insanlarında aynı insanlar olduğunu bilmeyen yok! Madem ki, bu işler çözülebiliyor? Nedir bu insanın çekmiş olduğu sıkıntı, çekmiş olduğu eziyet? Yaptıkları davranışlarla insanları zora sokan, işlerini kolaylaştırmayan, eskilerin tabiriyle “ Bugün git, yarın gel” kavramının yolunu açanlar, insanların iki ayağını bir pabuca sokmaktan garip bir zevk alanlar, işler zorlaştırıldıkça, ilgili dairenin, kurumun kıymetinin halk nezdinde daha fazla bilineceğine inanmışlar olarak, bir çuval pirincin içindeki taşlara benzemiyorlar mı? Pirincimizin içindeki taşları ayıklamak şöyle dursun, sanki içine birkaç avuç daha taş atmaktan keyif mi alınıyor diye düşünmeye başladı vatandaşımız. Pirincin taşını ayıklama konusunda yetki verdiklerimiz, ne yapıyorlar diye soruyorlar. Sormasınlar mı?
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.