Konya
°C
Yeni Meram

ÖZLÜYORUM

ÖZLÜYORUM-Ümit Sürmeli-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
30.06.2018 00:27
29.06.2018 16:28
0
8223
ABONE OL
Sevgiyle saygıyla geçen, merhametle pekiştirilmiş çocukluğumu özlüyorum. Gün geçmiyor ki bir hayvana eziyet edilmesin. Sahipsiz bir cana ateş edilmesin. Minicik korumasız kedi ve yavruları denize atılmasın. Ormana elleri ayakları kesilip, gözleri oyulup, karnı deşilip, derisi yüzülüp çöpe bırakılmasın. Dedim ya, özlüyorum sevgiyle geçen çocukluğumu. Üç günlük bebek iken babasını kaybeden kız çocuğunun mahzunluğunu hissederek, akşam evine gelen babaların kendi çocuğuyla birlikte elini tutarak, sofrasına konuk eden komşularımı özlüyorum. Hala akşamın karanlığında herkesin babasının elini tutarak evine gidişindeki acıyı unutamadım. Bana bu acımı unutturan ve şefkatle elimden tutan Silleli tornacı Hakkı amcayı, postacı Rıza amcayı, demircilerden Mehmet amcayı, tapucu Ahmet amcayı, öğretmen olup sabahın erken saatinde köşede beni bekleyen İsmil Kasabası servisini haber vermek için kapımızın ziline hızlı hızlı basan, beni uyandıran Karpuzoğlu Ahmet amcayı özlüyorum. Hepsinin gönülleri açıktı. Hepsinin sofraları, evleri, kucakları açıktı. Evlere oturmaya gidilince kimse eline cep telefonunu alıp, her konuşmaya dinliyor gibi yaparak başını sallamazdı. Misafir gidilen evlerde de cep telefonları olmadığı için sohbetler edilir, batılının para verip gittiği pisiko-terapiler ücretsiz ve farkında olmadan sıcacık bir iletişimle verilir ve ruh yalnızlığı giderilirdi insanların. Sokaklarda selamlaşmadan kimse geçmez, hatır sormadan geçene ‘dargın mıyız?’ diye merakla sorulurdu. Şimdilerde hatır sorana, selam verene ‘Nereden tanışıyoruz?’ diye adeta şaşkınlıkla bakılıyor! ‘Günaydın’ demek, ‘iyi günler’ demek şaşkın bakışları göğüslemekten başka işe yaramıyor! Aynı apartmanda, aynı sokakta oturuyorlar. Kullanımı ortak olan asansörde komşusu ile kabini paylaşmaya cesaretleri ve yürekleri olmuyor! Kamuda, ortak kullanım zorunluluğu olan dolmuşlarda yanına erkek oturmasın diye bayanların çoğunluğu ya çantalarını koyuyorlar, ya da ayakta duruyorlar. Kardeşlik bitmiş, aynı vatanı paylaştığı, aynı havayı soluduğu unutturulmuş. Özlüyorum güzelim mektuplarımızı. İçimizi dökerdik, duygularımızı anlatırdık, sevgimizi, sitemimizi iletirdik. Hasret kokardı buram buram. Özlem yayılırdı postacının elinden evlere. Sevgi ulaşırdı kalplerden kalplere. Okuduğunu anlayan, anladığını anlatan ve hepsinden önemlisi de yazabilen nesillerdik bir zamanlar. Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü bilmezdik! Her günümüzde annemizi, babamızı incitmeden sevgiyle karşılar, saygıyla dinlerdik. Sevgimizi içimizde doyasıya yaşar, mektupla anlatırdık sevdiğimize, hediyelerle değil! Sevgili ve sevgimiz içimizde idi. Bizim sevgimizden uydurulan bu günlerde kimse para kazanmazdı. Biz Anadolu insanıydık; Türkülerimizle, koşmalarımızla, kavalımızla, neyimizden yükselen yürekleri titreten nefesimizle, şarkılarımızla, şiirlerimizle, sade, içten, övünme, zenginlik, şatafat ve gösteriden uzak gerçek kına gecelerimizle, hac dönüşü yoksula verilen ‘Şükür pilavlarımızla’ , evin bir ferdi olarak görülen kedilerimizle, köpeklerimizle… Biz Anadolu insanıydık. Önce batı girdi kanımıza ilim, bilim dedikçe Atatürk, değerlerimizle oynandı siyasilerce. Sonra, çağdaşlık, uygarlık, adamlık, laiklik dedikçe Atatürk, Araplaşarak, düşünmeyi, düşündürmeyi unuttuk ve unutturduk. Oysa biz ne Arap ne de batılılardan ders almaya gereksinimi olmayan; çocuk eğitiminden, doğal beslenmeden, insanlıktan, adamlıktan, vefadan, vatanseverlikten, saygıdan, sevgiden ödün vermeyecek kadar düzgün Anadolu insanıydık. Özlüyorum, tüm değerlerimizi Özlüyorum Anadolu insanımı!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.