MİZAH VE KORONA

Sembolik olarak yaza "merhaba" dediğimiz haziran ayına girmenin mutluluğu ile bir kez daha sizinle bu satırlarda buluşuyoruz sevgili okurlar. "Sembolik" dedim çünkü, şu ana kadar haziranın sadece adı var üzerinde!. Güneşin tadını hâlâ alabilmiş değiliz. Yine de buna da şükür diyerek 1 Haziran itibarıyla koronalı günlerin normalleşme sürecinin ilk etabı olan günlere de adım atmış bulunuyoruz milletçe. Bazı konularda "tut deyince yut" anlayan bir millet olduğumuz için maalesef bu konuyu da tersinden anlamış olmalıyız ki adım atmak şöyle dursun, paldır küldür dalış yaptık! Sanki her şey bir anda bitmiş gibi! Oğul oğul kaynayan caddeler, sokaklar, ev gezmeleri, çarşı pazar gezintileri vs vs. Ben gördüğüm herkese " bıçak mı bu kessin bir anda, tedbiri elden bırakmayın " desem de bizim millette maske- eldiven ikilisi hak getire; pür neşe dışarıda. Nihayetinde "Selin sen kendi doğru bildiğinden şaşma " nutukları attıktan sonra kendime, elalemi kendi hallerine bırakmaya karar verip hemen esas konuma geçiyorum. Dünya insanları olarak alışık olmadığımız zorlu bir kış yaşadık (mevsimi yaz olanlar ise zorlu sıcak günler yaşadı). Bu gerilimli günlerin tam ortasında kalan halkımızın o çok sevdiğim mizahi bakış açılarına bir kez daha hayran kaldım. Zira, en zorlu şartlara bile mizahla karşılık vermek zekânın ürünüdür. Bu sebepten Türk ulusuyla gurur duyuyorum. Ve olaylara, durumlara, her tür kaosa sempatik bakabilme becerilerini çok seviyorum. Neden bahsettiğime dair hemen açıklık getireyim. Bildiğiniz gibi koronalı günlerin başladığı ilk zamanlarda hepimiz vurgun yemiş balıkçıya döndük. Neyse ki şaşkın, tedirgin ve bir parça korkmuş hallerimizi kısa bir süre sonra üzerimizden silkeleyip mizahla gardımızı almayı başardık. Sanal hesap kullanıcıları eminim ki bunların bir ya da bir kaçına tanık olmuştur. Tanık olmayanlar ve sanal hesabı olmayanlar içinse buradan sizlere bir kaç alıntı yapmak istiyorum, mizah yoluyla koronayla nasıl başa çıktığımıza dair. Keyifle ve gülümseyerek okumanız dileğimle, buyrunuz o satırlar; -2021'e girersek o bizi kutlasın; " siz 2020' den nasıl çıktınız?" diye. -Tarihte ilk defa dünyadaki tüm kadınlar kocalarının nerede olduklarını biliyorlar! -Oturma odasına İzmir, salona Ankara, yatak odasına Istanbul adını verdim. Şehir şehir dolaşıyorum. Ohhh misss. -Berberler kapalı diye herkes saçını 3 numaraya vurmuş. Memleket Isparta komanda tugayı gibi. -Şekerimizi kolonyamızı aldık, evde görücü bekleyenler gibi koronayı bekliyoruz. -Durum vahim! Binlerce erkek koronadan değil, evde kadın dırdırından ölecek. -Allah'ım dünyayı gezmek istiyorum dediğim için çok özür dilerim, mahalleyi gezsem yeter. -Yıllarca bizi "3 harfliler çarpacak" diye korkuttular. Meğer o cin değil, Çin'miş. -Bir an önce kuaförler açılmazsa sarışınların yüzde doksanı yeryüzünden silinecek. -Bakıyorum da sokakta el ele gezen çift göremiyorum. Hani ölümüne seviyordunuz? -Hastaneye gittim baktım çok kalabalık. Mümkün değil akşama kadar bana sıra gelmesi deyip yüksek sesle, " doktor bey ben yeni Çin' den geldim çok hastayım " deyince ilk beni aldılar. Özel ilgiler, odalar, kolonyalar, pervane olmalar...Başka türlü asla sıra bana gelmezdi. Şimdi mis gibi dinleniyorum evde. -Korona virüse yakalanırsam bütün kavgalı olduklarımı sarılıp öpüp barışacağım. Hayatta küs kalmamak lazım. -Ev kızı isteyenlere müjde! Şimdi bütün kızlar evde. -Yeni gelen arkadaşlık isteklerini 14 gün karantinada bekleteceğim. Listemdeki arkadaşların sağlığını düşünmek zorundayım. -Devletimiz tedbir amaçlı güzellik salonlarını kapatırsa korona dan daha korkunç şeylerle karşılaşmaya hazır olmalıyız. -Uzun süredir bugün ilk defa çöp atmaya çıkacağım. O kadar heyecanlıyım ki resmen ne giyeceğimi bilmiyorum. -Çin' den kaç gündür hiç ses çıkmıyor. Mahallenin delisi gibi ortalığı karıştırıp kenara çekildiler. -Yarın hava güzel olacakmış. Çocukları da alıp salona geçeyim diyorum. -Ailece balkona çıkıp kahve içtik. Babam diyor ki " geç oldu artık eve geçelim". Bunlar benim heybemden sizler için seçtiklerim. Umarım mizah anlayışımızı hiç bir zaman yitirmeyiz. Yüzünüzden gülümseme eksik olmasın.