Konya
°C
Yeni Meram

Merhamet

Merhamet - Ümit Sürmeli - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
10.12.2016 11:59
0
7797
ABONE OL
Dünya üzerinde yaşayan tüm canlılarda özellikle insanoğlunda bulunması gereken bir duygudur. Merhamet etmek, merhametli olmak her kula nedense verilmemiş! Çocukluğumdan, ben olduğumu fark ettiğim, yaşadığımı anımsadığım yıllardan bana kalan tek şey yüreğimi dağlayan, uykularımı kaçıran olaylardır. Daha ilk okula başlamadan sokakta oyun oynarken, o güzel mahalle oyunları ile doyasıya çocukluğumu yaşarken, havanın kararmasını hiç istemezdim. Hava kararınca sokakta oyun arkadaşlarımın babaları birer birer gelirler ve çocuklarının ellerinden tutar, kese kağıtlarındaki alışverişlerini kızlarıyla oğullarıyla birlikte evlerine neşe içinde götürürlerdi. Bir hüzün kaplardı içimi. Babamın olmayışı, elimden tutup beni eve götüren babamın olmayışı, beni çok hüzünlendirir mahsun mahsun evimize girerdim. O yıllarda büyükler sadece sayılırdı. Küçükler sevilir ama özellikle babalar sevgilerini dışa vurmazlar, genelde bakışları ile anlatırlardı isteklerini. Mahalle komşularımızdan benim üzüntümü anlayan Silleli Hakkı Amca, Arfaların Postacı Rıza Amca, Tapucu Ahmet Amca en az haftada bir kez annemden izin alarak akşam sofralarında beni ağırlarlardı. Merhameti ve koruma duygusunu bana tattırırlar, bir gece de olsa babalı bir sofra hasretimi giderirlerdi. Merhameti ve karşılıksız sevmeyi ilk onlar öğretti bana. Kardeşsizlik, yalnızlık duygusunu, annemin bahçeli evimize aldığı köpek, kedi, ördek, tavuk, hindi ve baharda alıp, Eylül ayında sattırdığım ve asla kestirmeye kıyamadığım, kuzularımla gideriyordum. Sokağımıza gelen yoksul insanlara, evimizden sokak kapımıza dek uzanan ‘HAYAT’ dediğimiz o taşlıkta, sofralar kurulurdu. Karınlarını doyururlar ve hiç kimse büyüdüğüm evden aç gönderilmezdi.  Gönül kapısını herkese açan anneannemden de insanlara merhamet etmeyi öğrendim. Hiç kimse bizim kapımızdan eli boş dönmezdi. Bu iletişim hiç eksilmedi ve hala zora düşenle yüce Tanrı ailemi karşılaştırıyor ve az da olsa yardım için bizlere fırsat veriyor! Veli Sabri Uyar dedem, çiçek ve ağaç tutkunuydu. Evimiz çiçek serası gibiydi. Herkes çiçek tohumunu, ağaç fidesini dedemden alır, hastalanan çiçeklerine de arkadaşı Zait Amca ile bakmaya giderlerdi. Ağaç sevgisini, doğa sevgisini, yaşayarak öğrendim. Ağaç benim için çok hem de çok merhamet edilmesi gereken bir candır. Kesilirken sesinin çıkmadığına bakmayın. Çınarların yanarken su çıkardığını bilir misiniz? Yangını kendisi önlemeye kalkıyor. Her ağaç feryat eder kesilirken ama bu sesi ancak merhametli yürekler duyar. Rant için kesilen ağaçların feryadını ise taşlaşmış yürekler duymaz! Üçüncü köprü uğruna kesilen yok edilen ormanlardan arta kalan topraklarda o ağaçların kanlarını gördüm. Topraklar, kıpkırmızı kan rengindeydiler. Gözlerime inanamadım. Her hafta, Garipçe koyuna gittim ve her hafta sonu kesilen ormanın yerinde kanlı toprakları gördüm. İşte Merhameti olmayan, rant peşinde koşan, yüreğinde paradan başka yük taşımayan yönetenlerin asla ödeyemeyecekleri  bir günah. Bir nebze merhamet olsaydı yüreklerinde, Japonlar gibi viyadük yapar ve o güzelim ormanlara ve ormanlardaki yaban hayatına kıymaz, binlerce hayvanı da evsiz yurtsuz bırakmaya gönülleri razı olmazdı. Merhamet olsaydı yönetenlerin yüreklerinde, yurtlarda kendilerine emanet edilen kız-erkek minicik yavrulara tecavüz edenlerin üstünü örtmez, cayır cayır yanan yurtlarda, kendilerine aldıkları uçaklar, gemiler, saraylar için harcadıkları paralardan  utanır, devletin tüm olanaklarını bu yavrucaklara harcarlardı. Merhamet olsaydı yüreklerinde, batırdıkları devlet için sade vatandaşın yastık altı birikimine göz dikmez kendi masraflarını kısar, tahsis edilen arabalardan, onlarca danışmandan, milletvekili maaşlarından, ölene dek ödenen vekil maaşlarından feragat ederlerdi. Merhamet olsaydı yüreklerde Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, EGEMENLİĞİ KAYITSIZ ŞARTSIZ TEK ADAMA BIRAKMAYIP MİLLETE VEREN, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARINI YOK SAYMAZLARDI.   Merhamet olsaydı yüreklerde, ÖZEL OKUL, ÖZEL DERSANE, ÖZEL HASTANE açarak zengin- fakir ayrımı yaparak, insanları perişan eden uygulamalara izin vermez, kendilerine ayırdıkları ödenekleri, kendilerine uygun gördükleri maaşları, evleri, uçakları, bedava milletin parasıyla yapılan yurt dışı gezileri iptal eder, önce eğitime sonra da sağlığa bolca ödenek ayırıp, tüm özelleri kaldırıp, hepsini devletleştirip birinci sınıf okulları, birinci sınıf hastaneleri zengin-fakir herkese açarlardı. Merhamet olsaydı yüreklerde, önce kısırlaştırıp sonra sokağa bırakılan karşılıksız seven, nankör olmayan, sigara izmaritini yerlere atmayan, adım başı tükürmeyen, ergen olmayan dişi köpeğe, ergen olmayan dişi kediye yaklaşmayan, sokakları kabuklu yemişlerle, kağıtlarla kirletmeyen, sadece kendini savunmak için havlayan, doğaya zarar vermeyen, sadece bizlerden ‘BİR YUDUM SU, BİR LOKMA YEMEK’ bekleyen bu canlar için çöp kenarlarına artan yemeklerini, plastik kaplara sularını bırakır, soğuk kış günlerini açlıktan ve soğuktan ölmeden atlatmalarını sağlarlardı. Oy varsa insana yardıma koşan, çıkarı olmadığı için bakımevinin en iyi çalışanını vicdansızca  görevinden alan, su tankı varken sadece haftada iki gün hayvanlara su verdiren, yaralı hayvanları gece veteriner fakültesinin acil servisine taşıyan iki ilçe ve büyükşehir belediyesini örnek almayarak inatla gece ekibi kurmayan ama oy söz konusu olan kesime hizmet üstüne hizmet veriyorum diye böbürlenen  yerel yöneticiler de  merhamet arıyorsanız ne yazık ki yok! Önemli olan MEVLANA’NIN SÖZLERİNİ ASMAK DEĞİL UYGULAMAKTIR. İHTİFAL  YAKLAŞIYOR, KENDİ İNANMADIKLARI SÖZLERİ ASMA YARIŞI BAŞLIYOR. ‘ŞEFKAT VE  MERHAMETTE GÜNEŞ GİBİ OL’ olamazlar! Sessiz canları duymayan, acılarını anlamayan, açlıklarına, susuzluklarına derman olmayan kalpler ‘Güneş’ gibi olamazlar! ‘YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL’, ulusal televizyonlarda boy gösterir ama ben bakımevinde en işe yarayan, kedilere 15 yıldır bakan işçiyi sırf inat olsun diye aldırdım diyemez! Bu gerçeği açıkça söyleyemez! Yani olduğu gibi görünemez! İlçesinde onlarca kedi için sadece üç tane kedi evi yaptırıp, kedilerden oy gelmediği için çoğaltmaz ve önümüz kış bunlar ne ile beslenecekler, taşı  mı, toprağı mı kemirecekler diye düşünmez, sadece oy gelecek yerlere şirin görünmek için uğraşır da uğraşır…! MERHAMET İŞTE BUDUR. MEVLANA İHTİFALİ İÇİN YAZDIKLARINI UYGULAMAYANLARA BAKIYORUM DA İYİ Kİ ULUSAL BAYRAMLARDA ATATÜRK’ÜN SÖZLERİNİ ASIP BAŞKA BİR İKİ YÜZLÜLÜK SERGİLENMİYOR DİYORUM. MERHAMET ETMEYENE MERHAMET EDİLMEZMİŞ. UNUTMAYIN BU HAYVANLARIN AHI, HEPİMİZİ KENDİNE GETİRECEK. TAM 20 YIL BUNUN ÖRNEKLERİNİ YAŞADIM. TÜM CANLAR TANRI KATINDA EŞİTTİR. KİMSENİN AYIRMAK GİBİ BİR LÜKSÜ YOKTUR.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.