KONYASPOR'UMUZ

Neler oluyor bilemiyoruz ancak bilinen ve bildiğimiz Konyaspor'da üst üste, olağanüstü kongre kararları. Bize ne oldu? Hem Konyaspor hem de 1922 Konyaspor'daki problemler ayyuka çıkmış olacak ki, önce Süper Lig takımımız arkasından da 1922'de görevi bırakma talepleri arka arkaya geldi. Özellikle Konyaspor'da yönetimi yenilendirme ve paralandırma çalışmaları geçen aylarda gerçekleştirilmişti.
Takviyeli yönetimle birlikte problemler çözüldü mü? Hayır, bilakis artarak devam ediyor. Sayın Başkan'ın yönetimi devraldığı andaki 200-250 milyonluk borç için şu anda 700- 800 milyondan bahsediliyor. Bu büyük meblağın altından 60-65 milyon civarındaki yönetimin Konyaspor'a emanet(borç) vermesiyle çözülmedi. Çözüleceğe de benzemiyor. Başkanın görevi bırakma talebi kulaktan duyumlarımıza göre, “Aralık sonuna kadar şimdilik dur bakalım.” denilmesine rağmen olağanüstü kongre kararı alınmasını bir türlü anlayamadık. Daha bir yılını belki de 6 ayını doldurmamış bir genel kurul kararı da neyin nesi? Tabii ki sadece başkanın inisiyatifi değil, yönetim kurulunun isteği doğrultusunda böyle bir karar alındı. Geri dönüşü var mı? Yok maalesef.
Sayın Başkan, gazetemiz spor müdürü Hüseyin Turgut ile yaptığı görüşmede, bu işin dönüşü olmadığını ve kararının kesin olduğunu vurguladı. Vay efendim, “Kaynak bulundu, devam edecek.” yönündeki duyumların da gerçeği yansıtmadığını belirtti. O zaman 20 Kasım'da ya da çoğunluk sağlanamazsa bir hafta sonra yapılacak Konyaspor Kongresi'nde Fatih Başkan olmayacak.
Şu günlerde belki de kulübün mali yapısından dolayı başkanlığa pek heves eden yok ama yönetim için kardeşlerimiz bir hayli hevesli.
1922 Konyaspor'dan bir cümleden fazla yazmak da insanın ruhunu incitir. Ekonomik gerekçelerden dolayı bu takımın önce küme düşmesi şimdi de kapanmasına seyirci kalıyoruz, çekirdek çitliyoruz.
Niyetimiz bir teknik direktörü ön plana çıkarmak falan değil, yanlış anlaşılmasın. Teknik direktörler kulüplerin uygun görmesi halinde göreve getirilirler, yapamazlarsa da alınırlar. Ekonomik gerekçelerin suçu, yönetimin suçu, futbolcuların oynamamalarının suçu, transfer politikalarının yanlışlığının suçu, kolaya kaçarak teknik direktöre yıkılır ve günah keçisi onlar olurlar. Aleksandar Stanojevic kötüydü de, yeni teknik direktör Hakan Keleş pek mi iyi? Görüyoruz işte.
Bu ortamda bir de bulunmaz Bursa kumaşlarımız var! “Bana her türlü imkan verilsin, ben bu işi yaparım.”
Hafta başından itibaren çok önemli gelişmeler oldu. Konyaspor Yüksek Divan Kurulu Başkanı ve üyeleri önce Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay sonra da Sayın Valimiz Vahdettin Özkan'ı ziyaret ettiler. Başkan ve Vali'nin Konyaspor'a sevgi ve destekleri yeni değil ki! Her zaman takımın yanında oldular ve olacaklar.
Bu takıma bir haller oldu. “İlhan'dan önce”, “İlhan'dan sonra” gibi bir anormal gidişat. Yüksek Divan Kurulu başkan ve üyelerinin ziyaretleri Konyaspor'un sahipsiz olmadığını ve şehri yönetenlerin daha duyarlı olmaları gerektiğini hatırlatılması bakımından çok önemli.
Problemli zamanlarda, kimsenin görev istemediği, üstlenmediği zamanlarda elini taşın altına koyanlara minnettar oluruz. Görev alan kardeşlerimiz de şehre olan vefa borçlarını öderler.
Konyaspor başkan ve yönetimine bu dönemde çok büyük işler düşüyor. Yönetime gelecek kardeşlerimiz maddi ve manevi birikimlerini Konyaspor'a aktaracaklardır.
Konyaspor'umuzda tehlike zilleri çalıyor. Kurulacak donanımlı bir yönetimle, transfer politikasında deneyimli idarecilere ihtiyaç var. Bu dönemde bu işi bilen memleket insanı, elini taşın altına koymak için koşmalıdır.
Efendim, işin şakası yok. Şampiyon Bursa nerelerde? Türkiye'nin en heyecanlı seyircisine sahip Eskişehirspor'un Es-Es'leri nerelerde? Sahip çıkılmaz ise bu takımı nerelerden toplamaya çalışırız? Allah korusun.
Şehrin dinamikleri var. Şehrin sanayisi var. Şehrin valisi var. Şehrin belediye başkanı var. Şehrin milletvekilleri var. Şehrin siyasetçileri var.
Büyüklerimiz diyor ki, “Takım düşerse, şehir düşer.” Bu da tüm Konyalıyı etkiler. Konya bunu hak etmez. Zira,
“Konya şehrinin sporseverleri var.”
Ahir kelamı da arz edelim.
“Ya imam olmak ya imam bulmak lazım.”
Hayırlısıyla...