Konyalı Konya'da kaybolursa!

Şehrimizde 2015 yılı, trafiğin şehri felç ettiği bir yıl olarak hatırlanacak! Bunu tamir diye, hat bakımı diye, yeni hat ilavesi diye tramvayların kenara alındığı günler içerisinde çok daha iyi anladık. Millet neredeyse 'Gel benim karagözlü tramvayım' diye türkü yakacak! İnsanımız, konserve kutusu diye, sonra alınanlara da hiç rahat değil diye eleştirdiği tramvayları mumla arar hale geldi. Şehrin yükünü büyük oranda omuzlayan otobüs ve minibüsler bu yükü karşılayabilecek donanıma, hareket kabiliyetine ve güzergahlara sahip değiller. Zorlama güzergahlarla oluşan tablo ise insanları canından bezdirmiş durumda. Denetim mekanizması sıfır. İşin bir başka garip tarafı, şehrin bu yükü nasıl taşıyacağının planlanması yapılmadan paldır-küldür bu işin içine girildiği gibi bir algının insanlarda var olması. Muhatap bulamayanlar, bu durumu trafiğe karşı her atakta gol yiyen, fark yemekten sahada zamana oynayan bir futbol takımına benzetiyorlar! Yetkililer ekranlara çıkıp, ey Konyalı hakkınızı helal edin, bu çöl sıcaklarında sizleri çok üzdük, dolap beygiri gibi çok dolaştırdık, bu yaptığımız şu şu sebeplerden oldu, inşallah şu vakte kadar telafi etmeyi düşünüyoruz şeklinde bir açıklama dahi yapmadılar! Ana arterlerin açık tutulmaması, otobüs ve dolmuş güzergahlarının anlatılmaz yaşanır kavramının en olumsuz şekliyle yolculara, araç sahiplerine, dolmuş ve otobüs kullananlara yaşatılması ile ilgili süreç devam ediyor! Özel araçlarıyla bildikleri adreslere bile ulaşamayan, karşılarına yeni çıkmaz sokaklar, hiç bilmedikleri ara ve arka sokaklar ve tali yollar çıkan sürücüler, Bunca yıldır Konya'dayız, Konya'nın içinde kaybolduk diye sızlanıyorlar! Yazılı açıklamalarla geçiştirilen çalışmalar, Konya'da kaybolan Konyalı'nın, gönlünde ve gözünde asıl bu işin yetkili olanlarını kaybettirmiş durumda. Konyalı Konya'da kaybolursa! İnsan kendi şehrinde kaybolmasına kaybolmaz da, yetkililerimiz, ne nazdan, ne laftan, ne mecazdan, ne sızlanmaktan anlamıyorlarsa ne yapacaksınız? Eylül 15'e mi biter, Ekim 15'e mi orası bile net değil. Bu arada gerçekleşmesi imkansız olan gün tayinini, neyin nesi diye hiç araştırdınız mı? Ne diyorlardı? 15 gün içinde bitirilecek, 20 gün içinde tamam! Üzerine bir kaç tane daha 15 gün ilave etmişsiniz yine ortada bir şey yok. Çalışmalar sürüyor, vatandaş sürünüyor! Tamam denilen her ne varsa, na-tamam! Yani henüz tamamlanmamış halde size her sabah günaydın, her akşam iyi akşamlar, geceniz hayır olsun, yarın yine görüşürüz der gibi bakıyor! Bugünlerde Otogara giden var mı? Otogara ya dolmuşla ya da otobüsle gideceksiniz. Otobüsü tercih edenler için söyleyelim. Vatandaşımız diyor ki, bir tramvay ne kadar yolcu alıyorsa, neredeyse bir tramvayın yolcusunu bir otobüse bindiriyorlar! Belediyelerimize ise, olmaz öyle şey, bazı hatlarda beş dakika da bir otobüs var. Bu kadar doluluk oranı dünyada mümkün değil diyorlar! Bir yerde bir yanlışlık var da, hangisi? Ya vatandaş abartıyor! Ya da, belediyemiz kimse bize bu tarz da şikayete gelmiyor, nereden buluyorlar, bu olmayacak iddiaları diye hiç bir şeyi üzerine almamak için diretiyor! Yüz yeni otobüs daha alınıyormuş. Üzerine yüz daha alınsa olmaz diyenler var! Havanın sıcaklığından, boşuna dolaşmaktan, aradığı adreslere ulaşamamaktan başı dönen, ara ve arka sokaklarda kaybolmaya yüz tutan insanları dinleyecek bir kapı var mı? Yok mu? Bizde zaten yok diye biliyorduk!