Konya
°C
Yeni Meram
13.06.2016 07:21

Kıssadan Hisseler

Kıssadan Hisseler - Rıdvan Bülbül - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
13.06.2016 07:21
13.06.2017 09:05
0
1721
ABONE OL
■ Birinin suçunu affedip bağışladıktan sonra pişman olma, cezalandırdığın zaman sevinme. (Hz.Ali) *** Halife Hz. Ömer, iftar yemeğine davet edilmişti. Kab içinde içecek sunuldu. Hz. Ömer sordu: "Bu nedir?" Ev sahibi yanıt verdi: "Bal şerbetidir, sizin için ayırmıştık” Hz. Ömer içmeyi reddetti ve şöyle dedi: "Benim yönetimini üstlendiğim halkın çoğu içmek için henüz kuyu suyunu bile bulamazken ben burada bal şerbeti içemem." --- Bayezid-ı Bestâmi'yi ölümünden sonra bir dostu rüyasında gördü ve kendisine sordu: - İlahi huzurda seni nasıl karşıladılar? Bayezid-i Bestami yanıt verdi; - Bana, "ne getirdin?" diye sordular. Ben de dedim ki "Dilenci bir padişahın huzuruna çıkınca ona ne getirdin diye sormazlar, dile bizden ne dilersen" derler. --- Hint Diyarında bir hükümdar hırsızlığın da zanaat olduğuna karar vermiş. Bu zanaatın  inceliklerini, sırlarını öğrenmek istemiş. Vezirlerine ülkenin en iyi hırsızını bulup getirmelerini emretmiş. Adamları bütün ülkeyi aramış taramış, hapistekilerle, dışarıdakilerle konuşmuş ve Hint diyarının en usta hırsızı olarak belirlediklerini bulup hükümdarın karşısına getirmişler. Adam hükümdarın karşısına dikilmiş. Gözlerinde ağır hakarete uğramış bir insanın tepkisi okunuyormuş. Hemen konuşmaya başlamış; - Ben mi hırsızlık yapıyormuşum? Ben mi yankesicilik yapıyormuşum? Hükümdarım, bunlar senin gibi yüce bir kişiyi bile kandırmayı nasıl başarmışlar? Ben yaşamım boyunca hiç hırsızlık, yankesicilik yapmadım! Ama düşmanlarımın iftirasına uğradım! Bana dediler ki, “hükümdar hırsızlığın sırlarını öğrenmek istiyor. Ben bir şey öğretemem çünkü bilmiyorum.” Aynı tempoda uzun konuşmuş; kendisini kıskanan ve düşmanlık eden komşularından yakınmış, bunların dedikoduları yüzünden başına böyle işler geldiğini ağlayıp anlatmış. Arada hükümdara yaklaşıp elini tutmak için uzanıyormuş. Sonunda hükümdar ikna olmaya başlamış ve salınmasını emretmiş. Adam salondan çıktıktan birkaç dakika sonra az önce parmağında bulunan çok değerli bir yüzüğünün kaybolduğunu fark etmiş. Hemen emir vermiş, Sarayın kapısından çıkmak üzere olan adamı yakalayıp geri getirmişler. Üstü aranmış, yüzük yok olmuş. Hükümdar, yüzüğü yakında bulunan bir suç ortağına vermiş olabileceğini düşünmüş ve adamın hücreye atılmasını ertesi sabah da kafasının kesilmesini istemiş ama içine de bir kurt düşmüş. Gece, hep ağlamalarını anımsamış. Hücrelerin bulunduğu bölüme inmiş, nöbetçilere seslerini çıkarmamalarını söylemiş ve adamı dinlemeye koyulmuş. Adam, tıpkı gündüz yaptığı gibi ağlamaya devam ediyor, suçsuz olduğunu, şanssızlığı yüzünden bir kez daha iftiraya uğradığını yenileyip duruyormuş. Hükümdar adamı uzunca dinledikten sonra suçsuz olduğuna karar vermiş, sabah erkenden vezirini çağırtıp affettiğini hücreden çıkarılıp yanına getirmelerini söylemiş. Adam hükümdarın önüne getirildiği zaman yüzünde çok başka bir ifade varmış. Selam verdikten sora iki avucunu birleştirip uzatmış ve hükümdarın şaşkın bakışları arasında açmış. Kayıp yüzük avucunda duruyormuş. Hükümdar yüzüğü alırken adam konuşmaya başlamış: - Benden hırsızlığın, yankesiciliğin sırlarını öğretmemi istediniz. Bir; koşullar ne olursa olsun, gerçek zanaatınızı belli etmeyeceksiniz, çok namuslu vatandaş gibi davranacaksınız. Herkesin sizi öyle görmesini, öyle olduğunuza inanmasını sağlayacaksınız. İki; en kötü durumda yakalanmış, ağır cezaya çarptırılmış olsanız da bıkmadan masum olduğunuzu tekrarlayacaksınız. Hükümdarın şaşkın bakışlarında sormuş; - Üçüncü ders için ne zaman gelmemi emredersiniz? ... ■  Her şeyi affedin, fakat Vatan’ınıza ihanet edenleri asla affetmeyin. ( Hz. Ali) ■ Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affedin. Manevi değerlerinize kötülük eden kimseyi, asla affetmeyin. (Hz. Ali) ■ Bazen affetmek de bir cezadır. (Ali Suad)Suçludan öç almak, adalet; onu bağışlamaksa fazilettir. (Cami) ... Abbasi'lerin ünlü halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış Behlül Dana (VIII. yüzyıl) dönemin evliyasındandı.  Aklından zoru olanlara özgü yaklaşımlar sergiler, bu nedenle de herkes kendisini deli sanırdı. Oysa bu tutumu bir amaca yönelikti; sürekli Harun Rediş'in yakınında bulunur, çeşitli nedenler oluşturarak onu uyarırdı. Behlül, bir gün üstü başı toz toprak içinde uzun yolculuktan gelmiş olmanın görüntüsü içinde Harun Reşid'in huzuruna çıktı. Harun Reşid sordu: - Be ne hal Behlül, nereden geliyorsun? - Cehennemden geliyorum ey hükümdar. - Ne işin vardı cehennemde? - Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim.    - Peki, getirdin mi bari? - Hayır efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm, onlar "Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir" dediler. --- ■ Cennetin de, cehennemin de anahtarı kılıçtır. (Hz.Muhammed)Cennet güçlük ve zorluklarla, Cehennem de şehvetlerle kuşatılmıştır. (Hz.Muhammed) ■ Cennet ve cehennem ne şuradadır ne burada. İnsanın ruhundadır, ruhunda. (İran atasözü)    ■ Cennete varana kadar şansına güvenme. (Filipin Sözü)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.