Konya
°C
Yeni Meram

KARAMAN YOLU ÜZERİNDE BULUNAN BAĞ EVİMİZ VE KOMŞULARIMIZ

KARAMAN YOLU ÜZERİNDE BULUNAN BAĞ EVİMİZ VE KOMŞULARIMIZ - MEHMET BİLDİRİCİ - YENİ MERAM GAZETESİ

A+
A-
27.02.2019 11:00
0
4580
ABONE OL
İnsan yaşlanmaya yüz tutunca gençliğine çocukluğuna dönüyor. Anneannem Emine yaşlandığında "Rüyamda çocukluğumun geçtiği bağ evinde pelit ağaçları üzerinde dolaşıyorum, beni yoruyorlar" demişti.   Ben de bu yazımda çocukluğumun geçtiği Konya merkezde Karaman Caddesi üzerindeki bağ evindeki yaşantımdan söz edeceğim. Bağ evimiz Konya merkezden yaklaşık 3 km güneydeydi.  Karaman yönünde bizim bağa gelmeden ALTIYOL denilen noktaya bugün büyük bir köprülü kavşak yapılmış durumda.  Bu kavşağı geçince yola cephe camiin hemen güneyi bizim bağdı. Halen burada NURANİYE KURAN KURSU yer almakta. Bağımız yaklaşık 3400 m2 idi. Hem Karaman caddesine ve hem de arkadaki yola da cepheydi.   1950'li yıllarda anneannem, babam, annem ve biz 2 kardeş yazları bağa göçerdik. Dedem Mehmet Bildirici 1948 yılında vefat etmişti. Biz bağa yazları göçer, kışın şehir evine dönerdik.   Karaman caddesi sonradan oluşan Karatay ve Meram ilçeleri arasında sınır olmuştur. Evimiz ve bağımız aynı caddede bağ evimiz 2-3 km kadar güneyde idi.   Şehir evimiz Meram ilçesinde, bağımız Karatay ilçesine dâhildir. Bağımızın yerinde bu gün Nuraniye Kursu yer almaktadır. Evimize sokaktan bir kapı ile bir iç avluya girilirdi. Bunun alanı yaklaşık 25-30 m2 idi. Burada yakacaklar (bağdan toplanan odun ve ince dallar) ve ÖRTME bulunur, sadece üzeri kapalı bir yer, yemekler burada pişirilirdi.  Avlunun kuzeyinden bir ahıra ve ahır sekisine girilirdi. Ben çocukken ahırda hayvanlarımız yoktu. Dedemin bir eşeği ve iki tekerlekli bir arabası vardı. Ahır içinden 8-10 merdivenle bir odaya çıkılırdı. Bu oda hayvanların nefesinden ısınırdı. Avlunun hemen batısında hem avlu ve giriş kapısını gören ve hem de bahçeyi gören girişi bahçeden küçük bir oda vardı.   Burası dedemin devamlı oturduğu odaydı. Burada sigara içer vakit geçirirdi, odada resim ve gazete bulundurmazdı, melaikeler giremez diye.  Buradan bir de koca oda vardı ama pencereleri tahta ile kapalı hiç işlenmemiş bir oda. Hela bahçede idi. Dıştan oda girişi önünde bir kuyu ve önünde havuzumuz vardı. Ben küçükken kuyudan gözleri bağlı eşek döner kuyudan havuza su çekerdi. Buradan yapılan sebzeler ve ağaçlar sulanırdı. Havuzun yanında ulu bir dut ağacımız vardı. Bağımız dıştan kerpiç duvarlarla çevrili idi. Bağın hemen hemen yarısı üzüm bağı idi. Üzümler o dönemde Meram çayının kışın sel suları ile sulanırdı. Bağ 1-2 m derinliğinde kışın suyla doldurulurdu. Bu yazın üzümler için yeterli idi. Dedem meyveye meraklı idi. Kayısı, erik elma yanında çeşitli aşı armut ağaçları vardı. Şeker armudu, nar armudu, kumpanya armut ..vs. Dedem mahallenin en yaşlısı idi, bayram günleri önce bizim evde toplanılır, sonra öğleye kadar erkekler bayram gezerdi. Kısaca hatırlayabildiğim kadar komşularımdan bahsedeceğim.   Keşke bunları önceden bir bir yazsaymışım? Hemen güneyimizde evleri bize bitişik İsa Tanrıöver vardı. Babası Hasan, dedemin iyi arkadaşıymış. Biz ona Esa derdik. Bir oğlu Ali Tellal Pazarında halı kilim satardı. En küçük kızları Şerife tam benimle yaşıttı, onunla evcilik oynadığımızı hatırlıyorum, ablaları Münire ve Safu vardı. Esa fakirdi yüklü bir para cezası ödedi kızlarını ilkokula göndermedi.!!!!!!   Onun güneyinde Eskilli Yahya vardı. Karşımızda en yakın komşumuz Kamila eşi Zekiye Abla çok şen şakrak bir kadın idi. Oğlu Osman benden büyüktü. Görüşürdük Onların güneyinde 3 kardeş Köse Hocalar vardı. Köse Ahmet Efendi, dedemin çok yakın arkadaşı idi. İmamdı. Üç oğlu vardı Mehmet, Ömer Mustafa, Mehmet Abi Esnaf Dernekleri kâtibi idi. Bir kaç defa görüşmüştük. Benim yaşıtım Mustafa Yorgancı ve Akşehir'e yerleşmişti. Ahmet Efendinin oğullarından büyük kızları vardı. Kaç göçe (erkeklerle görüşmemeye) aşırı dikkat ederlerdi. Daha güneyde ağabeyi Ali vardı. Eşi Cemile Ablaydı, kızları vardı. Daha güneyde sokak içinde ağabeyleri Hüseyin Efendi vardı, onun oğulları hep esnaf oldu. Bu kardeşin bağları geniş alanı kaplıyordu. Sanki atadan bölünmüştü.   Arka sokağımızda Kazancılar vardı, bu sokakta bağımızın girişi yoktu. Oğulları Cavit bizim yaşıttı. Yanında Cenazeler vardı. Aynı ada içinde yaşıtımız Tavukçu Mehmet ve Ahmet vardı. Ahmet daha sonra araba bayii oldu. İki ablası Suudi Arabistan'a baba ve oğula gelin gittiler. Ben oğlu ile Suudi Arabistan'da karşılaştım. Bakkal Mustalli (Mustafa Ali) oğlu Zekai, İbrahim, ilkokul arkadaşım Mehmet Ali Aşık....   Şimdi dönüp bir değerlendirme yaptığımda bu insanlar uzun uzun yıllar burada yaşadığı, nereden geldikleri konusunda bir şey denilemeyeceği, görülmektedir. İşin en ilginç benim yaşıtlarımdan kaç kişi okudu, Konya Lisesi'ne ve İstanbul'da üniversiteye giden tek kişi benim!!!!!! Peki kızlardan!!!!! hiç yok.  Belki bu arkadaşların çocukları okumuştur?   O zamanlar sokaklarda in cin top oynardı. Şimdi her taraflar apartman olmuş, dükkân olmuş, o günlerden kala kala bu satırlar kaldı. Çocukluk arkadaşım Zekai Mert ile dün ve bugün çekilmiş iki resim konacaktır.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.