TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), ‘Fay üzerinde yaşayan kentlerimiz’ başlıklı raporlarının yedincisini yayımladı. Raporda “Konya kent merkezi, Doğanhisar, Akşehir ilçe merkezleri ile 26 mahallenin doğrudan diri fay hatları ve zonları üzerinde olduğu” belirtildi.
Türkiye'de 2020 yılı içinde, Elazığ-Sivrice, Malatya-Doğanyol ve Pütürge, Van-Başkale, Bingöl-Yedisu, Manisa-Akhisar ile en son İzmir’de meydana gelen depremde 168 vatandaşın yaşamını yitirmiş, 3000’e yakın vatandaş yaralanmış, 80.000’e yakın konut, işyeri vb. bağımsız bina bölümü yıkılmış veya hasar görmüştü. Bu depremler ülkemiz için 20 milyar Türk lirasına yakın maddi kayba neden olmuştu.
JMO, deprem zararlarının topluma ve yöneticilere doğru bir şekilde aktarılması amacıyla Deprem Danışma Kurulunun yaptığı toplantı ve değerlendirmeler sonucunda, “ülkemiz deprem gerçeğinin topluma ve ilgililere doğru anlatılması, kentlerimiz için birer tehlike kaynağı olan fayların konumu ile hangi yerleşim birimlerini doğrudan etkilediğini de dikkate alarak, “içinden diri fay geçen” kentlerimizden başlamak üzere bilgilendirme raporları hazırlayarak ilgili kurum ve kişilere bildirme” kararı aldı.
Konya ili Deprem Tehlike Haritası
Bu çerçevede düzenlenen “Fay Üzerinde Yaşayan Kentlerimiz: Konya Raporu-7” hazırlanarak ilgili kişi ve kurumlarla paylaşıldı. Söz konusu rapora göre, Konya kent merkezi dahil Doğanhisar ve Akşehir ilçe merkezleri ile eskiden köy veya belde statüsünde bulunan yaklaşık 26 mahallenin doğrudan diri fay hatları veya zonları üzerinde oturduğu ifade edildi.
Açıklamada, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasının kamusal sorumluluğunun gereği olarak, halkı ve yöneticileri uyarmaya, bu konuda alınması gereken tedbir ve önerilerini kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceği kaydedildi.
KONYA'YI ETKİLEYEN ÖNEMLİ DEPREMLER
Konya bölgesinde aktif veya potansiyel olarak aktif fayların varlığından bahsedilen raporda, tarihsel dönem içinde (1900 yılı öncesi)bu faylara bağlı olarak gelişmiş yıkıcı depremlerin oldukça nadir olduğu ve bu özelliği nedeniyle Konya'nın deprem tehlikesi düşük illerden biri olarak kabul edildiği kaydedildi. "Ancak bu durum Konya'da hiçbir
zaman yıkıcı deprem olmayacağı anlamına gelmemektedir." denilen raporda ayrıca, günümüze kadar Konya'yı etkilemiş olan depremlerin önemli bir kısmının Akşehir Fay Zonu, Tuz Gölü Fay Zonu gibi il merkezine uzak faylardan kaynaklandığı hatırlatıldı.
Konya ovası içinde ve yakın çevresinde oluşan 1900-2009 yılları arasında M=4'ten büyük 10 deprem meydana geldi. Bunlardan 10 ve 11 Eylül 2009 tarihlerinde Konya il merkezinde meydana gelen 4.5 ve 4.7 büyüklüğünde iki deprem Konya fay zonu tarafından üretilmişti.
Bu fay zonunun geniş aralıklarla 6.5 büyüklüğüne varacak yıkıcı depremler üretme kapasitesine sahip olduğu ifade edildi.
Konya ve çevresindeki diri faylar (Emre vd., 2013). Kırmızı diri ve mor ise potansiyel
diri fayları göstermektedir. Gri renkli alanlar alüvyon çökellerini gösterir.
KONYA'DAKİ DİRİ FAYLAR NEREDE?
Konya'ya en yakın ve İl merkezi içinden geçen fay Konya fay zonudur. Bu fay zonu, Konya'nın hemen
batısında 500 evler ile Dikmeli arasından geçerek ova içinde yaklaşık 50 km'lik bir uzunlukta
izlenebiliyor.. Fay birbirine paralel olarak yönlenmiş değişik uzunluklardaki bölümlerden oluşuyor. Fayın yakın jeolojik geçmişte deprem ürettiği jeolojik veriler ile belirlenmişse de bu depremlerin hangi tarihlerde oluştuğu
bilinmiyor.
Konya'nın depremselliği bununla da sınırlı değildir. Doğanhisar ve Akşehir ilçe merkezleri başta olmak
üzere llgın, Doğanhisar, Akşehir ve Yunak ilçelerine bağlı 26'yı aşkın eksi köy statüsünde bulunan mahalle
doğrudan fay zonu üstüne oturuyor. Sultandağı fay zonu üzerinde 3 Şubat 2002 tarihinde meydana
gelen Mw:6.5 büyüklüğündeki Sultandağı-Çay(Afyon) depreminde, fay zonu üzerinde yer yer 50 cm
varan (ortalama 30cm.) yüzey deformasyonları (yüzey faylanması) sonucunda, çok sayıda binada ağır
hasar ve yıkımlar meydana gelmiş ve toplamda 42 vatandaşımız yaşamını yitirmişti.
Raporun sonuç bölümünde ülkemizin çoğu yerleşimleri gibi Konya da diri fay üzerinde yer alan ve deprem tehdidi altında yaşayan bir il olduğu ifade edilirken, depremden yüzey faylanması sonucu zarar görecek yapılar için alınabilecek en temel tedbir, diri fayların yerlerinin hassas bir biçimde belirlenmesi, bu faylar üzerindeki alanların zaman içerisinde boşaltılarak yapı ve nüfus yoğunluğunun azaltılması, gelecekte bu alanlar için yapı sınırlaması getirilmesi ve imar planlarının zemin koşulları ve yüzey faylanması tehlikesine uygun olarak yapılması gerektiği kaydedildi.
Öte yandan raporda Konya'nın gelecekteki bir olası depremi en az zararla atlatabilmesi için bir takım uyarılar da sıralandı:
-Konya ili özelinde bazı faylar üzerinde farklı kurumlar tarafından kısmi olarak paleosismoloji
çalışması yapıldığı bilinmekle birlikte, kent genelinde paleosismoloji yapılmayan ya da farklı
araştırıcıların farklı sonuçlara ulaştığı fay hatları/zonları üzerinde gerekli araştlrmalarln yapılarak
fayların geçtiği yerlerin Ve deprem karakteristiklerinin tam olarak belirlenmesi,
-Konya ili bütünündeki yerleşim yerlerinin tamamında mikrobölgeleme çalışmalarının yapılması,
Mikrobölgeleme çalışmaları kapsamında obruk oluşumu görülen/görülebilecek alanların da
tespit edilerek deprem öncesi veya olası bir depremde obruk oluşumundan kaynaklanabilecek
zararların azaltılmasını sağlayacak çalışmaların yürütülmesi,
-Yukarıdaki çalışma sonuçlarından elde edilecek bilgiler ve diğer disiplinlerden (inşaat, mimarlı(
şehir plancıları vd) edinilecek bilgiler ve diğer afet olasılıkları ışığında Deprem Master Planlarının
hazırlanması,
-Deprem master planı dikkate alınarak kentin gelişim ve yerleşim stratejilerinin belirlenmesi
gerekmekte olup bu çerçevede aktif fay hatlarının çevre düzeni haritalarına işlenmesi ve aktif fay
zonlarının sakınım bantı içinde kalan alanların 1. Derece doğal eşik değerler arasına alınması ve
bina Ve bina türü yapılar için sınırlama getirilmesi,
-Nazım ve uygulama imar planlarının çevre düzeni planlarında yapılan bu değişikliklerden sonra
gözden geçirilerek, aktif fay hatlarının sakınım batlarının imar planlarına işlenerek yenilenmesi,
gerektiği düşünülmektedir.