İMAMLARIMIZ

Türk toplumunda her fert “imam”ın ne olduğunu, ne olmadığını gayet iyi bilir. Ancak belki “imam”ın, kelime olarak ne anlama geldiğini bilmeyebilirler. “İmam”ın kelime anlamı, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde ve Develioğlu Osmanlıca-Türkçe Sözlüğü’nde şöyle açıklanıyor: İmam: 1- Cemaate namaz kıldıran kimse. 2- Müslümanlıkta mezhep kuran kimse. 3-Halife. 4- Bazı İslam devletlerinde devlet başkanı. 5- En önde bulunan, önder. Bu kelime anlamları içinde, birinci ve beşinci maddedekiler bizim toplumsal hayatımızda en çok önemsediğimiz anlamlardır. Cemaate namaz kıldırmak, imamın cami mekanlarında yerine getirmek durumunda olduğu günlük görevidir. Burada asıl önemli olan, beşinci maddedeki “önder” anlamıdır. Önder, önden giden, yol gösteren, aydınlatan, yöneten anlamına geldiğine göre, buyurun şimdi imamlarımıza bu nitelikleri ve bu görevleri yükleyelim. Yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde yaklaşık 85 bin cami var ve yaklaşık 117 bin personeli olan Diyanet’in yaklaşık 72 bin imamı (imam-hatibi) var. Önder basamağındaki bu insanların ülkenin geniş alanına, köylerine kadar yayılmış olarak, insanlarımıza önderlik ettiklerini düşünün. Din sosyolojisini iyi kavramış, Kur’an dilini de bilen bu insanların, akılcı bir sevk ve idareyle ülkeye büyük hizmetlerinin dokunacağı açıktır. Bu insanların, maddi ve manevi ihtiyaçlarının da iyi karşılanması şartıyla, toplumumuzun sosyolojik kalkınmasına büyük etkileri olacaktır. İyi yetişmiş bu imamların toplum içinde her yerde, yer almaları gerekir. Çarpıcı bir örnek olsun diyerek hep söylediğim şey şudur: Mesela, içinde yaşadığım, yakın çevre toplumumda, tanışık olduğum mahalle imamı, davet ettiğim zaman benimle, kahveye, tiyatroya, lokantaya, dernek lokaline, stadyuma gelebilmeli, oradaki insanlarla kaynaşmalı, onların arasında bira-alkol içen bulunsa bile, benim imamım, bir yandan meşrubatını yudumlarken, bir yandan da onlarla nasihat yollu diyalog içinde olmalı, onları etkilemeli. Anayasamızda, laik bir devlet olduğumuz yazılı olsa bile, Türk insanının en az yarısından fazlası, dini sosyoloji ile etki altına alınabilir. Bugün ülke, İslami niteliği ağır basan bir siyasal yönetim içindedir. Bu erke, dini sosyolojinin bütün imkanları kullanılarak ulaşılmıştır. Beğendiğimiz Batı Avrupa toplumlarında, din adamları iyi yetişmiş ve toplumun bütün sosyal etkinliklerinde yer alan insanlardır. Bizim imamlarımızı da öyle görmek isteriz. Siyasal yönetim, istediğini yapabilecek güç ve yetkiye sahip olduğuna göre, yukarda bahsettiğimiz nitelikte imamları yetiştirip toplumdaki yerlerine göndermekle mükelleftir. İnsanlarımızın akıllarını kullanmayı, eleştirel düşünmeyi öğrenmeleri, dürüst ve ahlaklı olmaları yolunda, imamlarımıza büyük görev düşmektedir. İnşallah böyle imamlara bir gün kavuşuruz. Saygılarımla.