Konya
°C
Yeni Meram

GERİ TEPEN SİLAH ATATÜRK’E HAKARET!

GERİ TEPEN SİLAH ATATÜRK’E HAKARET!-Hanefi Aytekin-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
19.11.2018 10:37
0
10265
ABONE OL
Cumhuriyetimizin kökleri derinlerde. Ne var ki,bu kökleri Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması ile tarih sahnesinden silmek üzere çıkarılan Cihan savaşında yedi düvel bir olup, bizi tarih sahnesinden çıkarmayı amaçlamışlardı. Ülkemiz kutuplaşma yolu ile bölük pürçük olmuş, Trakya ve Anadolu Yarımadası yedi düvel arasında pay edilmiş, Marmara ve boğazlara düşman gemileri demir atmış, Osmanlıdan kalan insanlarımızı ezip yok etme planlarını yapıyorlardı. Ulu önder ATATÜRK bir dirilişin kıvılcımı olup, Kuvay-i Milliye ruhu ile besmelesini çekmiş, kurtuluş mücadelesini projelendirme çalışmalarını yapmak üzere Samsun’a çıkıp, yanındaki bir avuç mücahitle dağ başını duman almış marşını söyleye söyleye Erzurum ve Sivas Kongrelerini yapıp, Ankara’da TBMM’yi açıyordu. Bu kutsal harekatı yaparken, dört tarafı dikenlerden arınmış bir gül bahçesinde değildi. Tıpkı şu bizim siyaset arenasından çıkan çatlak sesler misali, aymazlıklarla da mücadele içindeydi. Bir mücadele ki, orada küfürler, orada hakaretler, orada onur ve haysiyet cellatlığı asla görülmemişti. Şu dizelediğim duygu ve düşüncelerin teyidi, bir asra yaklaşan dünya tarihi içinde ayan beyan görülmektedir. Atatürk günümüz dünyasının bir asırlık zaman tünelinde görüldüğü ve ifade edildiği üzere, yüz yılda bir yaratılan dahilerin başında gelmektedir. Bu tanımlamayı Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyetin bir çocuğu olarak ben ifade etmiyorum. Dünya bilge kişilerin ifadesinde bu tanımlama yerini bulmaktadır. Ulu Önderin bu mucizevi başarısını kör olan gözleri ile göremeyen, sağır olan kulakları ile duyamayan, basireti kapalı, çıkarlarını insanlığının iğrenç bataklığına gömen meczuplar, ‘Keşke Yunan Kazansaydı’ diyecek kadar kokuşup ATA’ya dil uzatırken, 10 Kasımda (kenefe gidin) diyecek kadar küçülerek, sözde din adamı kimliği içinde hiç mi hiç KUR’AN’ın Maun süresinin yakınından bile geçmemiştir. Haydi, bu meczubun 80 milyonun içinden ender çıkan birkaç meczuptan biri olduğunu bilerek, yüce makamı Diyanet’in saygıya layık cüppesini giyen Diyanet İşleri Başkanının o meczuba ziyareti, inananları derinden üzmüştür. Koca Yunus boşuna dememiştir. ‘Dervış derviş dedikleri hırka ile taç değil, yüreği derviş olan hırkaya muhtaç değil.’ ALLLAHIM biz bu imanın, bu inancın afatıyız. Ne bizi ve nede neslimizin başına bu türden belaları getirme. ATATÜRK de, bu tür meczupların barındığı ve Osmanlı’yı yıkıp götüren tekke ve zaviyeleri kapatmıştı. Şimdi bu belalar o zamanın kırıntıları ve ayakta kalanlarıdır. YÜCE RABBİMİZ bize cemalindeki adaletten adalet ihsan et. Ülkemizi yönetenleri ATATÜRK RUHU ile mücehhez kıl. Niyazımız odur ki; Cumhuriyet Bayramlarında, 19 Mayıslarda, 23 Nisanlarda, 30 -Ağustoslarda, yüreği şahlanıp ATAYA koşan Cumhurbaşkanından, dağdaki çobana değin herkese demokrasi ruhu ile özleşmiş, ülke yönetiminde ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim diyen, Sevgili Peygamberimizin yolunda daim kıl… Atatürk İlke ve İnkılapları ile donanımlı Cumhuriyetimize düşman hakimiyeti değil, demokrasi nimeti ile donanımlı kıl bizleri. Muasır medeniyete ancak güzel ahlakla taçlandığımızda, daha güçlü ve medeni oluruz. Bize taçlanmış Cumhuriyeti nasip ve müessir eyle….
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.