Konya
°C
Yeni Meram

Genlerimiz mi bozuldu? ne bu felaket!

Genlerimiz mi bozuldu? ne bu felaket!-Hanefi Aytekin-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
22.01.2018 07:05
21.01.2018 16:06
0
7516
ABONE OL
Geçtiğimiz hafta ortasıydı. Ulusal televizyon kanallarımızdan Kanal D haber bülteninde İstanbul’da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne muayeneye getirilen 18 yaş altı tam 115 kız çocuğunun gebe oldukları görülür, evlerine gönderilir. Bu çocuklardan 35 tanesinin Suriyeli çocuklar olduğu; diğerlerinin de bizim çocuklarımız olduğu ibretle ve dehşetle görülür. Bir yetkilinin gözlemine gelen bu kan dondurucu durum gecikmeli olarak polise bildirilir, konu yargıya taşınır. Ne Selçuklu’nun, ne Osmanlı’nın ne de Cumhuriyetimizin tarihinde böylesi bir faciaya rastlanmamıştır. Spiker, bu haberi kan dondurucu haber olarak sunarken izleyicilerin de kanı donmuştur. Yüce İslam dinindeki nikah akdi nesli korumanın yegane unsuru olurken; ırz ve iffet de koruma altına alınmış olup, konu yasalarla koruma konumuna girmiştir. Nikah akdi, bir yerde malın da hakça bölünmesinin amili olmaktadır. Gelin görün ki tüm ilahi dinlerde korunup kollanan nikahın yerini zinanın alması işte adına bu dejenerasyonun yaptığı tahribatla genlerin bozulması dersek, böyle kan donduran rezaletin ne ilahi dinlerde ve hatta ilahi olmayan dinlerde de yeri yoktur. Genlerin bozulmasının hayatımızın her zerresinde yeri olduğunu görmekteyiz. Genlerin içindeki tahribat ahlakımızda olduğu kadar hayatımızın her zerresinde görülmektedir. Yediğimiz ekmekten, içtiğimiz suya ve teneffüs ettiğimiz havaya kadar evet hayatımızın her zerresinde genler tahribatını yapmaktadır. Ekmeğimizde diyoruz, buğdayın özündeki gluteninden başlayıp kokusunda tadında yaptığı tahribat, insanlığın ortak değeri buğdayın genlerinin bozulmasından olacak; dünya tıp otoriteleri ekmeğin insan gıdası olmasından çıkarılmasını istemektedir. Yine şekeri ve tuzu da keza yasaklamaktadır, havamızın da genetiği bozuldu ve ozon tabakasına fatura ettiğimiz iklim değişikliği bir GDO bozulması olayı olduğu bilim adamlarınca dile getirilmektedir. Asırlar boyu değişmeyen iklim kuşağımız, alt üst oldu ki gelecek nesillerimizi daha kara günler beklemektedir. GDO bozulmasının bir adına da ekolojik denge dersek yerinde olur sanırım. GDO gibi bozuk hayat tarzımız insani değerlerimizin özünü oluşturan beşeri münasebetlerimizde de olağan üstü değişimler yaptığı içindir ki, Karşılıklı sevgi ve saygıya da dayanması gereken siyasi yaklaşımlar, galiz küfürler ve sataşmalarla belleğimizde tahribatlar yapmaktadır. GDO’ların çağımız dünyasındaki tahribatları bu sütunlara sığdırmak mümkün değildir. İnsanlığın medeniyet denen tek dişi kalmış canavardan korunmak için; benim acizane düşünceme göre tamamen doğala dönerek yeni bir hayat tarzının yaratılması ile bir mesafe kat edilebileceği umudu var içimde. Artan dünya nüfusunun korkutan boyutları ile doğaya dönmenin ne kadar mümkün olabileceği ancak bilim adamlarının bir plan ve fizibilite yapmalarını zorunlu kılmaktadır. Sadece Konya bölgesinde göllerin ve ırmakların kuruması, felaketin boyutlarını göstermeye yeter. İklim değişikliğinin acı akıbeti, keza bu işin vahametini göstermeye yeter derken; istatistiki verilerimize dikkatle bakmak keza bu işin vahametini görmeye yeter der; çözüm getireceklere kolaylıklar diler, sevgiler sunarız…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.