Konya
°C
Yeni Meram

Eğitimde çöküş

Eğitimde çöküş-Ümit Sürmeli-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
09.09.2017 09:06
08.09.2017 17:07
0
6905
ABONE OL
Köy Enstitüleri Amerika’yı korkuttu. Köy Enstitüleri’nde yetiştirilip köylere çağdaşlığı, aydınlanmayı, tarımda, hayvancılıkta, okuma ve yazmada, güzel sanatlarda, eğitimde köy çocuklarını şehirdeki yaşıtları ile aynı seviyeye ulaştırmayı başaran öğretmenler hedef oldular. Onları yetiştiren okullar ABD gibi katil bir devletin hiç hoşuna gitmedi. Her zamanki gibi bilinen hikayesini yazdı. Bu hikayeyi hayata geçirecek politikacıları buldu. Seçilmeleri için gerekli ortamı yarattı. O dönemin modası olan ‘Kominist’ yetiştiriyorlar sloganı ile halkı yobaz siyasileri yanına alarak bu ilim ve irfan yuvalarının kapatılmasının ilk adımını baskılara boyun eğen ne acıdır ki CHP’li Milli Eğitim Bakanı’na attırmayı, başardı. Köylerde oynatılan sinemaları, köy delikanlıları ve kızları ile milli bayramlarda sahnelenen ve köy meydanlarında gösterilen tiyatroları, dini kullanarak eleştiren siyasilerin gayretleri ile bitirdi. Bu kalkınmanın eğitimde, kültürde, ilimde, bilimde, fende köylüyle birlikte kalkınmanın yolunu önlemeyi başardı. Köy Enstitülerinin kapatılması ile boşluk, bizlerin yetiştirildiği Öğretmen Okulları ile giderilmeye çalışıldı. Köy Enstitülerinde yetişen öğretmenlerin ellerine su dökebilecek kadar bile yeterli olmayan bizleri çok kalite öğretmen ordusu eğitti. Öğretti demiyorum. Eğittiler, yatılı olanları yine kırsal kesimden aldılar, yine köy kızlarını ve delikanlılarını eğitip Atatürkümüz’ün dediği gibi ‘bu milletin efendisi’ olan köylünün kalkındırılması için çalıştılar. ABD yine rahatsız oldu. Müfredat değişmeliydi. Atatürk, hizmetleri, devrimleri, ilkeleri, tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve… ne muhalefetin ne de siyasi iradenin asla söyleyemedikleri tek dil kavramı ve ulus devlet, Türk milliyetçiliğini okullarda öğreten bu milliyetçi kadrolar tasfiye edilmeliydi. Öğretmen okulundan Türk Milleti’nin el kitabı ‘Nutuk’ adlı dev eseri okumayan mezun olamazdı. Tüm dünya klasikleri, Türk Edebiyatı’nın şairleri, yazarları, çocuk edebiyatı, çocuk psikolojisi, toplum sosyolojisi, sağlık bilgileri, ilk yardım, davranış bilimleri ve bunun gibi mesleki 22 dersimiz uygulamalı olarak okutulurdu. Yıl sonunda karne alır, sonra da mezun olabilmek için tüm derslerden yıl sonunda hem yazılı hem de sözlü sınavda başarılı olur isek öğretmen olmaya ancak hak kazanırdık. Okuduğumuz yıl içinde de mutlaka köylerde ve şehir okullarında staj yapardık. Ders verdiğimiz okulların öğretmenlerinden ve uygulama öğretmenlerimizden geçerli not almak zorundaydık. Bize öğretilen ne okul müdürüne ne Milli Eğitim Müdürleri’ne biat etmeden Türk milleti için ve Atatürk idealleri ve ilkeleri için çalışmak ve çağdaşlıktan ayrılmadan yasalar doğrultusunda öğrenci yetiştirmekti. Bizim için önemli olan Atatürk’ün çizdiği çağdaş yoldan sapmayan ve emperyalistlere ödün vermeyen öğrenciler yetiştirmekti. Müfettişler için de önce eğitim gelirdi. Sınıfta derse katılan, kurallara uyan, sosyal, aktif öğrencilere bakarlardı. Müfettişler, Atatürk ile ilgili, Kurtuluş Savaşı ile ilgili ulusal bayramlarla ilgili denetleme yaparlar ve Türk çocuğu olduğunu unutmayan, Türk çocuğu olmaktan gurur duyan öğrenciler ararlardı. Olmadı. Zoruna gitti ABD’nin ve ne yazık ki CHP’nin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Üstündağ zamanında öğretmen fazlalığı var kararı ile bu okullar da kapatıldı. Olanlar oldu. Veteriner, ziraatçi, iktisatçı, orta okul, lise, Kız Sanat Okulu mezunu, işletmeci kim varsa sadece 40 gün, 3 ay eğitim verilerek sınıflara öğretmen yapıldılar. Köyler bu arada kalkınamamaktan paylarına düşeni aldılar. Cehalet ve yoksulluk içinde şehirde kapıcı, gurbette Almanya’da, Hollanda’da ve pek çok Avrupa ülkesinde işçi oldular. Çocukları yarı Alman, yarı Türk pek çoğu da tarikatların, Avrupa Devletleri’nin güdülemesi ve organizasyonu ile Atatürk’e, Türk Milliyetçiliğine düşman olarak yetiştirildiler. En tehlikeli boyut ise ülkemde yapamadıklarını, Avrupa’ya giden yurttaşlarımız da denemeleri ile hayat buldu. Irkçılıkla beyinlerini yıkayarak, bir taraftan Kürtçülük öte yandan da dincilikle Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı, Avrupa- Amerika işbirliği ile gerçekleştirildi. Eğitim çökertildi. Eğitim dibe vurdu. Eğitim en son darbeyi Özal ile yaşadı ve özelleştirildi. Bir milleti bölmek istersen önce dilini yok edeceksin sonra da eğitim karmaşası yaratarak, millet olmaktan uzaklaştırıp, ümmet yapacaksın ki... emperyalistler kolayca yerleşsinler ve ülkeni sen uyurken işgal etsinler. İşgal artık topla tüfekle olmuyor. İşgal önce dilini, milliyetini, sonra topraklarını satın alarak daha sonra da üretimi bitirip, ithalatı kolaylaştırıp, yerli malını azaltıp, yabancı yatırımcıya teşvik verip, her şeyini dışarıdan getirtip, borçlandırıp, tıpkı Osmanlı gibi diz çöktürüp, canına okumakla oluyor. Bu kadar vefasız bir millete yüce Tanrının, lafla değil yaptırımlarla ve ayağına getirip, denize döküp, sonra da işgal gemilerinin Türk bayrağını selamlayarak vatan topraklarından ve denizlerimizden defolup gitmelerini sağlayan bir Mustafa Kemal Atatürk göndermeyeceğini hepimiz biliyoruz. Eğer millet olma şuurunu hala kaybetmeyenler varsa aramızda, Atatürksüz bir eğitim sistemine bütün gücünüzle ‘hayır’ demek zorundasınız.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.