Konya
°C
Yeni Meram

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (2)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (2)-Tayyar Çimen-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
18.10.2018 15:34
0
9328
ABONE OL
Ülkemizin din işlerini sevk ve idare eden kuruluşumuz, Diyanet İşleri Başkanlığı, 2019 yılı bütçesinde, 6 bakanlığı geride bırakarak, 10,5 milyar TL’lik bir bütçe tahsisatı almıştır. Bütçe bakımından, diyanetin gerisinde kalan bakanlıklar, Bilim,Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı’dır. Türkiye Cumhuriyeti, içte ve dışta güvenlik tehlikeleri ile sarılmışken, hatta uzmanlarca, bir beka (kalıcılık, ölümsüzlük, var olma) sorunu ile karşı karşıya iken, güvenlikten sorumlu bakanlığa ayrılan bütçe, 8,5 milyar TL, diyanete ayrılan bütçe 10,5 milyar TL. Bu ister istemez dikkati çekiyor. Ya, İçişleri Bakanlığı bütçesi, gereğinden fazla düşük tutulmuş, ki bu büyük bir hatadır, ya da Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi, gereğinden fazla yüksek tutulmuş, bu daha büyük bir hatadır. Polisimizin ve jandarmamızın, yurt içinde ve dışında verdikleri çetin terör mücadelelerini, her gün medyada görüyoruz. Milletçe, bu güvenlik kuvvetlerimizin, her türlü maddi (donanım ve beslenme) ve manevi (moral ve haberleşme) desteklerini en iyi şekilde sağlamamız gerekir. Bunun için de, milli bütçemizdeki bu oransızlık dikkatimizi çekmiştir. Şimdi buradan, bireysel ve toplumsal hayatımıza bir göz atalım. Bence, bu hayatlarımızın en temel fenomeni (olgusu), dinimiz İslam’dır. Atalarımız, Osmanlıların hayatında da, bu böyle olmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı, işte böyle önemli bir olgunun, Türk Milleti’nin hayatındaki, yaşamsal işlevlerini düzenlemek gibi bir görevin sahibidir. Devlet de, yukarda belirttiğimiz gibi iyi bir bütçeyle bu kurumu desteklemektedir. Gelin görün ki, bu başkanlığın varlığını, hayatımızda hiç hissetmiyoruz. 5 vakit ezansa, Osmanlı’nın en fakir zamanlarında da okunuyordu, o zaman da, arkasında namaza durulacak bir imam bulunuyordu. Dolgun bütçeye rağmen, hala her Cuma hutbesinden sonra imam, cemaati sadakaya davet ediyor ve cami çıkışında, naylon kapların başında, güven vermeyen tipteki insanlar, makbuzsuz vesairesiz, “sadaka, sadaka” diye yol kesiyor! Diyanet, Arapça kökenli bir sözcüktür. Anlamı TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde, 1-Din kurallarına bağlı olma durumu, 2-Din, dinle ilgili işlerdir. (diyanet işleri) Anayasamızda laiklik olmasına rağmen, devletimiz 1924’te bu kurumu (Diyanet İşleri Başkanlığı) kurarak ona, İslam dinini aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek görevini vermiştir. Şimdi, buradan soruyorum, diyanet biz Müslümanları aydınlatıyor mu? Müslümanlara kuranı kerimi sevmeyi, onu anlamayı öğretebildi mi? Belki Kuranı, üzeri işlemeli, kapaklı keselerin içine yerleştirip, te yukarılardaki çiviye asmayı, öğretebildiler. Mehmet Akif’in (1873-1936) mısralarındaki gibi, “Her gün ezbere okuduğumuz halde, ibret olmayan, Ayetlerinde bir maksat arama gereği duymadığımız Kuran, Sadece lafzını (sözünü) muhkem (sağlam) sanıp, manasının kaydında (farkında) olmadığımız Kuran.” Haline geldi kutsal kitabımız. Buhari (9.Asır) kaynaklı bir hadise göre, veda hutbesinde Hz. Muhammet şöyle diyor: “Burada bulunanlar, bulunmayanlara bunları anlatsın. Belki onların içinde, daha iyi anlayanlar çıkar.” Dikkat edilirse, anlamaktan, daha iyi anlamaktan bahsediliyor. Kuranı anlamamız, iyi anlamamız lazım. Arapça, anlamadan okuduğumuz kuran, bir ölü metin haline getirilmiyor mu? Diyanet bize, kuranı, yaşayan, hayatın içinde, anlamlarına sarılmış olarak, canlı bir kitap haline getirmelidir. Bu arada tek kelime anlamadan, ezber yapan hafızlar, yetiştirmeye de devam edebilir. Saygılarımla.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.