Konya
°C
Yeni Meram

DİYALOG!

DİYALOG!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
17.05.2019 00:20
16.05.2019 16:21
0
6988
ABONE OL
Bugün en büyük şikayetlerimizin başında diyalogsuzluk geliyor. Yani karşılıklı olarak konuşamıyor, anlaşamıyor, ortak bir paydada buluşamıyoruz. Toplum olarak, hatta toplumun temel taşı dediğimiz ailelerimizde dahi kopukluğunu ve eksikliğini hissettiğimiz diyalog, hemen her alanda ihtiyacını hissettiğimiz, olması gereken, olmazsa olmazımız. Diyalog konusunda içten ve samimi adımlar atamıyoruz. Ne siyasette, ne ticarette, ne günlük hayatımızda bu konuyu, bir türlü bir hale, yola koyamadık! Konuşmak bu kadar zor mu? Değil elbet! Konuşmaya gurur ve kibrinden taviz vermeden girmeler, Kıskançlığını ve çekememezliğini aleni ortaya saçıp-dökmeler, Konuşmayı emirname haline dönüştürmeler, Konuşurken karşı tarafı baskı altına alma, Baskı altında tutma girişimleri, Haklılıklarının ilanı haline getirmeler, Olması gereken, Yaşanması gereken olumlu diyalogları, İçinden çıkılmaz hale getirmeye yetip de artıyor bile. Büyüklerimiz insanlar konuşa konuşa anlaşılır demişler. Bizim eksikliğimiz, yanlışımız konuşamamak. Çoğu kez öyle bir niyetimizin olduğu da söylenemez! Normal olarak başlayan konuşmaların bile, bir anda alevlenmesi, hararetlenmesi, olmadık yerlere çekilmesi olağan hallerden! Amiyane olarak, “Öküz altında buzağı aramak” olarak tabir edilen deyim neden konuşamadığımızı, neden aramızdaki buzların çözülemediğini, neden hemen her mesele de sorunlar yaşamaya meyilli olduğumuzu anlatır.   ***** Bizim diyaloglarımız, pamuk ipliğine bağlı. Yani en ufak bir soğuk davranışta, imada, hatta espri niyetine söylenen bir sözle kopabilir! Oysa, konuşmak demek, anlaşmak demek… Konuşmak demek, barışmak demek… Konuşmak demek, birçok meselenin çözümü demek… Biz konuşurken, Karşımızdakini konuşturmamaya, Söz hakkı vermemeye, Anlatsa da dinlememeye, Daha konuşmaya başlamadan ön yargıyla oraya geldiğimizi belli ederiz. Niyetimiz diyalog değildir. Diyalog dilimizden düşmese de, diyaloğa muhalefet etme niyetimiz, dış görünümümüze yansır. Çünkü, diyalog denen şey, dostlar alışverişte görsün mukabili bir şey olmaktan öteye geçmez! Ben zaten havada, karada haklıyım, bende bir hata yok, yanlış yok, şu şahit, bu şahit diye başlayan bir diyalogdan sonuç alabilir misiniz? Konuşan, konuşmasına en az “bir sıfır” galip başlamalı diye iddialara da sahipseniz, nasıl diyalog kuracaksınız? Mesela, çok bağıran, bağıra bağıra konuşan, konuşmasına küfür ve hakaretler de katan kendini haklı görebilir mi? Böyle bir insan, kimseye konuşma hakkı vermiyorsa, böyle bir ortamda, diyaloğun var olması mümkün mü? Ne çekiyorsak diyalogsuzluktan çekiyoruz diye kahreden insanlar haklı olsalar da, diyalog konusuna yanaşmayan ve yaklaşmayanların hiç mi suçu yok? Sürekli haklı olan benim diyen, bu konuda inat eden biriyle konuşulabilir mi? Diyalogsuzluk, diyalog kopuklukları çözüm bekleyen meseleler olarak meydanda. Gelin konuşalım, bitsin artık şu problemler diyenlere, neden gerekçeler ve mazeretler sıraladığımız konusu da bizim diyaloğa bakış açımızın tipik bir göstergesi! Barışın, anlaşın, çözümsüzlükler sona ersin denilen kırılmalar, incinmeler, küslükler, Mübarek Ramazan ayı içerisinde de dahi çözülemiyorsa kime ne diyeceğiz? Hepimizin geriye doğru bakıp, biz ne yapıyoruz böyle deme vaktimiz gelmedi mi?   ***** Başkanlar, siyasetçiler, idareciler, yöneticiler göreve geldiklerinde, kopuk olan diyalogları sağlayacaklarından dem vururlar. Diyaloğun en üst seviyede olması, tutulması hedeflendi diye demeçler verilir, sözlü ve yazılı açıklamalar yapılır. Diyaloğun alt seviyesi nedir, orta seviyelerde manzara neye benzer, hele üst seviyesi nasıl bir şeydir bilen var mı? Eskiden beri makama halini arz etmek için gelenlerin, Anlatacağı üç konudan, ikisini heyecandan unuttuğu, Birini de doğru düzgün anlatamadığıyla ilgili yaşanmış hikayeler anlatılagelmiştir. Diyaloğun üst seviyede olması; makam sahibinin, aracı olmadan, her gelenin halini dinlemesi, derdini, şikayetini eksiksiz anlatmasına izin vermesidir. İçeride, yanına desturla girilen değil, beni anlayan, dinleyen, güler yüzle karşılayan bir yönetici var diye çalınan kapı, kapıların hasıdır. Kapıların açık olanı, güler yüzlü olanı, dert dinleyeni, çözüm getirenidir. Böyle bir kapı diyalog kapısıdır. Diyalogların en üst seviyeye çıkarıldığı kapıdır. Böyle bir kapı var mı? Keşke olsaydı… Bu konuda ki, söylemleri, sözleri, vaatleri onlarca yıldır dinleye dinleye geliyoruz. Ne yazık ki, aralara kapı koyanlar, duvar örenler, kale surları misali sur çekenler, kapılara görevliler koyanlar bir süre sonra iş başı yapar. Onların iş başı yapmadığı dönem hiç olmadı. Arada, diyaloğa açık yöneticiler, kapıları, duvarları yıkıp, efsane gibi anlatılanlar olsa da, diyaloğu üst seviyeye çıkarma söylemleri, söylemden öteye gidemiyor.      
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.