Konya
°C
Yeni Meram

Direniş Karatay-Direniş Konya!

Direniş Karatay-Direniş Konya! - Erol Sunat - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
12.03.2018 09:36
0
8931
ABONE OL
Konya,  767 yıl sonra, kendi tarihini, kendi kültürünü unutma bahtsızlığı yaşamayı sürdürme yanlışlığına dur dedi, son verdi. Emir Celalettin Karatay dönemine farklı bir bakış açısıyla yaklaşan “Direniş-Karatay” filmi, Konya’yı, 767 yıl sonra, Selçukluyla buluşturdu. Olması gereken buydu. Yapılması bir hayli geciken ve geciktirilen de… Geçtiğimiz yıl Selçuklu tarihinin Konya için ne anlama geldiğini, Konya’nın Kılıçaslanlar şehri, Miryakefalon zaferinin kutlamamız gereken bir zafer olduğunu 30 yıl gecikmeyle anlamıştık! Selçuklu tarihini Sultan Alpaslan’la başlatıp, 1071’den bir anda Osman Gazi’ye ve dolayısıyla 1299 yılına sıçratanlarda yine bizlerdik! Arada, Moğollardan, Keykubatlardan bahsedilmesi Selçuklu Başkenti Konya’nın boynu büküklüğünü giderememişti! Bir anda, herkesin Selçuklu Sultanlarını anmaya başlaması ve hatırlaması bir hayli ilginçti! Bu işin kördüğümünü çözmek KTO Başkanı Selçuk Öztürk’e nasip oldu. İyi de oldu! Selçuk Öztürk, bu yanlışlığı, kavrayabilecek insanlar sıralamasında zaten en önlerdeydi. 1251’de kurulan Karatay Medresesiyle dünün bugünle buluşturulması ve örtüştürülmesi duygusal anlara sahne oldu. Yıllardır sorduğumuz sorular şunlardı; Konya’yı Kutalmışoğlu Süleymanşah fethetmedi mi? İlk üç Haçlı seferi Anadolu topraklarından geçmedi mi? Kudüs’e kalkan olan, Selahaddin Eyyubi’nin işini kolaylaştıran Selçuklular değil miydi? Susma hakkını kullananlar elbet mahşere kadar susacak değillerdi! Direniş Karatay o gece Direniş Konya’ya dönüştü. Bu muhteşem bir geriye dönüştü! Konya belli ki, bu günü beklemişti, yapılan yanlışlıkları, tarihin birçok önemli kilometre taşını es geçme bahtsızlığı yapma yanlışlığında ısrar edenlerin de, direnişlerini kırdı attı! Direniş Karatay vizyona girerken, Direniş Konya, bu filmle, bu filmin Selçuklu tarihine açmış olduğu o yeni kapıdan Konya’ya başı dik, alnı ak bir şekilde girdi! Bu arada filmde gördüğümüz bazı aksaklıkları da paylaşalım isterseniz, Selçuklu Kongre Merkezindeki gala gecesi, geceye katılanları mest ederken, filmin bitimiyle birlikte, gala gecesi nihayete ermemeliydi. Işıklar yandığında, seyredenler beklemeli, sahneye tekrar gelecek olan, film oyuncularını ayakta ve uzun uzun alkışlamalıydı. Bu durum gala geceleri için olmazsa olmazlardandı, ancak yapılmadı. Film genel olarak başarılıydı. Verdiği mesaj oldukça netti. Kurgu ve film hikayesi de oldukça hoştu. Lakin; Mevlana Celaleddin ve Şeyh Sadrettin Konevi’nin filmde şöylesine bir hatırlanmış şahsiyetler olması yadırgandı. Filmde, hikaye Emir Karatay üzerine kurgulandığı için, Ahi Evran’da dahil olmak üzere, o dönemin önemli şahsiyetlerinin bir hayli geri planda kaldığı dikkatlerden kaçmadı. Evhadüddin Kirmani ve Muhiddin Arabi tarafından yetiştirilmiş, Mevlana’nın çağdaşı Şeyh Sadrettin Konevi, Hadis ve manevi bilgilerde eşsiz, Anadolu Selçuklularının Şeyh-ül İslam’ıydı. Konya bu iki manevi çınarın gölgesinde serinlemiş, teselli bulmuş, huzura kavuşmuş, adeta Selçuklunun Asr-ı Saadetine erişmiş ve bu devri doya doya yaşamıştı. Evhadüddin Kirmani’nin kızı olan Bacıyan-ı Rum teşkilatını ihya eden Fatma Bacı, Ahi Evran’ın hanımı. Muhsine köyleri, Akpınar ve Başarakavak havalisinde kilim, halı, heybe, çorap dokuyan kadınların meslek sahibi olmaları, ailelerine katkıda bulunmaları onun gayretidir. Ona çizilen rolün de yeterli olduğunu söylemek zor. Ahi Evran’ın Konya’da görünmesi bir gerçeği yansıtmış aslında. Mesleklerin piri, sanat ve sanatkarı Ahi teşkilatları çatısı altında Konya’da toplayan, Selçuklu şehirleri olan Sivas, Kayseri, Erzincan, Ahlat gibi şehirlere Konya’dan ustalar gönderen o’dur. Direniş Karatay, Ahi Evran’ı Kırşehir’e kaptıran ve bunu hiçbir zaman dikkate ve ciddiye almayan kendini lafın gelişi Ahi gören, Ahi kabul eden Konya’ya, uyarı okları yağdırdı. Sanırım, Ahi Evran Direniş Karatay’dan, Direniş Konya’ya geçti. Fatma Bacı, Bacıyan-ı Rum’u bakalım nerelerde kuracak bundan sonra…Selçuklu mu olur, Karatay mı olur bilemiyoruz! Emir Karatay’ın yolundan gitmeye karar verenlerin, Direniş Konya tarafında olacağından şüpheniz olmasın. Konya, kendine gelmeli, kendine dönmeli, tarihine, kültürüne, kimliğine sahip olarak artık Konya tabiriyle bilya-boncuk oynamaktan vazgeçmeli diyenlerde Direniş Konya diyecekler artık! Direniş Karatay, ifade etmeye çalıştığımız aksaklıklara rağmen tam anlamıyla bir uyarı filmi. Film öncesi, konuşan sayın Ahmet Davutoğlu’nun, Konya’yı ve Konya tarihini gerçekten üst derecede analiz etmiş olduğu kullandığı cümlelere yansırken keşke Konya Büyükşehir ve merkez ilçe Belediye Başkanları galada olsalar da, onun Konya ile ilgili söylediklerini dinleyebilselerdi! Adını Merkez İlçelerden biri olan Karatay’a veren, Emir Karatay’ın hikayesini anlatan filmi izleyenler arasında Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli olmalıydı mesela… Selçuk Öztürk’ün konuşmasında Hocam diye hitap ettiği sayın Davutoğlu, Selçuklu Başkentinde, Selçuklunun neden unutulduğunu, neden göz ardı edildiğini, Malazgirt sonrası geçen 228 yılın neden görmezden gelindiğini sorguladı konuşmasında! Haçlı Seferlerinde Kudüs’e kalkan olan Selçuklunun kahraman Kılıçaslanları, Sultan Mesutları, Alaeddin Keykubat gibi Konya’yı Bağdat’tan sonra dünyanın en önemli şehri haline getiren sultanların yaşadığı 13. Yüzyılı bilmeyen bizim tarihimizi bilemez dedi.  13. Yüzyılda Selçuklu olmasaydı, Osmanlı olmayacaktı dedi. Yine 13. yüz yılda Konya’nın Muhiddin-i Arabi’yi ve Mevlana ailesini misafir ettiğini anlattı. Sevgili okurlar! Direniş Karatay filmi, 8 Mart 2018’deki gala gecesi sonrasında Konya’nın ufkunu açtı, belki de kırılma noktası olacak. Ancak, Direniş Karatay bundan böyle Direniş Konya oldu diyebiliriz. Teşekkürler Sayın Davutoğlu, teşekkürler Selçuk Öztürk, başta film oyuncuları olmak üzere, senarist, yapımcı, yönetmen ve görev alan, emeği geçen herkese teşekkürler…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.