Konya
°C
Yeni Meram

Diplomalı cahillere Lozan cevabı: Lozan Türkiye’nin tapusudur

Diplomalı cahillere Lozan cevabı: Lozan Türkiye’nin tapusudur-Ümit Sürmeli-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
15.12.2018 00:36
14.12.2018 15:37
0
4555
ABONE OL
Bu tapuyu deldirip, toplu iğne başı kadar bile bir delik açılmasına millet olarak seyirci kalınırsa ve susulursa ki bu ulusal bayramların kutlamalarının kaldırılmasına, andımızın okunmasının kaldırılmasına benzemez! Bu delikten önce katil ABD, daha sonra da Orta Doğu’daki maşası İsrail girer. Oysa gün olur, devran döner kaldırılan, yasaklanan her şey, milletin aklını başına almasıyla, uykusundan uyanmasıyla geri gelir. Hepsi geri getirilir. Bir siyasi irade seçimle gelir, seçimle gider, öteki siyasi irade geri getirir. Çünkü bu iç meselemizdir. Ama Lozan başka! Lozan Antlaşması’nı Türk Milleti olarak, Anadolu topraklarından bizi kazımak isteyen emperyalist güçlere yedirmek demek; kimliğini, atasını, geçmişini silerek, geleceğini iştahla bekleyen Batı devletlerine ve katil ABD’ye teslim ederek, 29 Ekim 1923’te ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti’ne veda etmek demektir. Lozan Antlaşması’nı, ABD uşakları, NATO bağımlıları, Arap hayranları imzalamadı. Bu antlaşmayı, dünyada eşi benzeri görülmemiş kahramanlık destanı yazarak, yok edilmek istenen bir milletin, yeniden doğuşuna imza atanlar imzaladı. Onun için herkes, Türküm diyebilen herkes, Lozan Antlaşması’na, vatan topraklarının tapusuna sahip çıkmak zorundadır. Atlas Okyanusu’ndan koşa koşa Orta Doğu’ya gelen, gelirken de katil Coniler’ine kıyamayarak ölmesinler ve savaşmasınlar diye, ne kadar terörist, cani, katil, eşkiya varsa sınırlarımıza kadar getirerek eğiten ve Araplar’ın, Suudlar’ın doğal gazlarına, petrollerine konan ABD, Türkiye topraklarına gözünü dikmiş ve 100 yıl önce başaramadığı işgale hazırlanmaktadır. İsmet Paşamız’ın dediği gibi: -Büyük devletlerle ilişkiye girmenin, ayı ile yatağa girmekten farkı yoktur! İşte bunun için diplomalı cahillere, Lozan Antlaşması’nın hangi şartlarda imzalandığını, bu sefer de ünlü araştırmacı yazar Sayın Sinan Meydan’ın ‘Yüz Yılın Kitabı’ adlı yeni çıkan ve herkesin okuması gereken kitabından alıntılarla yanıt vereceğim. Sayın Sinan Meydan belgesiz hiç bir zaman konuşmaz ve yazmaz. İsmet Paşa 1922’de Lozan’a giderken bakalım Anadolu toprakları ne haldeymiş! Türkiye 1921-1922 arasında 10 yıllık savaştan yeni çıkmıştı. Aç, sefil, savaş yorgunu 14 milyon insan, barışa kavuşmak istiyordu. Ama, Lozan Konferansı devam ederken İstanbul ve Çanakkale Boğazları işgal altındaydı. Boğazlarda İngiliz, İzmir Limanı’nda Fransız savaş gemileri vardı. Lozan’a İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti, Boğazlar konusu için Sovyet Rusya ve Bulgaristan, belirli konular için Belçika ve Portekiz, gözlemci olarak ABD katılmıştı. Lozan’da İngiltere’nin liderliğinde birleşik bir cephe oluşmuştu. Türkiye bu devletlere karşı neredeyse tek başınaydı. Türkiye Lozan’a Kurtuluş Savaşı’nın galibi olarak giderken, müttefikler Türkiye’yi 1. Dünya Savaşı’nın mağlubu olarak görüyor; Türkiye’ye üç dört yılın değil, Atatürk’ün ifadesiyle ‘son 300-400 yılın hesabını’ sormak istiyorlardı. İsmet Paşa, Lozan’da kendisine TBMM tarafından verilmiş olan 14 maddelik bir talimatnameye uygun hareket etti. Burada araya girerek dikkatinizi kişisel olarak çekmek istiyorum. ‘Henüz cumhuriyet ilan edilmemiş. Ortada hükümet ve TBMM var. Atatürk asla milletin meclisini yok saymamış ve 14 maddelik talimatnameyi meclisin kararı olarak kabul etmiş. Oysa büyük bir halk desteği olan bir kahraman, milletin sevgilisi, meclisin gücünden millet habersiz ve tek adamla 600 yıl yönetilmenin alışkanlığı var. Yine de Atatürk TBMM’nin kararı olmadan, meclisten onay almadan, adım atmanın millete saygısızlık olacağı fikrine milleti alıştırıyor. Kendisi de milletin meclisinin kararı olmadan adım atmıyor.’ Kitaba devam ediyoruz. İsmet Paşa Lozan’da iyi mücadele etti. Üç ay sonra müttefiklerin sunduğu, Sevr’in biraz yumuşatılmışı olan antlaşma teklifini Ankara’nın da onayını alarak reddetti. Lord Curzon’un ifadesiyle, ‘İsmet, söylediğimiz her şeye aynı sıradan bayatlıkla cevap verdi: Bağımsızlık ve hükümranlık! Bunun üzerine Lozan Konferansı 4 Şubat 1923’te kesildi. İsmet Paşa ve heyeti Türkiye’ye döndü. Yine dikkatinizi çekmek istiyorum. Gerçek devlet adamlığı ve ABD’ye, Batı’ya uşak olmadan, tavır koymak neymiş görelim. Konferans dağılır dağılmaz Atatürk, Türk Ordusuna ‘Hazır ol’ emri verdi. İzmir Limanı’nda demirli Fransız savaş gemilerini kovdu. Kapitülasyonların kaldırılmasına yanaşmayan Batı’ya, ekonomik bağımsızlık konusunda da ne kadar kararlı olduğunu göstermek için İzmir İktisat Kongresi’ni topladı. Sonuçta, 23 Nisan 1923’te Lozan Konferansı yeniden başladı. Aylar sonra, 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandı. İsmet Paşa, Lozan’daki direnişi sırasında adeta yaşlanmıştı. 22 Aralık 1922’de Atatürk’e gönderdiği telgrafta şöyle diyordu. ‘Görüştüğümüz zaman saçlarımı bembeyaz, yaşımı on yaş daha ileri bulacaksın.’ Demem o ki; ilk Irak Savaşı başladığında daha o yıllarda, Atatürk sağ olsaydı; başta İncirlik olmak üzere bütün üslerden ülke topraklarım temizlenirdi. ABD denen katil devlet, vatan topraklarını babasının malı gibi kullanamazdı. Ama zaten Paşam sağ olsaydı; Ne Batı ne de katil ABD vatanımda üs açamazlardı!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.