Konya
°C
Yeni Meram

DESTANI İSİMSİZ KAHRAMANLAR YAZMIŞTI!

DESTANI İSİMSİZ KAHRAMANLAR YAZMIŞTI!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
16.07.2018 09:58
0
2465
ABONE OL
Anadolu taşıyla toprağıyla bizim vatanımız. Her karış toprağında, ovasında, dağında, akarsuyunda izimiz, ismimiz ve şehitlerimiz var. 26 Ağustos 1071’den bu yana vatan yaptığımız, coğrafya olarak tarihin en zor elde edilen ve elde tutulan coğrafyalarının başında geliyor. 1176 tarihindeki, Miryakefalon zaferiyle, bu coğrafya’nın Türk Milletine ait olduğunun mührünün vurulması ve bir daha Doğu Roma’nın Anadolu’da büyük bir orduyla görünme ihtimalinin tamamen ortadan kalkması, Anadolu’nun doğudan batıya, kuzeyden güneye fethine başlanması, Selçuklunun ve daha sonra kurulacak olan Osmanlı’nın yolunu açmıştı. Sevgili okurlar! Anadolu, birçok tarihçinin ittifakla kabul ettiği gibi, jeopolitik olarak tarihin ve dünyanın görüp göreceği en zor coğrafyalarının başında geliyor… Üzerine hayal kurmayan, iç geçirmeyen, elinde tutma rüyaları görmeyen ne bir kavim var, ne de bir devlet! O yüzden, yazılı tarihlerin anlattığı olaylara bakıldığında, İşgal altında, İstila altında, Büyük savaşların zaferlerin, Mağlubiyetlerin, Direnişlerin, Dirilişlerin, Baht ve taht kavgalarının tam merkezinde oldu. Bu coğrafyadan ne kan eksildi, Ne gözyaşı, Ne hüzün, Ne elem, Ne de ıstırap! Sevince, sevinmeye, müjdeye, rahata ve huzura hasret yıllar ve yüzyıllar geçirdi Anadolu! Yanmış yakılmış şehirler, düşen kaleler, taş üstünde taş, gövde üstünde baş kalmamış yıllar gördü geçirdi bu topraklar. Onun için hiçbir şey şaşırtıcı değil. Dost bildiğinizin düşman, düşman bildiğinizin dost olabildiği dönemler yaşandı. Beylikler, devletler, imparatorluklar, krallıklar, isyanlar, istiklal mücadeleleri, dur durak bilmeyen entrikalar huzur ve sükun arayan bu toprakların yüzü binlerce yıldır gülmedi. En huzurlu olduğu dönemlerden biri olan, Türkiye Cumhuriyeti döneminde iç karışıklar, ihtilal teşebbüsleri, muhtıralar, devleti yıkmaya yönelik kalkışmalar hız kesmeden devam etti. Yaşı 60’ları aşmış 70’e dayanmış insanların bu süre içerisinde gördüğü, bizzat içinde bulunup yaşadığı o kadar çok olay var ki… Anadolu coğrafyasında en zor şey huzur ve barış içerisinde yaşamak! Onun içinde, oldukça kıymetli ve değerli… Barış ve huzura giden yol isli, sisli ve puslu bir yol. Yol üzerinde tuzaklar, entrikalar, hileler, Dost bilinenlerin, İşbirlikçilerin, Kardeş görünenlerin kazdıkları kuyular, Engebeler, tümsekler, çukurlar aramadığınız kadar! Birlik, dirlik ve beraberlik içinde kenetlenmiş olma duygusu, bu coğrafyada gözü olanların en nefret ettiği şey! Onun içindir ki; Bozmak, dağıtmak, parçalamak ve paramparça etmek için akla hayale gelmeyen usul ve metotlar denenmesi, Bitip-tükenmeyen yolların her defasında daha da geliştirilmiş bir şekilde karşımıza çıkması ve çıkarılması bu yüzden! Bu coğrafyayı elinde tutabilme adına, Hititler, Persler, Makedonyalı İskender, Roma, Doğu Roma yani Bizans çok mücadele ettiler. Selçuklu, Karamanoğlu ve Osmanlı, “ Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” sözünü düstur etti, Anadolu’nun her karışını şehit kanlarıyla sularken, bu toprakları geçilmez yaptı. O mücadele azmi ve gayreti Osmanlı’dan da bize miras kaldı. Anadolu’da, birlik ve beraberlik dönemleri Selçuklu döneminde Alaeddin Keykubad’la, Osmanlı döneminde Yıldırım Beyazıt ve Fatih Sultan Mehmet’le tesis edilmişti. Sevr sonrası dağılan ve parçalanan birlik ve beraberliği, Mustafa Kemal İstiklal mücadelesinde gerçekleştirerek, Türk Milletinin makus talihini yendi, Ve işgal altındaki Anadolu coğrafyasını o dönemin tabiriyle yedi düvelin elinde çekti aldı, kurtardı. Türk Milleti birlik ve beraberlik içinde olduğunda, ortak hareket ettiğinde, vatan müdafaası için el ele verdiğinde, sisler, puslar dağılıyor, yollar açılıyor, engeller, entrikalar, düğümler, kördüğümler birer birer çözülüyor. En son, 15 Temmuz 2016’da yaşananlarda bu birliği bozmak isteyenlerin yeni bir teşebbüsüdür. Vatanın bağrına dayanmış hançerleri, o ellerin elinden alan, eline aldığına, niyetlendiğine bin pişman eden isimsiz kahramanların binlerce yıldır var olduğu, yetiştiği bir coğrafyadır Anadolu. Bağdat’ın kapısını açan Genç Osman misali, 15 Temmuz 2016’ya damgasını da Ömer Halisdemir vurmuştu. Cesareti, gözünün karalığı, vatanseverliğiyle, kalkışmanın kaderini değiştirmiş, Vatan haini, isyancı Tuğgeneral Semih Terzi’yi alnından vurmuştu. Şahadet şerbetini içen Şehit Halisdemir’in vücudunda 30 kurşun vardı. O gün birçok yazar, elindeki bayrağı, İstanbul surlarına dikerken bedenine 30 ok isabet eden Ulubatlı Hasan’a benzetmişlerdi, Ömer Halisdemir’i. Sevgili okurlar! Bu topraklar için, dünden bugüne şehit düşen bütün şehitlerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun. Dilerim, güzel Türkiye’miz, bir daha böyle badireler, böyle acılar, böyle sıkıntılar yaşamaz!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.