Konya
°C
Yeni Meram

Cumhuriyet Karşıtları

Cumhuriyet Karşıtları-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
23.05.2017 09:56
0
7843
ABONE OL
■ Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten. ( Namık Kemal) . ■ Halkın yararına olmayan bilgi, gereksiz yük gibidir. (Hz. Mevlana) ... Cumhuriyete ve kazanımlarına karşı çıkmayı alışkanlık haline getiren beyni sulanmışlar yine sahne almaya başladı.İçlerinde bilim adamı kimliğine satılan kimi soytarılar da var. Onlar ki , ne bilim adamı ne de tarihçi; çöpcü onlar çöpçü. Ulusal değerlerimize iftira yüklü salvolara girişme küstahlığı içindeler.Karanlık maskeli kişilerin temel amacı fitne, insanımızı birbirine düşürmek, bölüp parçalamaktır. İç ve dış kaynaklı egemen güçlerin bu rezil oyununu Türk halkı bozacak,yüzlerine – affedersiniz- yüzlerine tükürecektir. Salya salvoları ne yazık ki, Mareşal Gazi Mustafa Kemal paşa ve saygın anneleri Zübeyde Hanımefendiyle başladı, bir başka Ulusal kahramanımız İsmet Paşa ile muhterem eşleri Mevhibe İnönü Hanımefendiye dek uzandı. ... Cumhuriyet Tarihimizin kahramanlarından iki kahramanı; bizi biz yapan değerler. Yazdık çizdik; toplumsal yozlaşma hız kesmeden süt- git devam edip gidiyor ve yazık ki.. Üstüne üstelik İnönü ulusal kahramanlığı dışında demokrasimin de kurucu değerlerinden biri. Tek partiliden çok partili sisteme geçişe yol verdi; demokrasilerin anahtar sözcüğü olan çok sesliliği egemen kıldı,,. ... İrdelenen konuya ilişkim kıssadan hisse bağlamında tarihten kimi yapraklar; ■ Mustafa Kemal Atatürk’ün anneleri maddi sıkıntı içindeydi. Telgraf çekip yardım ister; “Oğlum Mustafa! Paramız bitti...” Yaveri Salih Bozuk annesinin telgrafı üzerine Atatürk’e sorar; “Mevcut paradan biraz göndereli mi?” Atatürk’ün yanıtı tam bir kıssadan hissedir; “Hayır! O para Milli Mücadeleye aittir!” Bu kesin yanıt karşısında Zübeyde hanıma ne yapması gerektiğine telgraf çekilir; “Evdeki halı ve kilimleri satın!” ... ‘Babasından kalan miras 1929 kuruş’ Samsun’a çıkışının 98’inci yıldönümünde ortaya çıkan Yunanistan’daki arşiv belgeleri Atatürk’e yönelik çirkin yalanları üretenlere tokat niteliğinde bilgiler içeriyor Arşiv kayıtlarına göre, Atatürk’e adı babasının dedesinden miras. Arşivdeki en üzücü satırlar ise Atatürk’ün babasının ölümünden sonra yaşanılan maddi zorluklara değinilen bölüm. ... Selanik’teki Makedonya Devlet Arşivi Müdürlüğü’nde 1955-1984 yıllarında müdürlük yapan Girit Üniversitesi’nden emekli Yunan tarihçi Vasilis Dimitriadis’in kaleme aldığı “Bir Evin Hikâyesi, Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi ve Ailesi Hakkında Türkçe ve Yunanca Belgeler” adlı çalışma, büyük önderin doğduğu ev ve aile şeceresi hakkında önemli bilgiler yer alıyor. Kitapta en dikkat çeken bölümleri ‘Aile’ başlıklı kısım oluşturuyor. ... Yunanistan devlet arşivlerinden çıkan belgelerde Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın teyzelerinin aşırı dindar yani ‘Molla’ sıfatıyla anıldığı şu ifadelerle ortaya konuluyor: “Zübeyde Hanım, kadın fertlerin az çok eğitim gördüğü bir aileden gelmekteydi. O zamanlarda kadınların eğitim görmesi pek yaygın değildi. Gerek büyükannesi Ömer kızı, Halil’in eşi Emine, gerekse teyzesi Fatma, ‘molla’ sıfatıyla anılmaktadır. Bu sıfat dini eğitim görmüş olan kadınlara verilmekteydi. Zübeyde Hanım’ın annesi Ayşe, belgelerde hakkında başka bilgiler bulamadığım İbrahim oğlu Feyzullah Ağa ile evliydi.” ... Ali Rıza Bey’in vefatından sonra Atatürk ve ailesinin yaşadığı zorluklar belgeler ışığında şöyle aktarılıyor: “Ali Rıza 1887 başlarında vefat etmiştir. Ölüm sebebi ve kesin tarihi belli değil. Ancak, bıraktığı mallarının şeri mahkeme tarafından tespit edilip kaydedildiği 13 Nisan 1887’den (19 Recep 1304) önce olduğunu bilmekteyiz. Serveti, eşi, oğlu Mustafa ve kızları Naciye ile Makbule arasında paylaştırılmıştır. 33 şahsi eşya olarak, 145 kuruş değer biçilen birkaÇ parça eşya ile bir iki kitabı ve 35010 kuruş değerindeki evi miras bırakmıştır. Ancak başka bir şeri mahkeme ilamından, Nuri Efendi adında bir şahsa 28 bin 800 kuruşluk bir borcu olduğunu görüyoruz. Ali Rıza’nın defni için 500 kuruş harcanmıştır, 28 bin 800 kuruş tutarındaki borç da meblağ da düşürülmüştür. 150 kuruş ödünç Mehr bedelinin bir kısmını karşılamak üzere Zübeyde Hanım’a 751 kuruş ödenmesi kararlaştırılmıştır. 553 kuruş delalet masrafı ve 140 kuruş vergi masrafına ayrılmıştır. Geri kalan 4.410 kuruş şeriat kanunları gereğince aile fertleri arasında paylaştırılmıştır. Dul kalan Zübeyde Hanım’a 551 kuruş (mirasın yüzde 12’si), oğluna 1.929 kuruş (mirasın yüzde 44’ü), kızların her birine 964 kuruş (mirasın yüzde 22’si) verilmiştir. Üç çocuğun parası olan 3.859 kuruş, idare edilmek üzere, yetim işlerinden mesul olan Emval-i Eytam Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Bundan birkaç gün sonra (1 Şaban 1304-25 Nisan 1887 tarihinde) çocukların velisi olarak Zübeyde Hanım, çocukların masraflarını karşılamak maksadıyla miras kalan paradan harcama yapmak için şeri mahkemeden izin ister. Mahkeme, miras kalan paradan ayda 150 kuruş ödünç almasına müsaade eder.” ... ■ Bir Cumhuriyet Hanımefendisi; Mevhibe İnönü” Teşvikiye Caddesi’ndeki Moda Akademisi’nde, İnönü Vakfı’nın desteğiyle açılan sergide Başbakan ve Cumhurbaşkanı eşi olan merhum Mevhibe İnönü’nün giydiği elbiseler, kıyafetler sergileniyor, bugünkü kıyafetlerle karşılaştırınca nereden nereye geldiğimizi anlıyorsunuz. Duvarda bir faturanın da fotokopisi var, “Madame Mustafa Kemal” adına kesilmiş. İnönü, Lozan Konferansı için gittiği İsviçre’de hem kendi eşi, hem de Atatürk’ün eşi için alışveriş yapmış, elbiseler almış. Atatürk’ün eşi için aldığı elbiselerin faturasını onun adına kestirmiş, dönünce faturayı Mustafa Kemal Paşa’ya vermiş...İnönü’nün kızı Özden Toker, şöyle diyor; “Aralarında böyle bir şey olmaz tabii, ama babam faturayı göstermiş, Atatürk de ödemek istemiş. Bu, birbirlerine gösterdikleri nezakettir. aslında. Babam bu faturayı anı olarak saklamış.” ... İsmet Paşa’nın “fatura merakı” vardır... 1950’den sonra da Demokrat Partili bir milletvekili Meclis kürsüsünden, bir devlet kurumundan Mevhibe İnönü için alınan 3 İsmet Paşa’nın “fatura merakı” vardır; o akşam özel muhasebecisini eve çağırır, 3 metre kumaşın faturasını bulmasını söyler. Evet, İsmet Paşa, eşine o fabrikadan 3 metre kumaş almıştır ama bedelini de ödemiştir. İsmet Paşa ertesi gün Meclis’te kürsüye çıkmış, faturayı kişinin suratına çarpmıştır. .... 12 Eylül 1929 günü Paris Büyükelçisi Fethi Okyar’a Cumhurbaşkanlığı’ndan bir telgraf çekilir. Cumhurbaşkanı Atatürk, Fransız hukuk fakültelerinden, okutulan ders kitapları ile ayrıntılı dünya tarihi kitaplarını ister. Büyükelçi hemen aldırır ve postayla gönderir. Bir süre sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Tevfik Bıyıklıoğlu, Okyar’a bir mektup yazar, Atatürk çok memnundur, hatta minnettardır, yalnız bu kitapların bedelini ödemek istemekte ve şöyle demektedir: “Paşa hazretleri, bu kitapların bedelinin bildirilmesini istiyor, sonra bir daha kitap istemeye yüzümüz olmaz, diyorlar.”Fethi Okyar, arkadaşı Mustafa Kemal’in huyunu bildiği için faturayı gönderir, yokta kitapların parasını kendisi de ödeyebilir, ama Atatürk fatura istemektedir, kitapların parasını bizzat ödeyecektir. Fethi Okyar,1930’da merkeze döner, Münir Ertegün Paris’e gelir. Atatürk ondan da iki tarih kitabı ister. Yeni büyükelçi, kitapların faturasını Dış İşleri Başkanlığına gönderir. Genel Sekreter “Kitapların parası ne oldu?” diye sorunca da “Faturaları bakanlığa gönderdim” yanıtını verir. Çankaya’’da gelen karşı yanıtta“Olmaz böyle şey!” denilmekte; “Atatürk’ün özel harcamaları Dışişleri Bakanlığı bütçesinden karşılanamaz.” Faturalar, bakanlıktan geri istenir ve İş Bankası aracılığı ile Büyükelçi’ye transfer edilir. Fatura bedeli de nedir: “571 frank, 80 santim!” ..., ■ Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur. (İsmet İnönü)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.