Konya
°C
Yeni Meram

 “BİN NASİHATTEN, BİR MUSİBET EVLADIR!”

 “BİN NASİHATTEN, BİR MUSİBET EVLADIR!”-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
03.08.2017 11:19
0
3009
ABONE OL
■ Kazandıkça bölüşemiyorsan, elini sorgula. Konuştukça kırıcı oluyorsa, dilini sorgula. Yürdükçe menzilinden çıkıyorsan, yolunu sorgula. Ömür geçtikçe yerinde sayıyorsan, gününü sorgula. Sevildikçe vefasızlaşıyorsan, gönlünü sorgula. Hangi halde olursan ol, sonunu sorgula.” (Hz. Mevlana) *** Hz. Mevlana’nın yukarıdaki öz sözü eleştiri, özeleştiri ve uyarının tanımı niteliğindedir. Bu bağlamda da eleştiri, özeleştiri ve uyarı ileri demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Zamanında ve yerinde yapılan eleştiri, özeleştiri ve uyarıyı kimi sorunlarının çözümünde birer reçete gibi algılamak da olanaklıdır. Söz konu bu, bu üç saç ayağı katılımcılık açısından da gereklidir. Olumsuzlukların olumluya evrilmesi için eleştireceğiz; yanlışlarımızı düzeltmek için özeleştiri yapacak, kimi durumlarda empati algısını da devreye sokacağız. Zamanında yapılan uyarılar hata ve yanlışları düzeltmede etkin rol oynadığı sürekli gözlenmektedir. Özeleştiri, kültür, anlayış ve seziş yeteneğidir. ... Size sözlü saldırı, ya da eleştiri yapıldığında korkmayın. Yalnızca ahlâki olarak zayıf kişiler böyle durumlarda kendilerini savunma ve ötekilere anlatma çabası içine girerler... Bırakın sizin için yaptıklarınız konuşsun... Biz başkalarının bizim hakkımızda oluşturdukları izlenimleri kontrol edemeyiz... Ve böyle bir kontrol çabası içine girmemiz, bizim karakterimizin değerini düşürür... Dolayısıyla eğer birisi size belirli bir kişinin sizinle ilgili eleştirel bir şekilde konuştuğunu söylerse, sıkıntılı bir tavırla mazeretler ileri sürüp kendinizi savunmayın.. Yalnızca gülümseyin ve zannederim bu kişi benim başka hatalarım da olduğunu bilmiyor... Bilseydi bu kadarından bahsetmezdi... (Epiktetos) --- ■ Denetlendiği vakit sevinen, eleştirildiği vakit gülen yaratığa büyük adam denir. (Cemil Sena) ■ Eğer karşındaki kişiye bütün kalbin ve yeteneklerinle yardım etmeyi kabul edebiliyorsan, işte o zaman onu eleştirebilirsin. Bu olumlu eleştiridir. (A.Lincoln) --- ■Yapıcı bir tenkit, akıllı insanları güçlendirir. Ahmakları öfkelendirir. (Napoleon) ■ Birisini tenkit etmek istersek en münasip yer aynamızın karşısıdır. (Bernard Shaw) ■ Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, tenkid edin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin. (Şeyh Şadi Şirazi) --- Büyük düşünür ve din bilgini Beşiktaşlı Yahya Efendi, Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşidir; Padişah, onun görüşlerine önem verir uygulamak için gerekli çabayı gösterirdi. Yahya Efendi, atıyla giderken iki papaz yolunu kesip atın yularını tutup derler ki; “Yahya Efendi! Söyle dininizde ölmüşlerden vergi almak var mıdır?”    Yahya Efendi şaşırır, yanıt verir; “Hayır böyle bir şey yoktur!” “Ama sultanınız bizim ölülerimizden bile cizye alınıyor, bu nasıl oluyor?” Bunun üzerine Yahya Efendi Padişaha hemen ifadeler içeren mektup yazar;    “Oturduğun o taht sana haram olsun, başına geçsin. Zulmün ölülere bile ulaşmış da haberimiz yok. Bu yaptığın zulüm nedir? Derhal o tahtı terk et!” Kanuni mektubu alınca yanındakilerle beraber hemen yola çıkıp Yahya Efendi’nin Beşiktaş’taki dergâhına varır ve sorar; “Hayırdır! Ne suç işlemişim acaba?” Yahya Efendi hâlâ celallidir; “Ne olsun! Memurların gayrimüslim vatandaşların ölmüşlerinden bile cizye alıyormuş! Böyle zulüm olur mu?” Padişah yanında bulunanlara sorar ve bir ihmal olduğunu, kayıtların beş yıldan bu yana yenilenmediğini anlar. Rengi sapsarı olur. Derhal kayıtları yenilettirir. Fazla alınan vergileri iade ettirir ve helallik diler. ... Kanuni Sultan Süleyman bu arada tahta da oturmaz. “Memurlarımın hatasıdır” diye bir mazerete de sığınmaz ve doğruca Yahya Efendi’ye gidip yine sorar; “Dediklerini hallettim, şimdi tahtıma oturabilir miyim, ağabey? “ Yahya Efendi tatmin olmuştur, konuşur; “ Git nasıl oturursan otur! Sen bir cihan Sultanısın, gereğini hakkıyla yerine getir!” Kanuni dergâhtan ayrılırken ülkesinde, kendisini uyaracak bu denli bilgeler bulunduğu için hem şükreder hem de gözyaşlarını da tutamaz, ağlar da ağlar! ... Günümüzdeki sıkıntının ana nedeni işte budur: Yahya Efendi gibi bir yol gösterici ve Kanuni Sultan Süleyman gibi hak-hukuk ve adaleti gözeten Sultandan yoksun olunmasıdır. --- ■ Ey Müslümanlar! Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin! (Ebu Bekr-i Şibli) ■ Kendisini eleştirebilen insanlar doğruyu ve güzeli bulma konusunda daha şanslıdırlar. (Konfüçyus) --- ■ “Size sözlü saldırı, ya da eleştiri yapıldığında korkmayın. Yalnızca ahlâki olarak zayıf kişiler böyle durumlarda kendilerini savunma ve ötekilere anlatma çabası içine girerler. Bırakın sizin için yaptıklarınız konuşsun. Biz başkalarının bizim hakkımızda oluşturdukları izlenimleri kontrol edemeyiz. Ve böyle bir kontrol çabası içine girmemiz, bizim karakterimizin değerini düşürür. Dolayısıyla eğer birisi size belirli bir kişinin sizinle ilgili eleştirel bir şekilde konuştuğunu söylerse, sıkıntılı bir tavırla mazeretler ileri sürüp kendinizi savunmayın. Yalnızca gülümseyin ve zannederim bu kişi başka hatalarım olduğunu bilmiyor. Bilseydi bu kadarından bahsetmezdi.” (Epiktetos) --- “Özeleştiri” sözcüğü dilimize gireli çok olmadı. Demirtaş Ceyhun, “Anayasa Yasa Mıdır” adlı kitabında bu sözcüğün dilimize 1960’lı yıllarda girdiğini anlatıyor. Daha önce özeleştiri yerine “Otokritik” sözcüğü kullanıldı. Fethi Naci “Bir Otokritik Denemesi” başlıklı yazı yazınca Tarık Dursun K. şöyle dedi: “Haberiniz var mı, Fethi Naci Talimhane’de Oto Kritik adında yedek parça dükkânı açmış...” ■ Başkalarının hakkınızda ne düşündüğüne fazla kulak asmayın. Kamuoyuna aç kalmayacak, ya da hapse düşmeyecek kadar dikkat etmek yeter... (B.Russell) ■ Bin nasihatten, bir musibet evladır! (Atasözü)  
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.