Bin musibet yetmiyorsa! Siz bir hasihata bakın

Bir atasözümüz vardır, ‘Bin nasihatten bir musibet evladır’. Ülkemizin dört bir yanı ateş çemberi içinde. Öylesi bir ateş çemberi ki, söz konusu çemberin alevleri bizi de yakmayı amaçlıyor. Balkanlarda, Kafkaslarda, Uzakdoğu, Asya ve Afrika’da ya da topyekün İslam alemi içinde örnek alacağımız bir ülke yoktur. Suriye paramparça, Irak ve İran paramparça. Arap Yarımadası alev alev yanarken, Uzakdoğu’da Afganistan, Pakistan ve diğerleri ne yazık ki demokratik ve ekonomik istikrarı var olduklarından bu yana yakalayamadılar. Kuzeyimizdeki soydaş ülke Azerbaycan, Gürcistan bizi örnek almak mecburiyetinde. O zaman bizde bir inkarı mümkün olmayan bir siyasi irade, LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ. Bu Cumhuriyetin kadrini kıymetini bilmemek gaflettir, dalalettir. Gayri İslami ülkelerin bile imrenip kıskandığı Cumhuriyete sahip olamadığımız sürece, ülkemizin siyasi istikrar bulması asla mümkün olmayacaktır Geçtiğimiz hafta uluslararası basında İran’ın nasıl komşusu Irak ve Suriye’nin akıbetine uğrayışı hezimetini izlemekteyiz. Korkumuz kaygımız var. Yine ulusal basından algıladığımız kadarıyla, bizim ülkemizde de iddiaya göre silahlı eğitim yapılmakta olması çok acı bir gerçektir. İnancımız odur ki bu gözlemler gerçek olmasın! Uyanın beyler, uyanın diyorum. Çok partili hayata girdiğimizden bu yana kurulan siyasi partilerden hiç ama hiç birisi iflah olup, ebedi varlığını sürdüremedi. Partiler çöplüğü bu acı gerçekle doldu. Ve biz diyoruz ki; bu gerçekler neden, size acı bir ders olmuyor. Neden gözlerimizin içine baka baka gerçek dışı oluşumları gerçekmiş gibi gösterip, hem kendinizi ve hem de bizleri yanıltma çabası içindesiniz. Koltuk hırsı ve kavgası gerçekçi olması gerekmez mi? Muhalefet, iktidar ve diğer siyasi kurumlarımız sadece ve sadece gerçeklerle halkımızı bilgilendirerek hedeflerine varmaları mümkündür. Daha 2019 seçimlerine bir buçuk seneden fazla zaman var iken, şimdiden oy kapma yarışı ile yüce milletimizin belleklerini törpüleme günahı içinde olmaları, evvela kendilerine zarar verecekleri gerçeği içinde, ekonomik İsrafında akıl almaz boyutlara geleceği ortadadır. Yüce İslam dini yalanı yasaklarken, ulusal boyutlu yalanın hem söyleyene ve hem de ülkemiz insanının 80 milyonluk boyutuna verdiği zarar, Yüce Rabbimiz nezdin de affedilecek boyutta olmadığı gerçeğini bilmek için de kain olmaya gerek yok, her aklı selim bilir. İktidarı ve muhalefeti ile Türk siyasi harekatının bile silkinip uyanmaya ihtiyacı vardır. Bu uyanmayı yapacak siyasi irade hiç şüphesiz Yüce Milletimizin yüce sevgisine layık olacaktır. Bu sevgi Hakkın Adaletin sevgisi olacaktır. Aziz Türk Milleti aldatılmaktan aldanmaktan çok çekmiştir. En halisane duygularla kurulup siyaset kulvarında yarışan tüm siyasi partilerimizin sadede gelip, yaptıklarının yapacaklarının gerçeğe dayanması, aziz Türk Milletinin Asil beklentisi olmaktadır. Sabah Akşam televizyonlarımızı açtığımızda üzüntüden solan yüzleri değil, mutluluktan gülen yüzleri görmek istiyoruz.