Balcılar'daki Kara Taasupun Canlı Tanığıydık

Bazen bin nasihatten evla olan musibetler de işe yaramaz olurlar. 1970’li yıllardı… Konya’da Vali Ömer Haliloğlu görevdeydi. Taşkent Balcılar kasabasının eşrafından Ahmet Özboyacılar İl Genel Meclisi üyesi iken, İl Daimi Encümeni Üyeliğine seçildi. Muhalefet partisine mensup iken bir yıl boyunca örnek bir çalışma sergiledi. Merhum Özboyacı’nın bu davranışı, siyasetin üstünde örnek bir yücelik sergilediği içindir ki, Vali Haliloğlu ile bizler kamu görevlilerinin de keza gözleminde bir siyasi hizmet örneği oluyordu. Ben de İl Genel Meclisi İdare Müdürü idim. Sayın Ömer Haliloğlu, Özboyacı’nın kasabasına bir mesleki eğitim kurumu açalım. Bu şeref Özboyacı’nın  olsun kararını verdik. Bir Ekim ayı, Vali refakatinde yatırımcı bölge ve daire müdürleri ile Hadim’e müteveccihen yola çıktık. Hadime değin yol asfalt, Hadim, Taşkent ve Balcılar arası stabilize yoldu. Hava yağışlı, yol kaygandı. Makam arabamız kayıp yoldan çıktı. Omuzladık ve yola koyulduk. Balcılar’a geldiğimizde gökten bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Sayın Valimiz, “Hadim’de yok, Taşkent’te yok ama Balcılar’a bir Meslek Lisesi açalım, bunun için bir yer bakalım, siz Milli Eğitim Müdürü Süleyman Çalışkan yağmur yağıyor ama siz okullarınızı ziyaret edin ve bir uygun binaya da bakın ki geçici bu bina yerine, kalıcı bir Meslek Lisesini açabilelim” dedi. Belediye Başkanı Ankara’ya gitmiş, vekili bize muhatap oluyordu. Bir süre sonra Süleyman Çalışkan sevinçle geri geldi. “Buldum Sayın Valim buldun” dedi. Henüz yeni yapmışlar bir Kuran Kursu binası anahtarı üzerinde. Lütfedip bize verirlerse, derhal bir Sanat Meslek Lisesini burada açarız. Başkan Vekili gürledi. Veremeyiz, efendim veremeyiz. Orası Kuran Kursu olarak yapıldı. Devlet okul açacaksa binasını bulsun sesi kulaklarımıza yansıdı. Ahmet Özboyacılar iki katlı evimi Kuran Kursuna veriyorum. Bu fırsatı kaçırmamamız lazım. Lütfen Reis dediğinde ben Vali yanında oturduğum masaya elimi vurup; devlet hizmeti gelecek, geçici bina tahsisi sizin göreviniz. Hem siz asıl olan başkanla konuşun, zira bu hizmet sizin çocuklarınızın koluna altın bilezik takacak. Teknik eğitim alanlara devlet, Sayın Valimden çok para veriyor diye yükselttiğimde, Sayın Valimiz Haliloğlu üzülmeyin 15 gün sonra çözüm getirirlerse okulu açarız, aksi halde; imkansızlık bu ulvi çabayı ezip geçecek diyerek son noktayı koydu. Taşkent Belediye Başkanı, Belediye Sarayımı vereyim, Hadim Kaymakamı derhal sayın valim bina buluruz, bu okul Hadim’e açılsın talepleri peş peşe geldi. Biz 15 günlük süreyi beklerken kara haber geldi bina verilmiyor… İşte o yurt binası ve uzantısındaki kız yurdunda yıllar sonra müessif bir yangın çıktı. Onlarca kız çocuğu yurt binası ile birlikte yandı. Bu günahsız yavruların velilerinden sadece bir-iki kişinin davacı olup, diğerlerinin kara cehalete kurban gittiklerini görüyoruz. Geçtiğimiz hafta ulusal basında, Taşkent-Balcıların devamının Adana Aladağ’da, Bolu’da ve İstanbul’da peş peşe yurt yangınlarına tanık olurken, gerçek yangınlar diri diri can veren yavruların, bal gibi ihmal kurbanı olduklarına tanık olmaktayız. Kara taassup, bilinçli iman sahibi olamadıkları içindir ki, güzel yurdumuz ve iman yüklü halkımız hayrını, hasenatını bilinçli yaparak Rabbinin takdirini alırken, kara taassup ehemmi mühime tercih edememenin acılarını hep çekmiştir. Denetimden uzak nice sosyal kuruluşlarımızın aynı perişanlığın içinde daha nice yıllar varlıklarını sürdürmemeleri için, bir kez daha sadede gelin beyler der, YÜCE RABİMİZİN ülkemiz ve insanlarına mutlu gelecekler ihsan etsin dileğimizdir.