Bu bir fantazya yazısıdır. Sorunlar ve streslerden bunalanlar için açık kapı ve penceredir. İstiyoruz ki, oda ve bürolara artık güneş ışınları da girsin, içimizi ısıtsın, renkler cümbüşünde huzur bulalım.
Bu denli yazılar batıda “fantezi” olarak değerlendirilmektedir.
Önce aşkla ilgili kimi ünlülerin konuya ilişkin özdeyiş yorumlarını aktaralım;
■ İlk ve son aşkımız kendimize karşı olandır.
■ Aşk, masraflarla çevrilmiş bir duygu okyanusudur.
■ Gençlerin istekleri; Aşk, Para, sağlık. Yaşlıların istekleri; sağlık, para, aştır.
Erkekler aşka aşık olarak başlarlar, kadınlara aşık olarak bitirirler; kadınlar da erkeklere aşık olarak başlar, aşka aşık olarak bitirirler.
■ Aşk Fransa'da bir komedi, İngiltere'de bir trajedi, İtalya'da bir opera, Almanya'da bir melodramdır.
■ Aşk, deniz meltemleri gibidir; sesini duyarız, nereden nereye gittiğini kestiremeyiz.
■ Aşkın gözü kördür.
■ Aşk, yüreklerden gökyüzüne kadar uzanan ateşten bir merdivendir.
■ “Aşk, yepyeni kalabilen eski bir masaldır.”
■ “Aşkın gelişi, aklın gidişidir.”
■ “Beni az, ama uzun sev.”
■ “Aşk, geceyi bile gün ışığına boğabilir.” A. Salle
■ “Sevmeyi bilmeyen, ölmeyi de bilmez”
■ “Aşk, sürekli bir mutluluktur. “
Milletvekilleri de insan olduklarına göre aşkı da konuşacaklar. Önceki dönemlerde Meclis kulisinde, haber niteliği taşıyan, milletvekillerinin aşk söyleşisi;
“Aşkın tarifi var mıdır? Ömrü kaç yıldır? Evlilik aşkı öldürür mü? Meclis kulisinde milletvekilleriyle sohbet ederken konu aşk ve evliliğe geldi. Sohbet koyulaşınca bir anda vekillerimizin çoğunun sevdalı olduğu anlaşıldı; aşkın kimi tanımları yapıldı. Sonuçta da vekillerimizin aşk konusunda ne kadar bilgili oldukları ortaya çıktı. Örneğin, 30 yıllık evli olan eski bir Milletvekili aşk yapmış yapmasına ama
- kendi deyimiyle- bir süre sonra aşk bitmiş. Evliliği 4 evreye ayıran söz konusu milletvekiline göre ilk yıllar aşk dolu geçer, sonraki yıllar sevgiye dönüşür; ardından aynı çatı altında arkadaşlık başlar, evliliğin sonlarında ise eşler birbirlerine komşu olur.
Dayanamayıp Milletvekiline soruldu;
-Siz hangi aşamadasınız?
Vekilimiz önce güldü, sonra 'Hanım kızar' diyerek ser verip sır vermedi. Bir başka milletvekili takılmadan edemedi;
- Şimdi eşi ile iyi komşularmış.
Milletvekiline göre aşkın üç evresi var;
Körlük, sağırlık ve uyanış.
Aşk, şiirsiz olur mu hiç?
“Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.”
Bir damla;
Sen hiç seven yürek görmedin mi?
Görmedinse, eğil bak yüreğime.
Bu saçlar senin, kıvır kıvır
Bu eller işte sütbeyaz.
Bu atar, bu toplardamar;
Sağ karıncıkta yosunsu gözlerin,
Bu yürek gerçi benim yürek amma;
İmza, senin.