Konya
°C
Yeni Meram

Almanlar çalışkan mı?

Almanlar çalışkan mı?-Tayyar Çimen-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
14.09.2017 12:10
0
5169
ABONE OL
Almanların çalışkan insanlar olduğunu çok duymuşsunuzdur. Keza Alman mallarının daha dayanıklı oldukları söylenir. Benim bu konularda söyleyeceklerim var. Bu yaygın görüşe bizim insanlarımızın inanmış olmalarının elbette sebepleri var. Osmanlılar zamanından beri, Alman sanayi mamulleri ülkeye her tarafa yayılmış. Arabasından dikiş makinasına kadar. En küçük köylere kadar yayılan Singer (Zinger) dikiş makinalarını hatırlayın. Sağlamlığı ve kullanışlılığıyla köy kadınlarımızın uzun yıllar arkadaşı olmuştur. Keza Almanlar’ın Mercedes otomobilini biz Türkler çok sever sayarız. “Tosbaa” dediğimiz Volkswagen arabalarını da pek severiz. Bu insanların arasında, aralıksız 10 yıl çalıştım. Peşin peşin söyleyeyim. Almanlar çalışkan falan değillerdir. Sabah işe giderken, “lanet olsun gene iş” diye, çok sık söylenen onlardan başkası değildir. Son yıllarda, çalışma saatleri azaltılsın diye, sendikalar çaba sarfediyorlar. Peki o zaman bu insanların adı neden, “iyi çalışırlar, sağlam iş yaparlar” a çıkmış? Sebepsiz hiçbir şey olamayacağına göre, anlatayım: “Lanet olsun yine iş” diyerek gelen Alman, işçiyse önlüğünü giydikten sonra, meslek insanıysa eline kalemi aldıktan sonra, şöyle düşünüyor. “Ben zamanımı bu işyerine satmışım, buraya bağımlıyım, buradan ayrılamıyorum, çalışmak zorundayım. O zaman, çalışmalıyım, hem de iyi çalışmalıyım ki verim artsın. Verimin artması, işletmeyi güçlendirir. Bu da biz çalışanlara fayda sağlar.” İşte işin can alıcı noktası burası, değerli okuyucularım. Maaşına zam yapmayan patronuna kızıp, dişlilerin arasına çekiç atan işçi insanları düşünün, bir de Almanlar’daki bu iş kültürünü. Her insanın içinde bir şeytan vardır. Bu şeytanı insanoğlu iş kültürüyle, insani ve dini inancından gelen doğruluk anlayışıyla bertaraf etmelidir. Bizim dinimizin doğruluk üzerine daha yüce kuralları vardır. Bu yönden daha rahat olmalıyız. Konuyla ilgili bir küçük öykü şöyle: Uzun yıllardan beri, patronunun ahşap inşaat işlerini yapan marangoz artık yaşlanmıştır, çok yorulmaktadır. Patronuna gider, emekli olmak istediğini söyler. Patronu kabul eder, ancak der ki, “Usta, son bir ev yapacağız, lütfen onu da tamamla ondan sonra seni emekli edeyim.” Usta kabul eder ve hemen işe girişir. Usta emekli olacağının da sevinciyle evi kısa sürede tamamlar. Patronuna haber verir. Patronu memnun olur ve görmek için inşaata gelir. İşin tamam olduğunu görüp memnun olur. Evi gezdikten sonra, ustasına döner teşekkür eder, muhasebeye gidip işlemlerini tamamlamasını söyler. Daha sonra da vedalaşır. Usta gitmek üzereyken, “usta bir dakika” der patron ve evin anahtarlarını ona uzatarak, “bu ev senin usta, güle güle otur” der. Bu hareket karşısında usta çok şaşırır ve yüreğinde bir sızı hissederek, kendi kendine şöyle der: “Bu son ev inşaatını, keşke şişirmeseydim. Meğerse içinde oturacakmışım.” Ustanın bu son işini yaparken şeytanla başa çıkamadığını da buradan anlıyoruz. Ben onu bunu bilmem, şu kerata dünyada, doğruyu söylemek, doğruyu yapmak kadar güzel ve rahat bir şey yok. Saygılarımla…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.