■ Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimsem olmadığından yalnızım ben. (Mevlana)
■Taşradan kimse gelür deyu sevinir canım
Uğrasa bir sek-i âvâre gelip meskenime.
-Eğer bir gün, başıboş dolaşan bir köpek, kazara kapıma uğrasa, dışarıdan birisi beni ziyarete, hal hatır sormaya geldi diye canım sevinmeye başlar. (Aşkî)
***
Konya, yalnız ve kimsesiz!
Konya, yalnız ve kimsesizdir. Güncelden başlayarak iki somut örnek vermek isterim.
Birincisi, Konyaspor- Lice karşılaşması.
Konya yalnız ve kimsesiz olmasaydı, dört tarafı açık, can güvenliği sıfır bir alanda futbolcularımız “ölüm korkusu” yaşamaz, 7-1 yendiği takıma 2-0 yenilmezdi. Yalnız ve kimsesiz olmasaydı, karşılaşmanın ertelenmesi başvurusu geri çevrilmezdi. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ın sudan nedenlerle erteleme istekleri kabul gördü, bizim zorunlu salt gerçeklere dayalı isteğimiz dikkate alınmadı, ters yüz edildi.
Biz Sinoplu diyojen gibi elimizde fener güpegündüz sorunlarımıza sahip çıkacak biri/ birilerini arıyoruz, bulamıyoruz.
Yeni Meram’ın genç Spor Müdürü Sevgili Tolga doğruyu yazmış, kendisini kutluyor, ana başlıklarından kimi alıntılar alıyorum;
■ Konyasporlu futbolcular Cizre’de futbol yaşantılarınınen zor saatlerini geçirdiler. Hava limanından zırhlı polis araçlarıyla otele zorlukla ulaşabildiler
■ Binlerce insan dört bir yanı açık olan stat çevresinde toplanmış, ellerindeki maytap ve havai fişekler patlatırken hayatlarında ilk kez
böyle ortamda futbol oynayan Konyasporlu futbolculardan nasıl sonuç beklemeliydik?
■ Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın kupa maçları kolaylıkla tehir edilirken, Konyaspor’un başvurusu dikkate alınmadı?
Silahlar gölgesinde futbol oynanabileceğine hükmedenlere, alın kupanız da, futbolunuz da sizin olsun deyip Şırnak’a gitmemek doğru olacaktı.
Tolga’nın yazısına imzamı atıyorum.
İkincisi; Medaş’ın plansız, habersiz, ani elektrik kesintileri halkımızın sinirlerini alt üst etmektedir. Daha öncede değinmiştim ve demiştim ki; stratejik kurum ve kuruluşların özelleştirilmesine karşıyım, enerji bunların başında gelir. Medaş, genelde ezberlenmiş gibi Perşembe günleri akşam saatlerinde evimizin bulunduğu Rauf Denktaş Caddesi ve çevresinde 1.5 saat süreli kesinti yapıyor. Aynı caddenin karşısında caddede böyle bir uygulama yok. Habersiz apansız yapılan kesintiler bir başka boyut daha kazanıyor;
Adaletsiz kesinti.
Nedeni ve süresini öğrenmeye de olanak yok, zira muhatabını bulamıyoruz. Bu da teknolojinin oyunu olsa gerek. Sesiniz banda alınıyor, o kadar. “Arıza kaydınız alındı” notu düşüyor ama, aradan yıllar geçse de konuya ilişkin herhangi yanıt gelmeyecek.
Geçmişte kesintiler bir plana bağlanır, önceden kitle iletişim araçlarıyla duyurulur, tükeciler gerekli önlemleri alırdı.
Yalnızız ve kimsesiziz. Sorunlarımıza sahip çıkacak yetkili ya da yetkilileri aramak hakkımız değil mi? Başa dönersek; Sinoplu diyojenin elinde fener güpegündüz adam aradığı gibi sorunlarımıza sahip çıkacak
biri/ birilerini arıyoruz, bulamıyoruz.
■ Halden âla halsizliğim. Sözden âla sessizliğim. Ya Rabbi! Ben seninle olduktan sonra, umurumda değil. (Hz. Mevlana)
■ Yalnızlık
Paylaşılmaz
Paylaşılsa
Yalnızlık olmaz.
(Özdemir Asaf)
■ İnsan yalnızken ağlayabilir, ama gülemez.(Shakespeare)
Bir damla:
Masaldaki yalnızlık
Ben yalnızlığı
Gökte uçar gördüm.
Ben yalnızlığı
Garip, naçar gördüm.
Ben yalnızlığı
Gelir geçer gördüm…
(Cahit Külebi)