“Üniversite tercih döneminde psikolojik dayanıklılığa dikkat”

Psikolog Tuncer Türk, üniversite tercih sürecinin yalnızca bir meslek seçimi olmadığını vurgulayarak, “Adaylar için üniversite tercih sürecinde psikolojik dayanıklılığı korumak oldukça önemli. Bu dönem, gençler için hayatlarının önemli dönüm noktalarından biridir. Sadece akademik değil, psikolojik açıdan da dikkatli yönetilmesi gerekir. Çünkü bu süreç, kimlik gelişimi, bağımsızlaşma ve bireysel hedeflerle yüzleşmeyi de beraberinde getirir,” ifadelerini kullandı.

Adaylar için psikolojik öneriler

Uzman Klinik Psikolog Türk adaylara tercih sürecinde kendilerini sadece kendileriyle kıyaslamalarını doğru olduğunu dile getirerek, “Tercih sürecinde kıyas noktanız kendiniz olsun. Kendinizi diğer adaylarla kıyaslamak yerine kendinizle kıyaslamanız daha doğru bir davranış olur. Tercih sürecinde çevrenin puanları, tercihleri ya da başarıları öğrenciler üzerinde baskı oluşturabiliyor. “Unutmayın ki herkesin hikâyesi farklıdır. En sağlıklı kıyaslama bireyin kendi geçmişiyle yapılan kıyaslamadır” dedi.

“Mükemmel tercih arayışına dikkat”

Üniversite tercih sürecinde yapılan en büyük yanlışlardan birinin çok seçenek arasında kaybolarak mükemmel tercih arayışına gidermek olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Türk, “Mükemmel meslek ya da mükemmel üniversite yoktur. Her tercih artı ve eksileriyle birlikte değerlendirilmelidir. Önemli olan, bu tercihlerin bireyin değerlerine ve hayattan beklentilerine ne kadar uygun olduğudur,” dedi. Türk süreç içerisinde adayların yaşadığı duygu karmaşalarının korkulması gereken bir durumun aksine doğal bir durum olduğunu dile getirerek, “Tercih sürecinde karmaşık duygular doğaldır:

belirsizlik, kaygı, heyecan ve korku gibi duyguların bu süreçte bu duyguların bastırılmak yerine fark edilmesi, adlandırılması ve sağlıklı yollarla çözümünün bulunması önemli” ifadelerini kullandı. Türk tercih sürecinde adayların hızlı karar vermelerinin doğru karar almayı zorlaştıracağının altını çizerek, “Tercih yapmak hızlı karar verme değil, kendini tanıma sürecidir. Sadece ne istendiğinin değil, ne istenmediğinin de fark edilmesinin bu sürecin önemli bir kazanımıdır” ifadelerini kullandı.

“Geleceği değil bugünü yönetin”

Tercih sürecinde gelecek kaygısının doğru tercih yapmayı zorlaştıracağını dile getiren Türk, “Hiçbir karar hayat boyu geri dönüşsüz değildir, adaylar bugünkü verilerle en iyi kararı vermeye çalışmalılar “ şeklinde konuştu. Türk tercih sürecinde velilere de birçok sorumluluk düştüğünün altını çizerek, “Ebeveynlerin iyi niyetli endişeleri, farkında olmadan çocukta baskıya ve yetersizlik hissine neden olabilir. Bu yüzden veliler, kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmamalı. Gerçek tatmin, çocuğunuzun kendi seçimini yaşamasıdır. Kendi hayallerinizi, geçmişte gerçekleştiremediklerinizi ya da sosyal çevrenin beklentilerini çocuğunuza yansıtmaktan kaçının.” Uyarısında bulundu. Türk, anne babalara çağrıda bulunarak, “Çocuğunuzun duygularına rehberlik edin, kararlarına saygı gösterin. Kararsızlık, kaygı ve huzursuzluk bu süreçte çok doğaldır. Yargılamadan dinlemek, anlamaya çalışmak ve yönlendirmek yerine eşlik etmek en iyisidir.” Şeklinde konuştu.

“İyi bir üniversite” değil, “uygun ortam” önemli

Psikolog Türk, tercih sürecinin yalnızca akademik başarıya değil, psikolojik dayanıklılığa, özgüvene ve bireysel uyuma da odaklanması gerektiğinin altını çizerek, “İyi bir üniversite”den çok, “çocuğuma uygun bir ortam” önemlidir. ‘Bu süreçte çocuğuma nasıl destek olabilirim?’ sorusunu kendinize sorun. Onun yerine karar vermek değil, karar verirken yanında olmak; asıl güçlü ebeveynlik budur.” İfadelerini kullandı.

(ÖZEL HABER)