Konya
°C
Yeni Meram

SİLLELİ PİRALİ İSMAİL

SİLLELİ PİRALİ İSMAİL- Yaşar BARIŞIK- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
28.09.2021 01:29
27.09.2021 13:36
1
4350
ABONE OL

Değerli Yeni Meram gazetesi okurlarım; Bugünde sizlere Konya'mızın olmazsa olmazlarından olan Aziziye ve Kapı cami civarının güllerinden Silleli Pirali İsmail Türe Ağa'yı anlatacağım.

- Onlar derler ki, bizler buz içinde terleyen, ateşte üşüyen kişileriz”

İsmail Türe nam- ı diğer meczup Allah dostu Silleli Pirali İsmail 1925 yılında Sille'de doğmuş, babasının adı Seyit Mehmet, annesinin adı da Kezban'dır. Bazı büyükler bunun doğuştan meczup olduğu konusunda hemfikirdirler. 1995 yılında Zafer Meydanı’nda, Camlı Köşk adı ile bilinen çay bahçesinin önündeki alanda Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Konyalı olup da onunla bir anısı olmayan yok gibidir. Yine Konya’nın tanınmış eğitimcilerinden ve Tekvando hocası Kayhan Aytar’da görüşmemizde gözleri dolu dolu olarak bana, “O anlatılmaz, yaşanır. Siz onu gece yarısından sonra hiç gördünüz mü? Gece yarısı onun kokusunun güzelliğine dayanamazsınız, o benim manevi babam oldu” dedi. Ölümü ise çok ilginçtir. Zaferde camlı köşk ile Ferah iş hanı arasında bir yerde otururken o an geçen polis otosundaki polislere gidin gezip gelin, ama yarım saat sonra beni burada kontrol edin der. Polislerde tabi İsmail ağayı tanıdıkları için tamam derler. Süre dolunca polisler oraya geldiklerinde kalabalığı görürler. Bakmışlar ki İsmail ağa Hakkın rahmetine kavuşmuş. Mücellitlerden tuzcu Derviş İldiz çok kez onu hacda görmüştür. Yaşadıklarını “Bende kalsın” diye aktarmadı. İsmail Ağa 1987 yılında bir trafik kazası geçirmişti. Evinde iki ayağı kırık şekilde yatarken biz de bir arkadaşım ile ziyarete gittik onu. Evi küçük ama yüreği kocaman olan bu zat hemen orada o yıllar 67 ilden insanlar vardı ziyarete gelen. Hemen iki kişiye sen, sen, diye hitap ederek onları oturdukları yerden kaldırdı ve bizi oturttu oraya. “Sizin zamanınız doldu, hadi gidin” dedi.

İsmail Ağa eğer bir kişinin sıkıntısını hissederse, ona -işte ne kadar dediyse- şu parayı ver; yoksa şöyle, şöyle olacak derdi. Vermeyenlerin vay hâline! Rahmetli her gün o yıllar açık olan şimdiki Beşyol’dan girişte bulunan Mehmet Emin abinin kahvesine sabah erken saatlerde gelir ve ilk gelen kim ise ona çay söylettirirdi. Yine bir gün zaman zaman çayını içtiği bir hemşehrimiz gelir kahveye erken saatte.
Sıkıntılıdır o gün…(Bu kişi bunu anlattığında n’olur ismimi söyleme dediği için ismini belirtmeyeceğim) Her gün İsmail Ağa’ya çay söyleyen bu zat düşünceli şekilde kahveye girince İsmail Ağa hemen kahveciye: “Bugün çaylar benden” der. Çaycı çayları doldururken bu kişinin cebine bir miktar para koyar ve derki sessizce: “Git arabana mazotunu al. Çalış, senedini öde” dedikten sonra: “Yarın paramı isterim haaaa!” diye de takılır. O zat o gün akşama kadar çalışır ve mazot parasıyla senet borcunun daha fazlasını kazanır. Ertesi gün gelir ve parayı İsmail Ağa’ya ‘Tamam söyle neymiş konusu?’ deyince kızı: ‘Pirali İsmail’di’ der. Bunun üzerine İsmet Eser’i bir düşünce alır. Akşam olmuş… Ve bir haber Konya’dan… İsmail Türe ölmüştür. Giderayak Pirali İsmail Ağa bana bazı görevlerimi hatırlattı.” İsmail ağa benimle konuşmalarında derdi ki; Oğlum mücellit ( bizim soyadı kanunundan önceki lakabımız ile hitap) “ Dünyada bütün iller yer üstünden yönetilir, KONYA hariç derdi, rahmetli. Rahmetli bir amcamız şöyle bir olay anlatmıştı. Hatta Pirali İsmail Ağa bana idareciler ile ilgili şunu söylerdi: “ Oğlum dünyada bütün iller yer üstünden yönetilir. Sadece Konya yer altından yönetilir.” Mahallemiz eski sakinlerinde bir amcamız her sabah hasta olmadığı sürece sabah namazlarını Kapı camisinde kılarmış. Yine bir kış günü kapı camsine gider, geri eve gelirken çıkrıkçılar içinden Kayalıparka çıkan yol üzerinde malum kış ayı olduğu için ortalık henüz karanlık. Tam o esnada sesler duyar, bağrışmalar konuşmalar. Amcamız birazda korkarak bakar ki Konya'nın deli görünümlü meczupları Güller oraya toplanmışlar. Konya’nın idarecilerini atıyorlar.. Ve aradan 15-20 gün geçmeden Konya’nın üst düzey yöneticileri değişmiştir... Bir ramazan günü öğretmenlikten şimdi emekli bir arkadaşım iftara yakın eve giderken İsmail ağa arkasından bağırır. Hissst Mıstavaaa hadi eve çabuk git, anan saç böreği yapıyor, hemen bana 3 tane börek getir der. Bunu duyan arkadaş çay ve sigara kolik olduğu için o yıllarda ya git Allah aşkına İsmail ağam, bu saate saç böreği mi olur der..Ancak eve gider ki, ne gördün gerçekten annesi saç böreği yapıyor. Hemen annesine börek hazırla İsmail ağa istedi der..
İşte bu ve bunun gibi bir çok anısı olan kişi var İsmail ağa ile.. Konya’da dünyanın en çok bu tür Allah dostlarının olduğu bilinir. Allah eksikliklerini göstermesin. Bunlara ramazan aylarında Konyalılar iftar yemeği verilerdi. Tanınmış iş adamı rahmetli Mehmet Büyükkol'da her ramazanda mutlaka bunları davet ederdi. Davet gününü sadece bir tanesine söyler, o gün Konya'nın tüm gülleri davet evine gelirdi. Manevi telefon ile haberleşme yani....! Yemek sonu çaylarını içerler, rahmetli Mehmet abi tren lokomotifi olarak çuf çuf yaparak bunları dışarı çıkartır yolcu edecektir. Ancak derler ki, hey Büyükkol yemeğini yedik, dişlerimiz eskidi. Hadi bakalım diş paralarımızı da verirver derlerdi.. Anlatacak o kadar yaşanmış olaylar var ki... Yeni bir bilgide İsmail Türe ailesinin Sille'ye bizim sülale gibi yaklaşık 250 yıl önce ŞAHÖREN yaylasından gelme olduklarını ve orada İsmail ağanın büyük dedelerinden olan Pirali İsmail Ağa Medresesi'nin olduğunu öğrendim. Saygılarımla...

HABER YORUMLARI
  1. sdty gly
    2023-02-07 15:28:27
    kahvede mazot olayında yazım yanlışları manayı bozmuş düzeltseniz