Ramazanda genç olmak

Ramazan ayının gelişi ile başlar ya o meşhur cümleler; başı rahmet diye başlayan, insanları dinin gerekliliklerini yerine getirmenin öneminin olduğu anlatılan ve belki de en önemlisi bir takım kimseler tarafından her sene aynı olayların, aynı kelimeler aynı cümleler ile anlatılması...
Belki de beni en çok bu husus rahatsız ediyor, bir takım kimseler "dini anlatıyorum ben, dinin nasıl yaşanması gerektiğini anlatıyorum" adı altında her yıl kendilerine finans sağlamasını, bu işi bir piar çalışmasına çevirmesine anlam veremiyorum. Dinin bu kadar istismar edildiği, dinin bu kadar tüccarlığının yapıldığı farklı bir toplum yoktur herhalde. Tüm bunların nezdinde ramazanda genç olmak tanımı ise bambaşka bir mevzu... İftarileyliklerin çocuklara özel hazırlandığı, evin büyüğünün oruç tutan çocuğa hediyeler aldığı güzel günleri geride bıraktık...
Oruç tutan çocukların, tatlı bir edâ ile oruçlarını direkledikleri, akşam sofrasını dört gözle bekledikleri bir Ramazan ayından maalesef ki bambaşka bir noktaya geldik... İnsanların birbirine karşı saygısının, tekâmül sınırlarının kalmadığı bir hayat düzeni içerisinde bulduk kendimizi. Yahudilerin vakti zamanında müslümanlara karşı uydukları adab-ı muaşeret kurallarını biz bugün kendi kendimize uygulayamıyoruz. İnsanların nezaketsizce bir birine saygı safhaları oluşturmaksızın devam ettikleri hayat tarzları maalesef bugün geniş kitlelere ulaşmış durumda...
Ramazan'da genç olmak, gençliğin verdiği hareket ve heyecan ile insanlara yardımcı olabilme güdüsü taşıyan nice genç bugün; verecek parası olmasa bile, kendi enerjisinin zekâtını vermeyi kendine görev addetmiş bir halde... Nice gönüllü nice iyilik ordusu nice vatandaş nice genç sağdan sola, gardaşdan gardaşa bir insana yardım eli uzatabilmek için var gücüyle mücadele ediyor. İşte dünya bu insanların hatrına hâlâ dönmeye devam ediyor...
Kalın Sağlıcakla
Fatih ARSLANPINAR