MODERN MURTECİLER MODERN MURTECİLER

İç politika konusunda yazmak hiç içimden gelmez. Zira bu alanda yazıp çizen ve görüş beyan edenlerin kahir ekseriyeti taraf durumunda bulunuyor. Ve sevki tabii ile kendi tarafını tutmak, aklamak, yüceltmek için çırpınıp duruyor. Bu da yenilerin kakafoni dedikleri bıktırıcı bir demagojiye yol açıyor. Kendi adıma böylesi ortamlardan sıtkım sıyrıldı diyebilirim. Buna rağmen bugün politik bir yazı kaleme alacağım.
Özellikle nevzuhur iki partinin genel başkanları benim için tam bir ahlak sorununa işaret ediyor. Bu iki partinin iki genel başkanı bugün zehir zemberek sözlerle eleştirdikleri iktidarın daha dün gözdeleri idiler. Biri sıradan bir esnafın oğlu diğeri sıradan bir akademisyen iken saldırıda sınır tanımadıkları Tayyip Erdoğan tarafından rüyalarında göremeyecekleri makamlara getirildiler.
Kaderleri diktatör (!) Erdoğan'ın dudakları arasında yıllar ve yıllar ikbal içinde yüzdüler ve bana göre bugün milletin başına bela olan birçok problemin bizzat müsebbibi durumunda bulunuyorlar. Ama mübarekler sütten çıkmış ak kaşıklar. Geçmiş dönemin bütün muhteşem (!) İcraatları bu zatlara ait/miş!!! Eski ve yeni söylemlerini burada tek tek sıralayıp traji komik hallerini daha fazla ifşa etmek istemiyorum.
Asıl bu zatların ve dâhi millî görüşçü Temel Karamollaoğlu’nun ve eski "asena" hanımefendinin de içinde bulunduğu bir demokratik güçler bileşeni var ki tarihin acayiplikleri bölümüne şimdiden girmiş bulunuyorlar. Malum bu bileşenin iki ortağı daha var. Düşünce ve ideoloji olarak yukarıda andığım çevreler ile taban tabana zıt tırlar. CHP ve HDP... çok dramatik değil mi? Bunca zıttı bir araya getiren sadece bir tek şey var, Tayyip Erdoğan düşmanlığı. Doğrusu bunların Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapmaları beni hiç ilgilendirmiyor ama koskoca bir ülkenin iktidar adayı muhalefetinin içler acısı durumu devasa kaygılar için yeterli sebeptir diye düşünüyorum.
Şimdi bu kesim toplanmış parlamenter sisteme geri dönmek için kolları sıvamışlar. Kör ölünce badem gözlü olur misali parlamenter sistemin faziletlerini sayıp döküyorlar. Fazilet Partisi yanılmıyorsam 111 milletvekili ile birinci parti iken vesayet odaklarının 60 milletvekili ile Ecevit'in DSP sine azınlık hükümeti kurdurduklarını ne çabuk unuttunuz ey demokrat güçler...
Siz o günleri nasıl unuttunuz Sayın Karamollaoğlu...
Demokrasi imiş!!!
Kurulamayan hükümetler, seçilemeyen Cumhurbaşkanları, muhtıralar, vesayet odaklarının iki de bir verdikleri ayarlar...
Daha niceleri.
Milletin hafızası ile alay etmeyin beyler..
Ayrıca şunu bu zevata birinin sorması lazım…
Bugün yürürlükte olan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini Tayyip Erdoğan bir darbe sonucu filan mı ilan etti yoksa halk oyu ile mi bu sistem yürürlüğe girdi!!!
Bu nasıl bir kör mantık ki halk iradesini hiçe sayarak sözüm ona demokrat oluyor ve demokratik güçler bileşeni oluyorsunuz??
Sayfalar dolusu örnekleri sıralayabilirim. Ama fazla söze hacet yok diye düşünüyorum. İçimden hiç gelmediği halde bu politika yazısını yazmak zorunda kaldım. Kendimi iyi hissetmiyorum.
Son söz,.
Modern görünümlü olmak mürteci olmaya mani değilmiş..