Konya
°C
Yeni Meram

İĞNE ÇUVALDIZ DURUMU!

İĞNE ÇUVALDIZ DURUMU!- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
04.03.2024 00:46
03.03.2024 14:53
1
2475
ABONE OL

"İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır" atasözünü bilmeyenimiz ve yeri geldiğinde kullanmayanımız yoktur.
Her ne kadar bu atasözümüzün bugünkü karşılığı ‘empati’ olarak ifade edilse de mevcut haliyle kullanımı hala yaygınlığını sürdürüyor.
Bu küçük açıklama sonrası yazımın konusuna geleyim. Geçtiğimiz haftalarda sokak hayvanlarıyla alakalı bir yazı yazmıştım. Sokak hayvanlarının kontrol altına alınması gerektiği, başıboş dolaşmalarının her gün yeni bir facia oluşturduğu vs., gibi konulara değinerek çözümü noktasında fikirlerimi paylaşmıştım.
Vay efendim bu yazıyı yazan sen misin, sanki ben yazımda herkes eline silah alıp çıkıp sokakta köpek avlasın demişim gibi acayip savunmalar geldi.
Yazıyla ilgili arayıp tepkilerini dile getiren sözde “hayvanseverler” toplumun sokak hayvanlarına karşı daha ilgili olmaları gerektiğini böylelikle sokak hayvanlarının saldırma içgüdüsünün olmayacağı gibi basit ve komik bir savunma ile haklılıklarını savunmaya başladılar.
Daha yazının içeriğini anlamayıp tepkiye başlayan sözde hayvanseverlerin bazılarına ‘Evinizde beslediğiniz bir kedi veya köpek var mı?’ sorusuna çeşitli nedenlerden dolayı beslemedikleri cevabı vermeleri aslında olayında özeti gibi bir şey oldu. Kendi savundukları tezleri kendileri çürüten ancak işi yaygaraya getiren bu grup sokaklarda köpekler tarafından saldırıya uğrayıp yaralanan hatta vefat eden vatandaşlar için de trafik kazaları benzetmesi yapmaktan geri durmadılar. Aynı durumların kendi akrabaları veya çocukları için olsa düşüncelerinin aynı mı olacağı soruma ise cevapsızlık seçeneğini kullanarak laf salatasından öte geçememeleri işte tam da bu yazının başlığını oluşturmuş oldu. Yani empati…
Bir şeyleri savunur veya eleştirirken önce olayın diğer boyutunu kendinizde düşüneceksiniz. Kendiniz için yorumlayacak ondan sonra yüksek sesle ifade edilen fikirleri değerlendireceksiniz. Bu benim doğrum, böylesi olması gerekiyor mantığı ile hareket ederseniz o durumda var olan doğruyu göremezsiniz. Onun için savunduğunuz değerler konusunda "İğneyi önce kendinize, sonra çuvaldızı başkasına batırırsınız"
***
Bu cevap açıklaması sonrası bir diğer konu da sağlıktaki şiddet olayının onca alınan önlem ve yaptırıma karşın hala devam ediyor olmasına.
Ülkemizin belli başlı ana konularından biri olan sağlıkta kim ne derse desin ‘randevu’ sorunun dışında çok önemli avantajlar yaşıyoruz. Yani dünya ülkelerine baktığımızda sağlık hizmeti konusunda ülke olarak çok şükür şanslıyız. Özellikle Avrupa’da paran kadar sağlık hizmeti alma durumu bizim ülkemizde olmuyor. Mevcut sistemler tüm vatandaşların eşit sağlık hizmeti almalarını öngörüyor. Elbette eksiklikler veya yetersizlikler olmuyor değil, oluyordur ancak bunu genele yaydığınızda sağlık hizmeti alamama gibi bir durum söz konusu olmuyor. Şimdi burada geçmiş yılların kıyası veya dünyada kim neyi nasıl yapıyor konularına girmeyeceğim ancak şunun bilinmesini isterim ki ülkemizin sağlık hizmetinin ne denli önemli olduğunu anlamak için çevrenizde Avrupa’da yaşayan vatandaşlara sormanız yeterli olacaktır. Ki aslında pandemi döneminde bununla alakalı birçok haber ve değerlendirmeleri görmüş, duymuşsunuzdur.
Şimdi böylesi büyük bir avantaj yaşadığımız ülkemizde alınan tedaviyi değil ‘armudun sapı üzümün çöpü’ gibi detaylara takılmak ve bundan mütevellit doktora saldırmak hiçbir akılla açıklanamaz. Yazının başlığını bu konuda da düşünmenizi isterim. Evet hastayız, evet ağrılarımız sancılarımız var ve poliklinik veya acile gitmişiz. Derdimize derman, sancımıza bir merhem umuduyla bekliyoruz. Bunu bireysel olarak düşünün ve beklediğimiz yerdeki onlarca, yüzlerce insanı düşünün. Karşımızdaki onlarca insanın değişik değişik derdine çare bulmaya çalışan doktoru da düşünün. Kiminin tahlili kiminin röntgeni kiminin hastalık hikayesi, herkesin derdi birbirinden farklı. Karşımızda insan var ve bir doktorun insanların acıları karşısında ilgisiz olmasını düşünmek çok acayip bir kuruntudan öte geçmez. Dolayısıyla hizmet aldığımız bu önemli kuruma ve çalışanlarına anlayış göstermek ve yardımcı olmak hepimizin en asli görevi olmalıdır. Olmalıdır ki millet olarak bu güzel hizmetlerde sekteler yaşanmasın.
Şimdi sağlıkta şiddete başvuranların sicilinden tutun alacağı cezaları konuşmak millet olarak bizim konumuz olmamalı. Böylesi durumları hiç yaşamamak için eşimizi dostumuzu arkadaşımızı çoluğumuzu çocuğumuzu bu yönde telkin ederek uyaralım. Uyaralım ki herkes işini düzgün ve güvenle yapsın.
Allah hastanelere düşürmesin, hastaneleri de eksik etmesin.
Kalın sağlıcakla…

HABER YORUMLARI
  1. Hüsnü Dağlı
    2024-04-02 20:36:27
    Siz köpekçi tayfayı boşverin. Onlar için köpek dışında hayvan yoktur. Bu durum psikolojik bir hastalıktır. Bilimde yeri vardır bu hastalığın. Anlatamazsınız. Hastalar, ama kabul etmezler.