Konya
°C
Yeni Meram

EMEKLİ MAAŞLARI HAKKINDA

EMEKLİ MAAŞLARI HAKKINDA- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
28.01.2022 01:36
27.01.2022 15:39
0
1870
ABONE OL

Yaşlılık artık bir bilim dalı (geriatri) olarak yer alıyor ve bu konuda akademik çalışmalar yapılıyor. İnsanlar yaş haddinden veya malulen emekli oluyor.
Makro ekonomi kitaplarında tüketim harcamaları incelenirken bunları belirleyen gelir hipotezleri işlenir. Bu konular toplumdan topluma, kişiden kişiye farklılık gösterir, bunun için iktisat politikaları üretilirken sosyo-kültürel faktörler dikkate alınmazsa başarı imkanları azalabilir.
Nüfus tartışmalarında, insanın çocuk isteme sebepleri arasında yaşlılığına yatırım yer alır. Ebeveynler için çocuk, yaşlandıkları zaman kendilerine bakacak emekli maaşı gibidir. Bu sebeple Anadolu’da orta yaşlıların çocuklara, büyüyünce “bana bakacaksın ha!!” Diye sıkı tembihatları olur.
Genç eşler daha çocuk sahibi olmadan, doğmasını ümit ettikleri çocuklarının yaşlandıklarında kendilerine nasıl davranacaklarını hayal ederler. Aslında bu durum, onların kendi anne-babalarına davranmak istedikleri durumun bir bakıma yansımasıdır.
Emeklilik sistemleri vergilerle, zorunlu prim ödemeleri veya gönüllülüğe dayalı prim ödemelerine dayanır. Bizde üçü de vardır. Emeklilik sistemleri birey açısından sigorta sağlama ve hayat boyu tüketimi düzleştirme amacı vardır; toplum açıdan ise yoksulluğu önleme ve gelir dağılımını sağlama amacındadır.
Kişinin belirli bir prim ödeyip yaş veya sağlık sebepleriyle çalışmadığı zaman elde ettiği emekli maaşı bir “transfer ödemesidir”. Yani emekli maaşını aldığında, her ne kadar önceden yatırdığı sigorta primleri ile yasal olarak maaşını hak ediyorsa da, çalışmadan maaşını aldığından bu bir transfer ödemesidir. Bunun için emekli maaşı çalışma karşılığında elde edilen maaş veya ücretler gibi değerlendirilmez. Transfer ödemelerinin piyasaya etkisi yatırım harcamalarına göre daha az olur.
Aslında insanlar çalışırlarken zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak üzere gelir elde edebilmeli, milli gelirdeki artıştan adil biçimde pay alabilmelidir. Ancak günümüzdeki uygulamalar çalışan fakirleri ortaya çıkarmaktadır. Yani insanlar konut ve taşıt gibi emekli olunca da gerekli olan ihtiyaçlarını temin etmekte zorlanmaktadır. Belki pek çok kimse için bunlar hayal olup, kiracılığa bağımlı hale gelmektedir.
Türkiye’de 13.5 milyondan fazla emekli vardır. Bunun 1.3 milyona yakın 65 ve üzeri aylık alan, 12.2 milyon civarı (toplamın % 90) sosyal sigorta aylığı alan, bunun % 60’dan fazlası emekli, % 26’sı dul ve yetimdir. Bunlar emekli maaşıyla beraber son yıllarda iki kez nakit ikramiyesi almaktalar.
İnsanlar ücret ve maaş gelirlerinde bunun satın alma gücünü dikkate alırlar. Burada kendileri ve ailelerinin ihtiyaçları ve beklentileri önemlidir.
Emekliler belirli bir maaş ve sağlık haklarına sahiptir. Kişinin çocukları ve torunları bakmakla yükümlü kişiler arasında değerlendirilemeyeceğinden bunlar emekli maaşlarında dikkate alınmaz. Emekli vefatında eşine ve bazı yakınlarına maaşının bir kısmı intikal eder.
Enflasyonun artışıyla televizyon haberlerinde en fazla emeklilerin şikayetleri gündeme geliyor. Hatta emeklinin, emekli öncesi hayatını sürdürme imkanı verilmesinden bahsediliyor. Böyle bir imkan olabilir mi? Buna hangi toplumun veya devletin imkanı vardır? Bunun yüklenicisi devlet midir yoksa kamu ile beraber özel sigortalar mıdır? Emekli sayısı ve bunlardan gelecek oy hesabı artınca, popülizm de yükseliyor.
Emekli psikolojisi politika üretimlerinde dikkate alınması gereken en önemli husustur. Yaşlılar hayatın zorluklarını gördüklerinden gelecek nesillerinin bu zorluklardan geçmemesi için mal biriktirmeye daha çok meyillidirler. Halbuki çocukların eğitim harcamaları başta gelmelidir. Tanıdığım bir yaşlı zat, çocuklarına ev almıştı, ancak torunlarının ne olacağını da düşünüyordu. Yani onlara da ev alma peşindeydi. Yine bizim toplumumuzda emeklilerin çocuklarına ve torunlarına bakması, onlar için para biriktirmesi, altın ve doları biriktirmeleri çok rastlanan olaylardır. Oysa Avrupalı bir emekli, genellikle aldığı parayı önce kendisi ve eşi için harcar; tatile çıkar, gezer, tozar. Bizim kültürümüzde ise çocukların geleceği düşünülür, ama burada eğitim gibi niteliği artıran alanlar değil, ev ve arsa alma, altın biriktirme ön plandadır.
Toplumda sosyal yardım alanların sayısı artıyor. Bunlara emekliler de eklenince milli gelirin önemli bir kısmı transfer ödemelerine gitmektedir. 65 üstü maaş alabilmek için kişinin gayrimenkulü olmaması gerekiyor. Pek çok yaşlının bunu alabilmek için mallarını yakınlarına devrettikleri çok yaygındır. Hatta bazı yaşlılar kendi üzerlerinde gayrimenkul bırakmamak için, nizalı olarak yakınlarına devretmekteler, sonra da aile ve yakınları arasında ciddi ihtilaflar çıkmaktadır. Bunun için kamu kurumları haksız ödemelerin önüne geçmeli, denetimlerini artırmalıdır. Diğer yandan mağdur olanlar da az değildir. Yani dağ başında tarlası var diye, bazı yaşlılar ciddi fakirliğe mahkum olmaktadır. Ayrıca fakir çalışanlar gibi yoksullaşan emekliliğe karşı da iktisat ve sosyal politikalar gözden geçirilmelidir. Pasta büyütülemeyip ve adalet sağlanmayıp bal tutan parmağını yalarsa; diğerleri avuçlarını yalar.
Maaş ve ücretlerde insanlar aynı, benzer sektör, statü ve kişilerle karşılaştırma yaparlar. Bundan dolayı insanlar aldıkları maaşı birlikte çalıştıkları, aynı dönem çalıştıkları, farklı kurumlarda veya işlerde çalışanlara kıyaslar. Burada adalet duygusu etkili olur. Tatmin de burada oluşur. Kamudaki ücret ve aylık maaşları gibi emekli maaşları, herkesin kabullendiği kriterlere göre oluşturmak gerekir. Böylece insanlar da adalet duygusunun getirdiği tatmin oluşmalıdır. Bir yandan milli gelir pastasını büyütürken, diğer yandan da bunun toplumda adil dağılımı gözetilmelidir.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.