Konya
°C
Yeni Meram

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE GÜVEN UNSURU-2

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE GÜVEN UNSURU-2- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
30.12.2023 00:36
29.12.2023 17:37
0
2196
ABONE OL

Yine yeni düzenlemeyi eleştiren bir başka grubun savları şöyledir: Afetlerdeki zararları azaltmaya yönelik kentsel dönüşüm düzenlemeleri neden yapılıyor? Bir kesim buradan rant elde etmek, kıymetlenen arazilere el koymak niyetindedir. Kentsel dönüşüm hızlıca yapılabilmeli ve sağlam binalar yapılabilmelidir. Ancak bunun önünde mali ve kültürel engeller vardır. İstanbul’da 142 riskli alanda 2 kentse dönüşüm yapılabilmiştir. Yine bu görüşe göre, merkezdeki konut sahiplerinin uzak mahallere gönderilmesi ihtimaline karşı veya büyük uluslararası sermayeye rant verilmesi riski vardır. Yeni düzenleme devlete zorlama hakkı getiriyor, yani zorla tahliye edilmesi söz konusudur. Kentsel dönüşümle resmi kuruma (kentsel dönüşüm müdürlüğüne) tapu edinme hakkı getiriliyor. Burada dikkate alınması gerek önemli bir konu, güven meselesidir. Bir araştırmaya göre, bireylerin kentsel dönüşüme yönelik algılarını etkileyen depreme maruz kalma, politik güven ve demografik faktörlerin etkisini 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerden hemen sonra inceleyen bir ankete katılanların %79'u yasal düzenlemelerin yetersiz olduğunu, %74'ü ise dönüşümün bilimsel/teknik kaygılardan ziyade belirli gruplara çıkar sağlama amacı taşıdığını düşünüyor. Ayrıca her üç kişiden ikisi (%66) kentsel dönüşümün topluma yeterince açıklanmadığını iddia ediyor. (Sayın, Ö.;Bozkurt, V. (2023) Kentsel Dönüşüm, Deprem ve Politik Güven, Türkiye'de Kentsel Dönüşüm İçinde. Edi: M. Orçan, Y. Aydın, ss-143-154. Çizgi Kitabevi.) Kentsel düzenleme ile ilgili yasal düzenlemenin ardından kentsel dönüşüm çalışmaları hız kazanmış gibi görünse de sürecin daha hızlı ilerlemesinin önünde birçok engel bulunmaktadır. Yasal düzenlemelerin ve finansal yoksunlukların etkileri bir yana, resmi kurumlar, gayrimenkul geliştiricileri, konut sahipleri ve kiracılar gibi her bir farklı çıkar motivasyonlarına sahip paydaşlar arasındaki anlaşmazlıklar ve dolayısıyla müzakere ve katılım süreçlerinin sağlıklı yürütülememesi kentsel dönüşüm hamlelerinin yarıda kalmasının başlıca nedenleri arasında gelmektedir.

Bireylerin kentsel dönüşüm de dahil olmak üzere yerel politika uygulamaları konusundaki
güven ve memnuniyet düzeyleri aynı zamanda siyasal tercihleri veya yönetime duydukları
politik güvenin niteliği ile de doğrudan ilişkilidir. Bu tarz politika uygulamalarında hükümete
duyulan güven arttıkça bireylerin uygulanan politikalardan duydukları memnuniyetin seviyesi
de artmaktadır. Bununla beraber, politik kutuplaşmanın yüksek olduğu ülkelerde, siyasal aidiyet duygusu daha baskın bir nitelik kazanmaktadır. Yani, politik kutuplaşmanın yükselmesi genel olarak bireylerin politikalar karşısında iktidardaki partiyle kurdukları politik bağın niteliğine göre tavır almaları ile sonuçlanır. Projelere yönelik yüksek güven duygusu kentsel dönüşüme yönelik desteği arttırırken, olumsuz algılar ve güven eksikliği ise bu tür projelere yönelik şüpheciliği, muhalefeti ve direnci körükleyebilir. Çalışmada incelenen bir diğer önemli husus da kentsel dönüşüm projelerinin başarısını
engelleyen temel zorlukların ve kısıtlamaların tespit edilmesidir. Katılımcıların çoğunluğu (%67) finansal zorlukları en önemli engel olarak tanımlarken, %79’u da mevcut yasal
çerçevenin kentsel dönüşümün yarattığı zorlukların üstesinden gelmek için yetersiz olduğu
düşüncesini onaylamıştır. Soru 8'de katılımcılara kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili iletişim ve bilgi yayma düzeyi sorulmuştur. Büyük bir çoğunluk (%66.5) kentsel dönüşüm projelerinin
kamuoyuna yeterince duyurulmadığı görüşünü dile getirmiştir. Bu bulgular, kentsel dönüşüm
girişimlerinde şeffaflığı, anlayışı ve toplumda güveni teşvik etmek için etkili kamu iletişimi ve katılım stratejilerinin öneminin altını çizmektedir.

Sonuçlar politik görüşün de önemli bir belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Kendilerini
siyasi yelpazenin solunda tanımlayan katılımcıların kentsel dönüşüm konusunda diğer
katılımcılara nazaran daha şüpheci oldukları görülmüştür. Bu kişiler, siyasi kaygıların bilimsel ve teknik değerlendirmelerin önüne geçtiğine, tarihi ve kültürel korumaya yeterince öncelik verilmediğine, sosyal adalet ve kamu çıkarlarına odaklanma açısından eksiklikler olduğuna inanmaktadır. Ayrıca, kentsel dönüşümde yasal düzenlemelerin yetersiz kaldığı fikri sol görüşlü katılımcılar arasında daha fazla kabul görmektedir. Buna karşılık, merkez siyasi görüşe sahip katılımcılar kentsel dönüşüm politikalarının halka yeterince anlatılmadığı görüşüne daha fazla katılma eğilimindedir. Kamuoyunda kentsel dönüşüm projelerine yönelik güven duygusunun zedelenmesi ve bunun
yaygın bir kanaat haline gelmesi, kentsel dönüşüm sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi açısından acil dikkat ve eylem gerektiren önemli bir sorun teşkil etmektedir. Toplumda siyasi kutuplaşma güçlendikçe, diğer faktörlerin halkın politikalara ilişkin algıları
üzerindeki etkisi zayıflamaktadır. Yüksek düzeyde kutuplaşmış bir toplumda, hükümetin
eylemleri ne olursa olsun, muhalefet üyeleri olumsuz bir tutum sergileme eğilimindeyken,
destekçiler kategorik olarak duruma olumlu yaklaşmaktadır. Politik görüş ve politik aktörlere
yönelik düşünceler bireylerin kentsel dönüşüm hakkındaki kanaatleri üzerinde bu kadar
etkiliyken, 6 Şubat depremlerini yaşamış olmanın güvensizlik düzeyi üzerinde anlamlı bir
etkisinin olmaması da bu çıkarımı güçlendirmektedir. Bu çalışma eğitimli orta sınıflar arasında kentsel dönüşüm projelerine yönelik yüksek düzeyde bir güvensizlik olduğunu ve bunun başta siyasi tutum ve gelir seviyesi olmak üzere pek çok farklı faktör tarafından şekillendirildiğini ortaya koymaktadır. Kamuoyunda kentsel dönüşüm uygulamalarına yönelik güvensizliğin yayılması bu girişimlerin başarıyla sonuçlandırılmasına engel olmaktadır. Dolayısıyla, politika yapıcılar ve ilgili paydaşlar, gelecekteki kentsel dönüşüm politikalarını formüle ederken ve uygularken bu kilit faktörleri dikkatle göz önünde bulundurmalıdır.

Kentsel dönüşüm çok çok zor bir konudur; belki bir asrın ihmallerini hele hele maddi çıkarların bireyselleştiği bir alanda çözmeye uğraşmak gerçekten çok zordur. Hele bunu oy uğruna kullanmak, seçim öncesinde istismar etmek tarih önünde sorumluluk getirir. Ama tedbirler alınmazsa, deprem mağduru (yaşıyorsa tabii) söylediği gibi “elli sene çalıştığın elli saniyede gidiyor”. Deprem ve doğal afet zararlarını azaltmak için devletin mevzuat düzenlemeleri, denetlemeleri ve hatta cezalandırmalarına merkezi ve yerel yönetimlerin de destek olmaları gerekir. Bu konuda imar kaçaklarını önlenmesi, sürecin takip edilmesi ilk şarttır. Diğer yandan yeni gelişmelerin takip edilmesi başarı için gereklidir. Kentsel dönüşümün rantı yüksek bölgelerde piyasa açısından geçerlidir. Belediyelerin yetkilerinin daraltılması eleştiriliyor. Ama aynı belediyelerin imar tadilatları yapmaktan geri durmuyor, kaçaklara engel olmuyor. Hatta sorunları merkezi idarenin çözmesini istiyor, yani belediyecilik rant paylaşımı gibi görülüyor. Dikkat çeken bir husus da, sosyalizme varan sosyal demokrasi iddia edenlerin, bu konuda aşırı liberal fikirlerle kentsel dönüşüm önünde durmalarıdır. Bir anlamda, çözümsüz bırakma çabalarıdır. Kamu arazisine kaçak yapılan yıkılma riski olan bir yapıya, üstelik fazlaca hak isteyene veya yüz metrelik evi için iki yüz metre hak isteyene ne denilecek? Önlemler alınmayınca bir depremle tüm bu haklar da gidecek, üstelik canlarla… Bu konu, belki çözümü en zor konulardan birisidir. Şu soruya sorabiliriz: Tüm bu tartışmalar depremlere karşı hazırlıkta gevşeklik mi, ihmal mi doğuracak? Mahalli idareler seçimleri yaklaşırken sadece siyasi yaklaşım bu konudaki çalışmalara engel teşkil eder ve faturası A, B, C Partisi/partilisi demeden bir depremde herkesi –Allah korusun- vurur. İhmal ile siyasi tarafgirlik arasında tercih yerine herkese sorumluluk düşüyor. Kentsel dönüşüm desteklenmeli…



HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.