Konya
°C
Yeni Meram

KADER VE DEPREM

KADER VE DEPREM- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
04.03.2023 01:21
03.03.2023 16:23
0
1793
ABONE OL

Sosyal medyada Kader konusunda İslam tarihi boyunca tartışılan konularda analitik açıklamalar içeren bir video izledim. Videoda kader kavramının Muaviye ve Yezit dönemi ile birlikte siyasileştirildiği gerçek mecrasından saptırıldığı mahiyette bir açıklamaydı. Dönemin siyasilerinin yaptıkları zulüm ve işkencelerinin Allah'ın takdiriyle olduğu iddiasında bulunarak eylemlerine meşruluk kazandırma anlayışına dayandığını ifade ediyordu. Mahiyet itibariyle Kurani bir açıklama olduğunu ben de kabul etmiştim. Video ilahiyatçı olduğunu tahmin ettiğim bir bayana aitti. Videonun sonunda saray dincisi hocaların deprem felaketinin bir kader olduğunu ifade ettiklerini söyledi. Bu ifadesiyle kendisinin de yezidileştiğini ifade etmiş oluyordu. Bunun üzerine ben de bu haftaki köşe yazımı kader ve deprem konusu üzerinde yazmaya karar verdim
Hoca Hanım'ın söyledikleri tarihi gerçekler ve Kur'an'ı söylemlerdir. Cebriyeci zihniyetin itikadımız içerisine sızmasıdır. Ancak hoca hanım bu güzel analiz ve tahlil mahiyetindeki konuşmasını "saray dinçileri" kavramını kullanarak kirletmiş ve zehirlemiştir. Hiçbir şekilde ifade ettiği din adamı kesiminin depremde fay hatları üzerine ev yapılarak yıkılan evlerin enkazında kalan insanların kaderlerinin tecellisi dediği söylemi gerçek değildir. Bu felaketin büyük kısmı yanlış tercihlerin, bilim ilim akıl ve ahlak dışı uygulamaların tecellisidir. Deprem kaderdir. Kader Allah'ın koyduğu yasalar bütününün adıdır. Kıyamet, güneşin doğması, rüzgarın oluşması, yağmurun yağması, tabiatın yeşermesi, bitkinin çimlenmesi, çiçeklerin tozlaşması döllenmesi, meyvenin oluşması, tabiata dair kanunların tecellisi, kadının gebe kalması doğumun gerçekleşmesi, ölümün hakikat olması, ahiretin gerçek olması, hesabın mutlak olması, kıyametin vukuu, suyun kaldırma kuvveti, kütlelerin çekim kanunları, aerodinamik kanunlar, vesair tüm kimyasal, matematiksel, fiziksel ve biyolojik yasaların tamamı kaderdir. Kadir değişmez mutlak hakikatler bütünüdür. Güneşe, aya, yıldıza, trilyonlarca gezegene yörüngenizi değiştirin talimatımızın geçerliliği ne mümkün! Çünkü bunlar Allah'ın kaderidir ve kadere müdahale mümkün değildir.
Ancak bu yasaların ortaya koyduğu hakikatlere uymamanın sonucunda karşımıza çıkan olumsuzluklar ve tablolar kader değildir. İnsanların yapması gereken, sarılması gereken sebebe tevessül etmemelerinin sonucudur. Ekolojik dengeye saldırırsan iklimlerin kaymasına sebep olursun, kuraklık fakirlik ve yoklukla karşı karşıya kalırsın. Bu Allah'ın kuluna zulmü değildir, kulun kendine yaptığı bir zulümdür. Bir başka ifadeyle tercihin tecellisidir. Şuara suresi ayet 30 da Allah şöyle buyurur; "Başınıza gelen her musibet kendi ellerinizin işleyip kazandığı sebebiyledir. Allah günahlarınızın birçoğunu da bağışlar." Arzın merkezinde hikmetini bilemediğimiz magma tabakasında kaynayan, hesabı kabil olmayan bir enerji kazanı vardır. Bu kazanın oluşturduğu enerji bir şekilde boşalmak zorundadır. Bu enerjinin boşalabileceği yer küreye ait kabuğu kırması ve boşalması jeolojik ve fiziksel bir kanundur. Bir başka ifadeyle Allah'ın yasasıdır- kaderidir. Ancak insanlara bahşedilen akıl ve irade sayesinde kırılma alanları olarak tespit ettiğimiz fay hatları diye ifade edilen oluşumları fark etmek belirlemek bize düşen bir sorumluluktur. Biz insan olarak var olan ilmi ve bilimi fark ederek tespit edilmiş fay hatları üzerinden uzak alanlara meskenlerimizi kurmakla mükellefiz ve bu meskenlerin fay hatlarının kırılması sonucu çevreye yayılan enerjiye dayanıklı olabilecek nitelikte ve standartlarda yapıları/ inşaatları ihdas etmek bizim sorumluluğumuzdadır. Gerçek tevekkül de budur. Biz bunları yapmayarak bu felaketlerde kendi hata ve kusurlarımızı örtmek adına (haşa) suçu Allah'a isnat etmemiz Rabbimize karşı bir haksızlıktır. Hatta bir iftiradır. Allah kur'an-ı Kerim'de Hud suresi 18 ayette bu durumu şöyle ifade eder; "Allah'a yalan uydurandan daha zalim kim vardır. İşte onlar Rablerine arz olunacaklar ve şahitler de, işte Rablerine yalan söyleyenler bunlardır diyecekler. İyi bilin ki Allah'ın laneti zalimler üzerinedir." Rabbimiz bu ayeti kerime ile bize; Allah'a karşı yalan uydurmanın zalimliğe eşdeğer olduğu gerçeğini hatırlatıyor. Bu deprem felaketinde 11 şehrimiz ve onlarca köyümüz harap olmuştur. Enkaze dönen binlerce binaların yer tespitlerinden, mühendislik hizmetlerinden, kullanılan demir beton, işçilik, vesair tüm aşamalarından sorumlu olan müteahhidi, mühendisi, inşaat sahibi, bürokratı, belediyesi ve bakanlığı olmak üzere her kesit ve kademesi sorumluluğu nispetinde İlahi adaletin huzurunda hesaba çekilecektir. Bütün şartlar yerine getirildiği halde meydana gelen depremin şiddet çarpanlarına bağlı olarak binaların yıkılması da mümkündür. Böyle bir Hadise de birilerini suçlama davranışları ve söylemleri haksızlıktır. Burada söylenebilecek tek hakikat saye/sebebe sarıldığım halde Rahman'ın takdiri budur diyerek teslim olmaktan başka bir yol yoktur. Bu anlamda biz bilme/ilme ve ahlaka sarılmak ve ölçü edinmek zorundayız. Ancak hoca hanımın sarayın dincileri ifadelerini kullanarak bu güzel anlatımı siyasileştirmesinin hiçbir ahlaki ve edebi tarafı yoktur. Hoca hanımın Kur'an'ın Kader anlatımını Yezid'in ve taraftarlarının, Emevi kültürünün saptırdığı ve ters düz ettiği gerçeğine şahsen ben de katılıyorum. Lakin "sarayın dincileri" ifadesini kullanarak bir ilim insanına hiçbir şekilde yakıştırılamayacak ölçüde hakikati siyasileştirmesi bir bakıma Yezid üslubunu kullanma algısını oluşturmaktadır. Sosyal medyada bir başka hocanın yezitvari şöyle bir paylaşımını okumuştum. "Bu depremde hayatını kaybeden insanlar zaten ecelleri gelmiş insanlardı, deprem olmasaydı da bir başka şekilde vefat edeceklerdi." Ben bununla ilgili konuyu üç hafta önceki köşe yazımda da paylaşmıştım. Kur'an'dan bazı ayetlerle bu anlayışın doğru olmadığı gerçeğini açıklayan ayetlerle anlatmıştım. Hoca hanımın söylediği hakikati, bu tarihi gerçeği siyasileştirmek adına "saray dincileri" kavramını kullanarak kirletmemiş olsaydı umarım çok daha faydalı çok daha yararlı olurdu ve bütünüyle Müslümanların doğru bilgilenmesine ve bilinçlenmesine katkı yapardı.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.