Konya
°C
Yeni Meram

‘Düşünüp öğüt alacak yok mu?’

‘Düşünüp öğüt alacak yok mu?’- Medine EKMEKÇİ-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
11.04.2020 01:46
10.04.2020 14:47
0
3135
ABONE OL
Zaman hızla akıp geçiyor ama dönüp arkamıza bakabiliyor muyuz? Koşuyoruz ama nereye koştuğumuzu çok fazla bilmiyoruz. Sürekli hareket halindeyiz. Hani bisiklet sürerken pedalı çevirmediğin zaman düşersin mantığı var ya, hayatı da öyle algılıyoruz. Sanki durursak, dinlenirsek, sorgularsak, tefekkür edersek, kendimizle baş başa kalırsak düşeceğiz. Sürekli bir yarış empoze ediliyor. Sürekli koşmamız gerektiği söyleniyor, ileri bakmamız gerektiği söyleniyor. Durmadan mücadele etmemiz gerektiği zihinlerimize yerleştiriliyor. Aman ha dönüp arkana bakma, nefes almaya kalkma, mola verme koş koş koş... "Sen durursan onlar koşarsa seni geçerler hadi koş.” Üniversite bitiyor, iş hayatı başladığında mutlaka iyi bir işin olması için koşmanız gerekiyor. İşe giriyorsunuz, ama yine koşmanız gerekiyor. Evleniyorsunuz, evin geçimi çocukların durumu var. Aslında huzurunuz olabilir ama böyle bir evde oturmamanız gerekiyor daha güzel evlere sahip olmanız gerekiyor. Daha güzel nimetlerden tatmanız, daha güzel tatil beldelerine gitmeniz lazım ve maraton yeniden başlıyor. İşin özeti durmadan koşuyorduk. Ta ki korona gelene kadar. . Kendi iç sesimize kulak veremiyoruz. Kendimizi yenilemeye vaktimiz olmuyor. Kendimizden gidenlerin farkına varmamızı istemiyorlar..! Hayatın gerçek anlamını gerçek gayesine uygun yaşamadan hayattan geçip gidiyoruz. Yüce kitabımız insanın en temel ihtiyaçlarını içeren cümlelerle dolu. Bu yüzden kitapta "Hiç düşünmez misiniz?" "Ne kadar az düşünüyorsunuz?” "Düşünüp öğüt alacak yok mu?” ayetlerine sıklıkla rastlıyoruz. Eğer ki düşünmek, durmak, akıl etmek bir insanın insanlığının keyfine varabilmesi için temel ihtiyaçlardan biri olmasa, bu sıklıkla ifade edilir miydi? Güzel insanlar hac görevinden hatırlayalım. Hac vazifesini ifa eden milyonlarca insan Arefe günü Arafat'ta duruyorlar. Allah katında duanın makbul olduğu, "duam kabul edilir mi?” demenin tehlikeli olduğu bir noktada sadece oturuyorsunuz ve dua ediyorsunuz. Rabbinizle baş başasınız, kendinizle baş başasınız. Düşünüyorsunuz, sorguluyorsunuz; aile hayatınızı, kendinizi, insan ilişkilerinizi, bir Müslüman olarak Rabbinize ne kadar layık bir kul olup olmadığınızı ve daha birçok şeyi... Bizim hayatımızın belli dönemlerinde Arafat'a ihtiyacımız var. Vakfe yapmaya ihtiyacımız var, kendimizi sorgulamaya, durmaya ihtiyacımız var. Adeta coşkun bir derede sürüklenip giden ağaç dalları gibiydik. Bu gönüllü halvet bizim için bir fırsat niteliğinde. . Aslında Kuran-ı Kerim'deki ifadesiyle, "kendimize zulmetmekten" başka bir şey değil. Çünkü o küçücük bedenimizi dünyalar dolusu yükün altına koymak, her an ruhumuzu yeni bir girdaba sürüklemek yeryüzüne halife kılınan insanın asıl görevi değil. Bizler yaradan tarafından halifelik göreviyle şereflendirilirken, kendimizi bunca koşturmacayla kıymetsizleştirmiş olmuyor muyuz? Aslında hiçbirimiz vazgeçilmez değiliz. Hepimiz yalnızca bir düzen ve ahenk içinde yaratılan bu dünyanın bir parçasıyız. Vazgeçilmez olduğunu zanneden bizle, aslında yaratanın bizlere vermiş olduğu sorumluluklardan daha fazlasını kendimize yükleyerek kendimize zulmetmiş oluyoruz. Bugün hepsi bu dünyadan göçmüş olan nice insanların da bu dünyada yapacak daha çok önemli işi vardı. Yavuz Sultan Selim'in de daha yapacak çok işleri vardı, Fatih'in de, Kanuni'nin de, filanca bürokratın da, şuan kabirlerinde yatan herkesin yapacak çok işleri vardı. Bitmemiş çok işleri vardı. Onlara göre o işleri sadece onlar yapmalıydı. Eğer onlar yapmazsa o işler yürümezdi. Ama bakın işler yürüyor. Birileri yapmaya devam ediyor. Birileri işleri götürmeye devam ediyor. Onun için kendimizi çok fazla yıpratmamamız gerekiyor. Hayatın güzelliklerini yaşamak, görmek gerekiyor. Allah'ın bize bahşetmiş olduğu ömrü doğru, güzel bir şekilde yaşamak gerekiyor. Pascal, "İnsanın tüm dertleri, bir odada kendi başına sessizce oturmayı becerememesinden doğar “ der. Bu özel sürecin farkında olalım. Dünyayı sahiden anlamanın yolu, önce kendini anlamak ve dünyayı kendinden ayırmaktır. Bu sükunetli günlerde kendimizi bulup, bilinçli ve şuurlu insan olmamız duasıyla . .
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.