Konya
°C
Yeni Meram

Zahid...

Zahid...-Mustafa Afşin-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
23.03.2017 10:40
0
4503
ABONE OL
Yaşadığımız hayata şöyle birkaç metre yüksekten baktığımızda görebildiğimiz manzara gerçekten endişe verici olmaktadır. Çünkü kısıtlı bir süre olan ömrümüzün ne kadar çoğunu gerçekten tabiri caiz ise gereksiz ve yersiz alanlarda harcadığımızı görebiliriz. Buradaki kastımız hiçbir iş yapmamanın ötesinde yaptıklarımızın çoğunun boş yere güç harcamak olduğu konusundadır. Gerçekten zamanımızın çoğunu ihtiyacımızdan fazlasını kazanabilmek adına harcayarak en değerli hazinemizi ömrümüzü hızla eritiyoruz. Sınırsız isteklerimizi karşılamak adına çoğu kez çevremizdekilere de zarar verdiğimiz de aşikârdır. Zühd; terim olarak, dünyaya ve maddî menfaate değer vermemek, çıkarcı, menfaatperest ve bencil olmamaktır. Kalpte dünya ve çıkar kaygısı taşımamak, kanaatkâr olmak demektir. "Elde olan dünyalığa sevinmemek ve elden çıkana üzülmemek, elde bulunmayan şeyin gönülde de bulunmamasıdır" şeklinde de tarif edilir. Zühd sahibi olanlara; zahid denilir. Zühd, dünyayı tamamen terk edip çalışmayı bırakmak, dünya nimetlerine sırt çevirip, kuru ekmek yiyerek aba giymek değil, lezzet verici şeyleri azaltmak, onlara dalmamaktır. Başka bir ifadeyle dünyaya esir olmamaktır. Zühd, insan için adeta iç kapıdır. Zühd halinde olmayan birisinin uzlette kalbi hep dünyalık şeylerle meşgul olur. Yine zühd hali gerçekleşmeden eldekine kanaat ve şükür de meydana gelmez. Zira zühde sahip olamayan kişi, dünyaya rağbet eder, tutkuyla ona yapışır. Bunları artırma dertleri ile kanaat ve şükür aklının ucuna bile gelmez veya bu konuda istenilen düzeye ulaşamaz. Zühd kişide hal ve makam seviyesine gelmeden kişinin Allah’a tevekkül etmesi de mümkün değildir. Zira kalpteki dünyalık şeyler, nefsin ve şeytanların vesveseleri sonucu kaybedilebileceği yönündeki kaygılarla kişinin Allah’a gereği şekilde tevekkül etmesine mani olur. Zühdün sağlayacağı huzur ve sükûn halleri gerçekleşmeden kişinin mutlu olması da mümkün olmamaktadır. Dikkat edilirse, nefsin en çok zorlandığı husus, zühddür. Çünkü burada bir zaruret değil seçim söz konusudur. Kişisel tercih ile şekillenecek bir hayat insanoğlunun serbestliği ve özgürlüğü alanı içerisinde kalmasından dolayı çoğu zaman göz ardı edilebilir. Çünkü kolay olan insanın çevresindekilerin toplumun beklentileri çerçevesinde hareket etmesidir. Bu kişiyi daha sıkıntılı bir hayat sürmeye mecbur etme pahasına olsa da dışsallığın da verdiği bir etki ile cazip gelmektedir. Zahidi düşünce şu şekilde olmaktadır: Biz ne zengin ne fakir olmakla mutlu oluruz. Biri yanımızda olsun ya da olmasın mutluluğa eşit uzaklıktayız. Eşyanın yaklaşması ya da uzaklaşması, elde edilmesi veya edilmemesi, insan için saadet imkânını değiştirmez. Eşyanın saadet denkleminde yeri yoktur. İnsan olması bakımından insan için mal, mülk, makam, kariyer, sosyal statü, şöhret, eş, dost, akraba, kadın ya da erkek olma durumları arızîdir. Onu memnun etmez. Sadece oyalar. Dünya bu yüzden oyalanma yeridir. Zahit oyalanmak istemez. Zahit şöyle düşünür, “Biz Allah’tan gelirken her şeyi yolda bulduk, Ona dönerken de her şeyi yolda bırakacağız.” Madem öyle, yola çıkmak gerek. Yola çıkarken hafif olmak gerek. Ağırlıkları atmak gerek ki yolda yorulmayalım. Görüldüğü üzere aslında hayatta çok fazla mal, mülk, şan, makam, mevki kavramının yer alması aslında darlığın kendisini oluşturmaktadır. Bütün bunlar insanın sırtına yüklendikçe o ağırlığın altında ezilir ve kendisine tanınmış bu hayatın amacının sadece bu olduğu düşüncesi ile büyük bir gafletin içerisinde bu en kıymetli hazinesi olan ömrünü heba eder. İşte bu yüzden hayata bakışı ve yaşayışımızı zühd kavramı çerçevesinde organize edecek olursak karşımıza sonsuz huzur kaplayacaktır.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.