Konya
°C
Yeni Meram

YERLİ MALI EFSANESİ!

YERLİ MALI EFSANESİ!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
18.12.2018 00:37
17.12.2018 16:38
0
2721
ABONE OL
Yerli Malı Haftası Aralık ayına damga vurdu, yerli ve milli olma özelliği de, kamuoyunda sevilip tutulunca, “Yerli malı yurdun malı / Her Türk onu kullanmalı” dizeleri dillerde gezer oldu. Türkiye Cumhuriyetinin ilk öğretmenlerden olan, Türk çocuk edebiyatında, şiirleri, piyesleri ve çocuk şarkılarıyla tanınan ve bilinen rahmetli dedem İsmail Hakkı Sunat, “ Yerli Malı” isimli şiirinin ilk dörtlüğünde; “Üstüm, başım, içim, dışım. / Ayakkabım yerli malı…/ Vatanını seven insan, / Yerli malı kullanmalı.” derken… Şiirin son dörtlüğünde ise şöyle yazmış; “Çeşidi az olsa bile, / Yerli malı, vatan malı / Başka türlü düşünenler / Varlığından utanmalı.” Yerli malına geri dönüş yapmasına yaptık lakin, yabancı markalara olan düşkünlüğümüz, vazgeçmek gibi bir düşüncemizin olmaması, yerli ve milli olma konusuna bir türlü gelemiyor olmamız en büyük handikabımız! Çocukluk yıllarımızın Yerli malı haftası, 12-18 Aralık tarihleri arasında “Tutum, Yatırım ve Yerli Malı Haftası” olarak kutlanırken okullarımızda, tutum, yatırım ve Türk malları hakkında bilgiler verilip, haftayla ilgili şiirleri okunup, konuşmalar yapılıyor. 2018 yılı, yerli malına, milli vasfı kazanan ürünlerimize yani yerli ürünlere, yerli markalara olan ilgimizin diğer yıllara göre daha bir arttığı bir yıl. Bizim neslin ilkokul yılları 1950’li yılların sonlarına doğruydu. Ve iple çektiğimiz haftaların başındaydı Yerli Malı haftaları. O yıllar Anadolu’da ilçelerde Pazar bilinmezdi. Bakkallar aynı zamanda sebze ve meyve de getirirlerdi. Hem bakkal, hem manav karışımı dükkanların bazılarının tabelasında “Binbirçeşit Bakkaliyesi” yazardı. O yıllar için bulunması mümkün her şey vardı… Benim bakkalda yok, yok…diyen bakkalların havası da bir başkaydı. Ve yine o yıllarda okullara getirdiğimiz yiyecekler ve meyvelerin hepsi yüzde yüz yerli malıydı. Aralık ayında meyve niyetine ne varsa onlar gelirdi. Portakal ve mandalina az sayıda getirildiğinden, öğretmenlerimiz, portakal ve mandalina dilimlerini sınıfa bölüştürürlerdi. Yerli malı haftasında her öğrenci kendi getirdiği yiyeceği meyvesi yesin diye bir yaklaşım yada düşünce hiçbir zaman yoktu ve hiç yaşanmadı. Çocuklar, alan var alamayan var, belki de bazı arkadaşlarınız bu meyvelerden hiç tatmadılar diye bizleri ikaz eden öğretmenlerimizin sözleri kulaklarımızdan hiç gitmedi. Paylaşmayı ve bölüşmeyi o yıllarda Yerli malı haftalarında ve mekanları cennet olsun öğretmenlerimizin sayesinde öğrenmiştik. Öğretmenlerimiz o gün için kim ne getirmişse, öğretmen masasının üzerine, koydururlar, gelen yiyecekleri ve meyveleri bir harman yaparlar her öğrencinin tatmasına imkan sağlarlardı. Özellikle elma ve kuru üzüm çoktu. Leblebi, ay çiçeği, havuç, az miktarda ceviz getirilirdi okula. Annelerimiz okula götüreceğiz diye, arkadaşlarınızda yesin diye, yerli malı haftası için emeklerini esirgemezler, ıspanak yada patates böreği hazırlar, gözleme, bazlama, tandır ekmeği, peynir, haşlanmış yumurtaları fazladan çantalarımıza koyarlardı. Öğretmenlerimiz, kimin ne getirdiği belli olmasın diye, herkes ne getiriyorsa açıkta getirmesin, ya bir beze yada gazete kağıdına sarsın da öyle getirsin diye birkaç gün öncesinden sıkı sıkıya tembih ederlerdi. Böylece hiçbir çocuk kimin ne getirdiğini tam olarak anlayamaz bilemezdi. 50-60 kişilik sınıflarda öğretmen masası üzerinde küçük bir tepe oluşturan yiyecekler ve meyveleri dağıtmak ve pay etmek için öğretmenlerimize sınıf başkanımız yardım ederdi. Yerli malı konusunda, öğretmenlerimizin titizliği ve anlattıkları oldukça etkileyiciydi. Günümüzde yerli malı olarak elimizde ne kaldı acaba? Çikita muzlarla, Hindistan cevizleriyle, Ananaslarla, Mangolarla, Avakadolarla ve kivilerle tanıştık. Avrupa markalı, Amerikan markalı beyaz eşya ve televizyonlarla evlerimizi donattık. Adı yerli arabalara bindik, kesmedi, Asya markalılara da göz kırptık. Artık aklınıza ne geliyorsa, Made in China!...Made in Taiwan!...Made in Korea!... Oyuncaklar, yapma çiçekler, yemek takımları, bilgisayar parçaları yok yok... Yerli malı, Çin’in malı gibi bir söylemle karşı karşıya kaldık Tınmadık, aldırmadık!... Yerli mal, üretmek yerine, çok daha ucuza getirilen uzak-doğu kökenli mal ve hizmetleri almaya bayıldık!... Yerli malı diye bir şey kaldı mı? Biz tekrar yerli ve milli olmaya dönebilir miyiz? Yerli Malı Efsanesi geri döner mi? Bunlar için attığımız adımların devamı dilerim gelir! Zaman içerisinde, bu haftanın başına da tutum ve yatırım diye kavramlar ekledik! Tutum deyince, tutumluluk anlaşılırdı eskiden. Her birimizin kumbarası vardı. Bankada adımıza açılan küçük ama bize umut veren birer hesabı vardı. Sonra bize bu tutumumuzu değiştirttiler. Çocukluktan kurtulunca genç kart sahibi yaptılar. Yatırımımızı Hamburgerlere, Chickenlere ve Çizburgerlere yapmaya başladık. Yerli malı deyince, burgerler, çılgın menüler, cipsler ve Cola’lar akla geliyor artık!... Ayşe Teyze bile “ Yen gari!..” diyerek, cips reklamıyla az mı baş tacı oldu? Yarın İncirs, Üzüms, Çekirdeks demeye başlayacağız. Kendi ürünlerimizi, yabancı markalara yamayıp satmaya çalışan bir mantığa neden hayır diyemediğimizi açıklayacak olan var mı? Tutumlu, yatırımlı, yerli malı olan bu hafta için, o meşhur şiire nazire niyetine, bir dörtlükte benden olsun; “Yerli malı yurdun malı / Taşladık da kırdık dalı.../ Hiçbir zaman ders almayan / Akılları kutlamalı!...”
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.