Konya
°C
Yeni Meram

YENİ DÜZENE YENİ BAYRAM!

YENİ DÜZENE YENİ BAYRAM!- Selin IŞIL- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
30.05.2020 01:52
29.05.2020 11:55
0
6923
ABONE OL
Okuma yazmayı öğrendiğim ilk günden itibaren gazete okumaya meraklıyımdır. Ve elime aldığım gazetenin her köşesini, tabiri caizse ucunu bucağını yalayıp yutan yıllarıma istinaden "eski bayramlar" yazı başlıklı köşe yazılarını okumaktan sıkıldım! Düşünün ki benim gibi bir gazete kurdu bile istisnasız olmak üzere yazılan klişeleşmiş eski bayram yazılarından sıkılıyorsa o halde köşe yazarlarını bu konuda kolaycılıkla suçlamamak işten bile değil! "Nerede o eski bayramlar" ile başlayan cümleler, "ahh o eski bayramlarımız" ile devam eden yazılar... Elbette eskilerimize, eskiyenlere ve bazı kalıplaşmış ananelerimize sahip çıkmak güzel. Hele benim gibi gelenekçi insanlar için çok daha anlamlı. Fakat her bayram fırından çıkarılıp tazeymiş gibi sunulan bu yazı içeriklerinden şahsen ben çok sıkıldım! Şayet siz de "kabak tadı " veren eski bayram alıntılarından sıkıldıysanız buyurunuz benden size dumanı üstünde, taze mi taze, üstelik yeni çağa uygun, şeker tadında bir yeni bayram yazısı; Malumunuz ezberleri bozan, farklı mı farklı bir bayram yaşadık hepimiz. Sebebi ise, korona. Bizim gibi bayramlarda sevgisini ve yakınlığını dokunarak, sarılarak ve aile, akraba talukat, konu komşu, eş dost arkadaş kucaklaması ile iç içe yaşayarak ve ziyaretlerle geçirmeyi seven bir millet için koronanın yaptığına bakın! Bu samimi duygularımızı bu kez gösterme şansı bulamayan bizler, daha ilk gün telefonlara sarıldık ister istemez. Sarılmanın verdiği o sıcaklığı hissedemesek de telefondaki seslerde yine de hatları kilitlemeyi başardık millet olarak! Ancak benim sizlere anlatmak istediğim bu da değil! Ben koronanın hüküm sürdüğü yeni bayram düzenimde neler yaptım, bundan bahsetmek istiyorum. Şanslı olarak bayramda Şile'deki ön cephesi dereye bakan ve sırtını ormana dayamış olan yazlığımda idim. Her yer bahar bahçe, güllük gülistanlık. Oturduğunuz verandanızda kahvenizi yudumlarken tek duyabildiğiniz ses, kuşların sesi. Ve dahası, yeşilin her tonunun hakim olduğu bir doğa ve huzur... Ciğerlerinize gürül gürül oksijenin aktığını bilmek ise cabası... Bayramın ikinci günü oturduğum veranda da yine bu muhteşem tabloya tanık olurken, aklımdan bir an şunu geçirdim; " Allah'ım, buralara ne kadar cömert davranmışsın. Teşekkür ederim". Bunları düşünür ve kahvemi yudumlarken bahçe kapısının açıldığını duyarak doğruldum yerimden! Gelen, yan komşuydu. Onları görür görmez yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi ve istemsiz olarak kollarım onlara doğru açıldı. Ne kadar da özlemiştim komşularımı, onlara sarılmayı, oturup bir iki lakırdı etmeyi. Hayatın bir ucundan tutup öbür ucundan çıkan sahici sohbetler yapmayı! Ben biraz da ev sahibi moduyla açtım kollarımı açmasına ama neden hemen sonra geliverdi aklıma koronanın yarattığı düş kırıklığı! Ne kadar özlesem de sarılamayacaktım bu kez onlara! Hatta oturup bir kahveyi içemeyecek ve belki de geceden yapılan yaprak sarmasıyla, özenle hazırlanan tatlıdan da ikram edemeyecektim! Zira onlar da tıpkı evimin ahalisi ve benim gibi tedirgindiler, enikonu oturup bayram muhabbeti yapmaya. Korona denen bu illet, mesafenin önemini vurgularken bizlere, misafirperverliğimizin şanından olan ikram yeteneğimizi ve geleni ağırlama duygumuzu da bir çırpıda alıvermişti elimizden! Ahh bu hınzır korona!. Ne bayram bıraktı bizlere ne de ağız tadı! "Sağlık her şeyden daha önemli" diyerek, bahçe kapısı eşiğinde uzaktan da olsa uzatarak ikram ettiğimiz çikolatanın ve beş dakikalık ayaküstü yapılan sohbet ile yetinmek zorunda kaldık her birimiz. Hatta buna da şükür ettik. En azından hasta olmamıştık şimdiye kadar. Bu saatten sonra da hiç birimizin hasta olmaya niyeti yoktu. O halde sosyal mesafeyi koruyarak sevgimizi göstermeyi öğrenecektik hep birlikte. Biz neleri atlatmış, neleri başarmış bir millettik, bunu mu başaramayacaktık! Bu bayramlaşmanın verdiği bir nebze buruklukla o gün uğurladık komşularımızı. Derken ikinci günün sabahında güneşin alabildiğine bonkörce yaydığı ışıklarıyla başladı gün. Dünden daha güzel bir gündü bugün. Tek kelime ile "muhteşem" bir atmosfer hâkimdi olduğum yerde. Vakit öğleden sonrayı biraz geçtiğinde bahçe kapısının açıldığını anlatan çanların tatlı sesi tekrar beni ve ev ahalisini kapıya yöneltti! Dünü sayıca katlayan ve içten gülen komşu yüzleri bayramın ikinci gününü daha da muhteşem hale getirdi. Nasıl mı? Hiç kimse de Korona emaresi olmadığına emin olunmuş bir şekilde belli aralıklarla bahçede oturmaya karar verdik el birliğince. Temas yok, yakınlaşma yok, al gülüm ver gülüm yok. Hatta belki bu aralıklar eşliğinde otururken okkalı bir Türk kahvesi bile içebilirdik! Ne de olsa benim yaptığım kahveyi çok severdi komşularım. Tabii sevecekler ya; ne de olsa ben kahvenin içine gönül dolusu sevgisini katanlardanım. Kahve sonrasında bir de eni konu dezenfekte etti miydi her bardağı her fincanı, neden olmasındı ki 40 yıla bir kırk yıl daha katma keyfi! Sadede gelecek olursam; bayramın ikinci günü kontrollü bir şekilde yaptığımız bu keyfi üçüncü güne de taşıdık. Koronadan tutun da görüşemediğimiz aylar boyunca ucu açılmamış her sohbeti ağız tadıyla yaptık. Sevgili okurlarım sonuç itibarıyla demek istediğim şudur; Allah bizleri gördüğümüz, alıştığımız düzenden geri bırakmasın ama hayat yeni düzen gerektiriyorsa şayet, bunu da layıkıyla yapabilme becerisi versin hepimize. Her gününüz bayram tadında geçsin. Muhabbetle, sevgiyle ve dostça kalın.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.