Konya
°C
Yeni Meram

Yarım Kadın

Yarım Kadın-Ümit Sürmeli-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
09.07.2016 11:18
0
5787
ABONE OL
Yarım olduğunu kabul edenler sustu. Atatürk’ün 1937’de Avrupalı kadınlardan bile önce verdiği hakları savunamayanlar sustu. Hak etmeyenler sustu. Cumhuriyet kadını olduğunun farkına varamayanlar ve 93 yıldır hala kendini Arap kültürüne kaptıranlar sustu. Vekil, belediye başkanı, bakan, kaymakam, vali, öğretim üyesi olmuş ama hala bu üstünlüğü ve erkekle eşitliği kendisine sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü seçmenine gönderdiği mesajlarda anmayarak nankörlük, vefasızlık, inkar ve büyük bir aymazlık içinde olanlar sustu. Yöneticilerin kimsenin özel hayatına girmeye ve karışmaya, ahkam kesmeye hakları yoktur. Ülke yönetenlerin görevi ise; her türlü sadeliği, alçak gönüllülüğü, haysiyeti, onuru, dürüstlüğü, millet malını korumayı ve hepsinden önemlisi millet fakirlik, yoksulluk içinde gezerken gerekirse maaş bile almamayı düşünmektir. Gerçek milliyetçilik budur. Yıllar önce Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin Erol GÜNGÖR konferans salonunda dönemin rektörü kadın haklarını anlatan ve Atatürk’ün, ‘Ey Türk kadını sen yerlerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın’ sözünü hatırlatan bir çalışma düzenlemişti. Davetli olarak ben de katıldım. En önde rektör, dekan, bölüm başkanları ve eşleri, onların yanında da Özal’ın meşhur Papatyaları oturuyorlardı. Program başladı. Bölüm başkanı gelen telgrafları, bildirileri katılımcılara okumaya başladı. Derken Samiha Ayverdi’den bir mektup alındığını ve okuyacaklarını bildirdiler. Mektubun özeti kısaca şöyleydi; Çalışan kadın yarım kadındır. Çalışan kadının komünist ülkelerde fabrikalarda işçi olarak çalıştırılıp ezilen bir kadından farkı yoktur. Kadınların süslenmesi, berbere gitmesi, saçlarını yaptırması da kabul edilemezmiş! Çalışan kadının kocasına da, evine de faydası yoktur. Çalışan kadının yetiştirdiği çocuk yamalı bohçadır. Çalışan annenin çocukları iyi birer Müslüman olamazlar…….! Artık salonda bulunan Konya Kız İlk Öğretmen okulundaki öğretmenlerimiz ve ben alkışlı protestoya başladık . Bir taraftan da gülmekten ölüyorduk. Nedeni Rektörün eşi, Özal’ın Papatyaları hepsi süslü, püslü en ön sırada bu hakaretleri işitiyorlar ama ne hikmetse sesleri çıkmıyordu. Bizim alkışımızdan sonra mektup yarıda kesildi. Diyorum ki; çocuklarınız, torunlarınız, ülkeniz, Türk Milleti ve geleceğiniz için SES! SES! SES! verin. Ses verin ki size hakaret etmeye bir daha kimse kalkışmasın .
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.