Konya
°C
Yeni Meram
18.02.2016 23:43

'Yargı ve iktidarın başka bir gücün elinde olması en büyük tehlike'

Adalet Bakanı Bozdağ, Yargının, iktidarın, paralel güçlerin veya başka bir gücün elinde olmasını ülke ve hukuk devleti için en büyük tehlike olarak gördüklerini belirtti.

A+
A-
18.02.2016 23:43
0
8686
ABONE OL
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargının, iktidarın, paralel güçlerin veya başka bir gücün elinde olmasını ülke ve hukuk devleti için en büyük tehlike olarak gördüklerini belirterek, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının her daim güçlü olması için ellerinden geleni yaptıklarını, yapmaya devam edeceklerini söyledi. TBMM Genel Kurulunda, Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Yasa Tasarısı'nın 1. Bölümü görüşülüyor. Bölüm üzerinde soru soran CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, tasarıda, kişilerin cinsel hayatının veri olarak kaydedildiğini belirterek, "Devletin vatandaşın cinsel hayatını veri olarak kayıt altına almasını gerektiren gereklilik nedir? Vatandaşın cinsel performansını ölçmeye devletin hangi ihtiyacı var? Burada damızlık insan mı aranıyor? Hitler dönemindeki ari ırk zihniyetinin bir yansıması mı?" diye sordu. Adalet Bakanı Bozdağ, soruyu yanıtlarken, tasarının, özel nitelikli kişisel verilerin nasıl korunacağına ilişkin düzenleme getirdiğini aktararak bunların kişinin rızası olmaksızın işlenmesinin yasak olduğunu kaydetti. Rıza olmaksızın işlenebilecek istisnai iki halden birinin sağlıkla ilgili bazı veriler olduğuna işaret eden Bozdağ, özel nitelikli verilerin işlenmesinde düzenlemedeki kurallar yanında Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından alınacak yeterli önleme kurallarına uyulmasının da şart koşulduğunu söyledi. Tasarıyla, hassas kişisel verilerin daha fazla korunmasına da kurallar getirildiğinin altını çizen Bozdağ, şöyle konuştu: "Cinsel hayatla ve sağlıkla ilgili verilerin neden burada yer aldığına ilişkin değerlendirme yapıldı. TCK'nın 135. maddesi cinsel yaşamalarına, sağlık durumlarına ilişkin kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde işlenmesini suç olarak tanzim ediyor. Bu madenin üçüncü fıkrasına baktığımız zaman ise kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi ile sağlık hizmetlerinin planlanması, yönetilmesi ve finansmanı amacıyla sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından işlenmesini getiriyor. Birinci fıkrada hassas veriyi koyuyor, ikinci fıkrada cinsel yaşamla ilgili verilerin işlenemeyeceğini hükme bağlıyor. Bu veri işlenemez. Kişinin açık rızası olmadıkça, yasaktır. Bu yasağı getiriyor. Ayrıca, 3. fıkranın içindeki c bendi ise buna istisna getiriyor. Sağlıkla ilgili olması halinde bu işlenebilir. Siz cinsel yaşamınızla ilgili bir sağlık sorunu yaşadığınızda, hastaneye gittiğinizde doktorlar size soru sormayacak mı, siz onlara yanıt vermeyecek misiniz? Vatandaşın tedavi hakkı ve oradaki ehil cevapları alması, bununla ilgili verilerin kaydolması zorunlu olduğu zaman bunu kaydetmeyecek mi? Bu, bir zorunluluktan konulmuştur, yoksa devletin güvenliğiyle alakası yok. Sağlıkla ilgili konularda teşhis ve tedavi süreçlerinde gerekli olduğu zaman tabipler ve ilgili sağlık birimleri tarafından bunun işlenmesi için bir kural getiriliyor. Kuralı koyduğunuzda bu istisna çerçevesinde işlenecektir. Ayrıca bu sene içinde yürürlüğe girecek olan Avrupa Genel Veri Koruma Taslağında, hassas verilerle ilgili genetik veriler ya da sağlık veya cinsel yaşam diye devam ediyor. Bunlara dair veriler nitelikli kişisel veriler kabul edilmiş, kural olarak işlenmesinin yasak olduğu belirtilmiş, ancak işlenebileceği haller de öngörülmüş. Bunlardan biri sağlıktır. Bu sağlıkla ilgili husus olduğu için buraya konulmuştur. Aksi takdirde işlenmesi mümkün olmayacaktır. " "Yargının emrimizde olmadığının en somut göstergeleri" Türkiye'de yasama, yargı ve yürütmenin birbirinden ayrı olduğunu, yargının bağımsız olduğunu ifade eden Bozdağ, yürütmenin yargı üzerindeki etkisinin sürekli tartışıldığını belirtti. Kim iktidarda ise onun yargı üzerinde etkisi olduğunun her zaman söylendiğini, bunun gerekçesi olarak HSYK Başkanı'nın Adalet Bakanı olması ve müsteşarın Kurulda yer almasının gösterildiğini anlatan Bozdağ, şunları kaydetti: "Bu, geçmiş dönemdeki HSYK yapısına baktığımızda etkili bir durumdu. Başkan Adalet Bakanı olduğu için Teftiş Kurulu, doğrudan Adalet Bakanı'na bağlı ve Adalet Bakanı talimatıyla her işi yapabiliyordu. Tek bir kurul vardı. Kurul da Bakan başkanlığında her türlü işi yapabiliyordu. Yeni HSYK yapılanmasını yaparak esasında Adalet Bakanı'nın Kuruldaki rolünü temsili pozisyona indirmiş olduk. Şu anda Adalet Bakanı, kuruldaki dairelerin herhangi birinin çalışmasına katılamaz, sadece Genel Kurula, disiplinle ilgili kısımlar hariç belli konular görüşülürken başkanlık yapabilir. Onun dışında herhangi bir yetkisi söz konusu değil. Örneğin, bir Cumhuriyet savcısı veya hakim ile ilgili şikayet olduğunda 3. Daire, eğer bu şikayetin incelenmesine karar verirse dosya Adalet Bakanı'nın önüne geliyor, Bakan imza veriyor. Vermediği zaman önüne dosya da gelmiyor. Adalet Bakanı'nın rolü burada azaltılmış oldu. Bizim dönemde bu anlamda iyileştirme sağlandı. Bakanın orada olması bütçe görüşmelerinde, HSYK'ya yönelik bir takım eleştirilerde, yargının siyasallaşmasını önlemek ve onlara karşı esasında bir koruma oluşturmak içindir. Bugün herkes yargıyla ilgili bir şey olduğunda siyasete hücum ediyor." AK Parti'ye açılan kapatma davasına işaret eden Bozdağ, "İktidar partisiydik. AK Parti'nin 341 milletvekili vardı, tek başına iktidardı, bizim emrimizde olduğunu söylediğiniz yargı, AK Parti'ye kapatma davası açmıştır. Başbakanımızla, bakanlarımızla ilgili pek çok soruşturma yapmıştır. Bunların hepsi, yargının bizim emrimizde olmadığının en somut göstergeleridir. Biz yargının; iktidarın, paralel güçlerin veya başka bir gücün elinde olmasını, bu ülke ve hukuk devleti için en büyük tehlike olarak görüyoruz. O nedenle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının her daim güçlü olması için elimizden geleni yaptık, bundan sonra da yapacağız" değerlendirmesinde bulundu. Kişisel Verilerin Koruması Kanun Tasarısı'nın ilk beş maddesi kabul edildi Kişisel verilerin işlenmesinde, başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyenlerin yükümlülükleri ve uyacakları usul ve esasları düzenleyen tasarının kabul edilen maddelerine göre, kişisel veriler ancak usul ve esaslara uygun olarak işlenebilecek. Kişisel verilerin işlenmesinde; "hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma, doğru ve gerektiğinde güncel olma, belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme, işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma, ilgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme" ilkelerine uyulması zorunlu olacak. Kişisel veriler, ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyecek. İlgili kişinin açık rızası aranmaksızın, şu şartlardan en az birinin varlığı halinde veriler işlenebilecek: "- Kanunlarda açıkça öngörülmesi, - Rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin, kendisinin ya da bir başkasının hayatı ve beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması, - Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması, - Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması, - İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması." Tasarının ilk beş maddesinin kabul edilmesinin ardından Meclis Başkanvekili Akif Hamzaçebi, birleşime ara verdi.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.